Kedimi Çaldın

151 17 102
                                    

Bu bölümde herrr şeyi toplayıp diğer bölümde zort diye mutlu olaylara geçiyorum. Bu bölüm diğer bölümlere göre biraz daha uzun umarım sıkmaz her şey tek bölümde tatlıya bağlansın istedim.

İyi okumalarrrr <8.

-Scott-

Isaac'in hepimize orta parmak çekmesi üzerinden bir gün geçmişti ve onda başka hiçbir hareketlilik olmamıştı. Acaba son gücünü bize küfür ederek mi kullandı? Bize de değil bana, bana doğruydu parmağı eminim. Alındım gücendim. Neyse hareket etti mi etti bu da iyi olduğunun bir göstergesi sonuçta. Deaton'un verdiği ilaçlar yüzünden mi hareket etti yoksa zaten iyileşiyor muydu emin değilim.

Bugün okula gitmedim çünkü Isaac'in yanında durmak ve araştırmaya devam etmek istiyordum. Stiles yanımda durmak istediğini söylese de tek başıma halledebileceğimi söyledim. Onu zar zor ikna edip okula gönderir göndermez hastanenin yolunu tuttum. Annem okula gitmediğim için kızmıştı ama Isaac'in yanında durmak istediğimi söyleyince bir şey demedi. Her zaman Isaac'e bakamıyordu. O başka hastalarla ilgilenirken ben Isaac'in başında duruyordum. Durumu hala aynıydı, dünden beri ne durumu kötüye gidiyordu ne de iyiye. Hareket de etmiyordu. Nefes alışverişini duymasam yaşadığını anlayamayacaktım.

Benim moralim kötü değildi sanırım. Dün sabahtan beri Isaac'e yardım etmenin yollarını arıyordum. Bir yandan iş de vardı tabii ama Deaton Isaac'in durumu düzelene kadar çalışmama izin vermiyordu. O da benim gibi Isaac hemen iyileşsin istiyordu.

Hastane odasındaki tek ses Isaac'in düzenli nefes alışverişinin sesiydi. Birde ona bağlı makinelerin çıkardığı sesler. Aralık perdeden içeri öğlen güneşinin ılık ışınları yansıyordu. Odanın açık kapısına yaklaşan adım sesleri duyar duymaz başımı o tarafa çevirdim. Annem elindeki steteskopu boynuna asıp kapıya yaslandı. Kollarını göğsünde birleştirirken bana döndü. Şüpheyle bakmayı sürdürünce ne oldu anlamında başımı salladım.

"Yemek yedin mi bakayım sen?"

O hatırlatana kadar yemek yemediğimi farketmemiştim. Sanırım dün akşamdan beri hiçbir şey yemedim. Şimdi kurt gibi aç olduğumu farketmiştim ama pek yiyesim yoktu.

"Canım istemiyor."

"Aaa olur mu öyle şey? Yemezden hasta olur- bir dakika sen hasta olamıyorsun. Yemezsen büyüyemezsin o yüzden Scott McCall, kıçını kaldır ve kantinden kendine yiyecek bir şeyler al."

Oflarak ayağı kalktım.

"Anne çocuk muyum ben ya."

"Sus lan. Anneye karşı gelinmez. Yemek ye dediysem yiyeceksin."

Kendi kendime göz devirerek kapıya doğru yöneldim. Tam odadan çıkarken kafama bi tane şaplak atıldı.

ŞAAAAAAAP.

"Eşekoğlueşek anneye göz devirilmez."

Kahkaha atarak odadan çıktım. Artık her bir karışını ezberlediğim hastanenin, kantinine doğru ilerledim. Kantin neredeyse bomboştu. Sırada sadece bir kişi vardı. Bir kadın ise bir köşede oturmuş su içiyordu. Sıradaki adam iki bardak kahve aldı ve sıradan çekildi. Bende ne alsam diye düşünürken canım bir anda kekstra çekti. Ama birde ne göreyim çilekli kekstra bitmişti! Mecburen portakallısını almak durumunda kaldım.

Hemen kantin sırasına girip iki kekstra ve iki çikolatalı süt alıp çıktım. Bunlar kahvaltı için yeterliydi bence.

Çok oyalanmadan tekrar Isaac'in bulunduğu odaya gittim. Annem içeride yoktu demek ki işi vardı. Aldığım süt ve kekstranın birer tanesini Isaac'in baş ucundaki komidine koydum. Uyanınca yer artık. Isaac çikolatalı sütü çok sever o yüzden ondan aldım.

amour [] thiamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin