kar topu savaşı ve küçük hainler

3.4K 637 305
                                    

Jisung ve Minho her gün okula birlikte gidiyor, her teneffüs birbirlerini görmek için koridorda buluşuyor ve çıkışlarda Minho Jisung'u sınıfından alıp konuşa konuşa annelerinin yanlarına gidiyordu.

Jisung için de Minho için de her şey çok güzeldi. Minho bu süreçte Changbin ile daha da samimi olmuş, onu Jisung ile tanıştırmıştı.

Jisung, Minho'yu herkesten kıskanırdı ama enteresan bir şekilde Changbin'i sevmişti. Hatta zaman içinde birbirlerine iyice ısınıp birbirleriyle uğraşmaya başlamışlardı.

Minho da Jisung'un arkadaşlarını çok sevmişti. Özellikle Felix'e kanı çok ısınmıştı, onun masum ve ürkek halleri Felix'i küçük kardeşi gibi sevmesine neden olmuştu.

Jisung genel olarak sınıfıyla iyi anlaşıyordu. Ama bir kişi hariç. İlk günden beri bir türlü Hyunjin ile yıldızları barışmamıştı. Birbirlerine laf sokacak fırsatı yakaladığında ikisi de bu anları es geçmiyordu.

Sadece bir konu dışında.Hyunjin sınıfta okuma yazma ve matematik öğrenmede en geride kalan öğrencilerden biriydi. Ama inanılmaz güzel resim çiziyordu öyle ki Jisung ne kadar onu sevmesede onun panoda sergilenen resimlerine hayran kalıyor ve saygı duyuyordu.

Onun okuma yazmada zorlanmasıyla dalga geçmiyordu çünkü Minho onun bu özelliğiyle dalga geçtiğini duysa onun kötü birisi olduğunu düşünüp çok kızardı diye düşünüyordu.

Okul hayatları bu şekilde geçip gidiyordu. Sonunda sömestr tatili gelip çatmıştı. İkili yine hep birlikteydi ama artık Changbin ve Felix'i de oyunlarına çağırıyor birlikte oynuyorlardı.

Bu sene Kore'ye çok kar yağdığı için, birçok kez kar topu savaşı oynamışlardı. Birlikte kardan adam yapıp, kızak kaymışlardı.

Bugün tatilin son günüydü yine hep birlikte kar topu oynuyorlardı.

Minho, Changbin ve Felix, Jisung olmak üzere ikili takımlara ayrılmışlardı.

"Ahhh Minho neden bana atıyorsun kar topunu biz aynı takımdayız" diye isyan etti Changbin.

Minho da onun sızlanışlarına gülüyordu. Jisung da Felix de çok narin görünüyorlardı onlara kar topunu yalandan atıyordu ya da ıskalıyor gibi yapıyordu.

Changbin ise sanki düşmanına atıyor gibi sert atıyordu topları bu yüzden Minho onu durdurmak için Jisung ve Felix ile birlikte ona kar topu atmaya başladı.

Şimdi Changbin'in her yeri kar olmuştu, kötü bakışlarını kendine kahkahalar atarak gülen Minho'ya çevirdi.

"Sen bittin, duydun mu hain seni bitireceğim" diye bağırıyordu. Şimdi hepsi onun bu hırsına ve öfkesine kahkaha atmaya başladı.

Changbin daha fazla direnemeyip yere çöktü bunun üzerine Jisung koşup Changbin'i kara gömmeye başladı. Bunu gören Felix de ona yardıma geldi.

Changbin yorgunluktan pes edip hiç bir şey yapmamaya karar verdi. Minho da onun bu haline karnı ağrımaya başlamasına rağmen hala gülüyordu. O sırada Jisung yanına gelip ona yanaştı, onun sırnaşmaları üzerine o da bir kolunu Jisung'un beline sarıp onu kendine çekti.

İşte o an o da Changbin gibi ihanete uğramıştı. Jisung elinde gizlediği kar topunu kaşla göz arasında Minho'nun sırtından içeri bıraktı. Hissettiği soğuklukla yerinde kıvranmaya başladı.

Jisung'un işareti üzerine Felix Minho'ya bir sürü kar topu atmaya başladı ve Minho'yu da devirip kara gömdüler.

El ele tutuşup zıplaya zıplaya karın üstünde dans etmeye başladılar. Bu Felix'in Jisung'a öğrettiği zafer dansıydı. Felix'in her an için özel bir dansı vardı artık Jisung da bunları biliyordu.

Changbin yattığı yerden karda yatan Minho'ya bağırarak seslendi.

"Benim seni mahvetmeme gerek kalmadı, küçük hainler sana dersini verdi" dedi o da Minho'nun haline daha demin kendine güldüğü gibi gülüyordu.

"Ji, Felix kaçmanız için on saniyeniz var kaçın yoksa sizi kara gömeceğim" dedi şaka yaparak.

"Biiiir, ikiiiiii, üüüç" diye saymaya başlamışken Jisung ve Felix Minho'nun yanına gelip kara yatmışlardı.

Jisung Minho'nun karnına sarılıp yüzünü göğsüne yaslamıştı.

"Sen bize kıyamazsın kii" dedi munzurca.

"Beni bu kadar iyi tanımasan keşke" dedi gülerek.

Şimdi kollarının birini Felix'e diğerini Ji'sine sarmış, hallerine gülüyorlardı.

Changbin de sonunda yattığı yerden kalkıp yanlarına geldi. O da başını Minho'nun bacaklarına yaslayıp yatmaya devam etti.

Minho etrafına bakıp gülümsedi. Şu an o kadar mutlu hissediyordu ki bu an hiç bitmesin istedi. Ama biraz daha yatarlarsa küçükleri ve başının belası Changbin hasta olurdu. Bu yüzden kollarını nazikçe çekip dirsekleri üzerinde doğruldu.

"Hadi bakalım kalkalım artık, yoksa hasta olacaksınız" diyip ellerini Jisung ve Felix'e uzatıp onları kaldırdı.

Changbin hala yatmakla meşguldü, elini ona uzattı ama Changbin kalkmak istemediği hakkında bir şeyler geveledi.

Bunu üzerine Minho "Hadi kalk çabuk, yanımda bütün ders boyunca burnunu çeken bir sümüklüyle oturmak istemiyorum" dedi.

Changbin onun elini tutup güldü.

"Burnum akmasa bile bütün ders boyunca kulağına yaklaşıp burnumu çekeceğim" dedi Minho'yu sinir etmek için.

"Eğer hayatının geri kalanında Voldemort gibi gezmek istemiyorsan, öyle bir şey yapmamanı öneririm" dedi o da Changbin'i sinir etmek için.

"Bu hainler için beni sattın ya, seni asla affetmeyeceğim" dedi Changbin.

Jisung'un elini tutup kendi montunun içine sokarken "Yine olsa yine yaparım' dedi gururlu bir şekilde.

Jisung ise onun cevabı üzerine kıkırdayıp "Hadi bize gidelim annem sıcak çikolata hazırlamıştı bizim için" dedi.

Minho ve Jisung el ele tutuşmuş bir şekilde önden giderken arkalarından Changbin ve Felix de onları takip edip Jisung'un evine ilerlemeye başladılar.

İkisi de şu an çok mutluydu. Birbirleriyle ve sevdikleriyle olmak onları çok huzurlu hissettirmişti.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~Kısa bir geçiş bölümü oldu. Aslında ben bu hikayemi çok seviyorum ama okunması o kadar az ki bazen içimden yazmak gelmiyor.

Kimseyi oy veya yorum için bunaltmaya hakkım yok ama oy vermeseniz bile yorum yapsanız çok mutlu olurum. Çünkü yorumları okumak, sizinle etkileşim kurmak beni çok mutlu ediyor.

Ayrıca yeni bir oneshoot yayınladım biraz angstımsı ilginizi çekerse lütfen göz atın.

Sizleri seviyorum<3

dandelions, minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin