Kızlar el birliği ile Galip'i ikna etmeyi başardı. Sevgi, yarım saatte bir arayacağına söz verdi.
Bir numaralı tanık olduğu için ifade vermek durumunda olduğunu söyledi Bergüzarın hocası.
İfadesi bizzat hakim tarafından alınacak, Latifle karşılaşmayacaktı. Sevginin daha önceki avukatı ona yardım etti ve dava gününden önce ifade verdi.
Sude'nin yanında olması Sevgiyi rahatlattı ve söz verdiği gibi Galip'i devamlı aradı.
Ankara'ya döndüklerinde, avukatı davanın altı ay sonraya ertelendiğini ve artık ona gerek kalmadığını, kendisinin davayı takip edip onu bilgilendireceğini söylediğinde biraz rahatlaya bildi.
"Gördün mü, senin endişelendiğin gibi olmadı."
Sevgi, Galip'e sarılmış yatıyordu.
"Söylemesi kolay aklımdan neler geçirdim! Delirmediğime şükür. Sevgim sensiz ben ne yaparım, seni öyle çok seviyorum ki."
"Bende seni sevgilim. Kendimi buldum seninle. Korkularım yok oldu. Şimdi ayaklarım daha bir sağlam basıyor yere."
"Neden hemen evlenmiyoruz. Sensiz yatmak, sensiz kalkmak canıma yetti. Akşam evimize geldiğimde kapımızı sen aç istiyorum."
"Ben senden geç geliyorum bir kere sen bana kapıyı açacak, "karıcığım bak sana ne yemekler yaptım," diyerek hazırladığın sofraya oturtacaksın.
Ben de çatalı ters tarafa koymuşsun diye bağıracağım. Sonra sen rakımı..
Galip, daha fazla konuşturmadan altına alıp onu zevkten bağırttı.
Sevgi kalktı, "Müteahhit evi bitirene kadar bekleyelim sonra, yeni evimizi hazırlayıp evlenelim."
"Senin müteahhit dediğin firma eniştemiz olur. Biraz sıkıştırayım.
Ya kızım ben iki yıl bekleyemem ya! Görmüyor musun yaşlanıyorum."
"Ay bu senin yaşlanmış halin mi?"
Sevgi, malum yeri işaret ederken gülüyordu.
"Gel kız buraya (!) "
Sevgi, gülerek kalkıp duşa girdi.
" Sen saçlarını kuruturken ben de duş alayım. Yemeğe gidelim. Malum bekar evi evde yemek yok."
O hafta Galip yine şehir dışındaydı. Sevgiyi avukat aradı ve korkunç haberi verdi.
"Latif, ceza evinden kaçmıştı ve her yerde aranıyordu. Avukat, Sevgi ye dikkatli olmasını söyledi.
Randevularını iptal etti. Bir hafta olmayacağını bildirdi. Eve gelirken tedirgindi.
Bergüzar, ders çalıştığı kitaptan başını kaldırıp Sevginin solmuş rengini ve telaşlı halini görünce ayaklandı.
"Sevgi, iyi misin canım?"
Sevgi titriyordu, İlk bulduğu yere oturdu ve ağlamaya başladı.
"Sevgi, beni korkutuyorsun! Dayım iyimi? "
Bergüzar bir bardak çay koydu ve Sevginin yanına oturdu.
"Taze demledim. Sakinleş bir iki yudum çay iç ve anlat. Önce dayım iyimi onu söyle?"
Sevgi başını salladı. "İyi," diyebildi. Bir süre sonra daha sakindi ve olanları anlattı.
"Bak şimdi, sakin olup akılcı düşünelim. Sen o adam yakalanana kadar evden çıkmıyorsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AĞLADIĞIMA BAKMAYIN (üç kadın)
Aktuelle LiteraturÜç kadın, üç hikaye. "Tek seçeneğiniz var. Annen mi, doğmamış bebeğin mi?" Üçüncü kadın sordu. "İnsan kendi evladını satar mı?" Birinci kadın sordu. "Çok adice." İkinci kadın konuştu. "Sen hiç seçeneksiz kaldın mı ki?"