Part I: The Crying Game
"We are back to play the crying game."
Siyahdan griye renk çalan asfaltta arabamın tekerleklerinin kayarak gitmesine izin veriyor, berbat bir ruh hali içinde radyoda çalan şarkıya mırıldanarak eşlik ediyordum. Fakat aklımdan Zayn'in dediklerini çıkartamıyor, canımın ne kadar yandığını göz ardı edemiyordum. Biz uzun süredir birlikteydik, onu seviyordum ve bu uzun zaman diliminde sayamayacağım kadar kavgamız olmuştu. Yine de bir şekilde içten içe biliyordum ki bu diğerlerinden farklıydı. Neyin farklı kıldığını bilmiyor sadece biliyordum işte. Beni ruhumun en derininden parçalayan kelimeleri direksiyonu çevirdiğim her saniye daha çok canımı yakıyordu. Anlamıyordum, nasıl bu kadar kırılgan olduğumu göremezdi? Beni benden daha iyi tanıdığını düşündüğüm zamanlar olmuşken bu şekilde umursamaz olmasına anlam veremiyordum.
Beynim sanki daha fazla acı çekmemi istermiş gibi o görüntüleri gözüme getirip duruyordu. Arabama yürüyerek birbirimize bağışlarımız, bana o an ki nefretle bakan gözleri ve arabama bindiğim an arkamdan bağırarak küfürler etmesi. Her saniyesi daha fazla acıtıyordu ve ben sadece unutmak istiyordum. Müziğin sesini yükselttim ve gözyaşlarımı tuttum. O salak için ağlamayacaktım. Değmezdi ki. Fakat gözlerim doluyor ve inmek için bana adeta yalvarıyorlardı. Yine de tutmuştum kendimi. Başımı kaldırıp şehrin ışıklarına bakarak gözyaşlarıma inmemeleri emrini veriyordum. Yalvaracaktım artık. Ağlamak istemiyordum, güçsüz olmayı istemiyordum, istediğim şey umursamamaktı. Fakat bir gözyaşı yavaş bir şekilde sol yanağımdan akarken bu söylediklerimin saçmalığının kanıtını elimle siliyordum.
Büyük ve beyaz binanın önünden geçerken görüntüler tekrar gözümün önüne geldi ve birkaç saniyeliğine gözlerimi kapattım ve bu sefer güçsüzlüğü umursamayarak birkaç damlanın gözümden akmasına izin verdim. Aptallıktı fakat daha fazla ağlamadan duramayacağımı bilecek kadar kendimi tanıyordum. Güçsüz yapımdan nefret ediyordum. Ağlamaktan da nefret ediyordum.
Aklıma birden de yüzü beliriverdi. Yakışıklıydı. Bende ne bulduğunu anlamayacağım şekilde yakışıklıydı. Köşeli bir yüz tipi ve saçıyla hafiften birleşen kirli sakalı vardı. Saçları simsiyah ve dağınık bir şekilde sol tarafına doğru düşüyordu. Birkaç hafta önce kendi isteği ile sağ tarafını kazıtmış, kötü çocuk diye adlandırılan tarzın tanımı olmuştu gözümde. Kahverengi fakat hafif bir yeşilin çevrelediği gözleri (çoğunlukla kahverengiydi fakat yeşilin çevrelediği zamanlara bayılıyordum) uzun ve gür kirpikleri ile kızlarda göremediğim güzel göz tipine sahipti. Güzel bir burnu ve tadını sevdiğim pembe fakat iç tarafa doğru kırmızılaşan dolgun ve diş izleri ile dolu dudakları vardı. Uzun boynu ve geniş omuzlarıyla erkeksi kokusu dayanılmazdı. Bana yakın bir boydaydı ve ciddi derecede zayıftı. Böyle olmayı sevdiğini bildiğimden ağzımı açıp bir şey demezdim. Siyah tişörtler, deri ceketler, siyah dizleri yırtık pantolonlar ve bağcıklı siyah botları ile ve dövmeli vücuduyla daha ilk görüşten ilgimi çekmişti. Dışarıdan o tipte biri olsa da öylesine sıcak, yardımsever ve sevecendi ki. Mükemmel bir şekilde hayatıma giriş yapmış ve beni mutlu etmişti. Fakat kimse mükemmel değildi aslında ve ben belki de kendimi kandırmıştım. İyi tavırlarının yanında kötü tavırları da vardı elbet. Kızdığı anlarda bilerek canımı yakmasını örnek verebilirdim. Ya da genellikle canımı yakan umursamaz tavırlarını, dengesiz ruh halini, beni ailesinin o gözde ve pahalı mekânlarına götürmek ve gösteriş yapmayı sevmesini, beni benim onu sevdiğim kadar sevmeyişini... İlk başlarda beni sevdiğini biliyordum, hala az da olsa bunu biliyor ve öyle olmasını umut ederek geçiriyordum zamanlarımı.
Müziğin sesi bile bastıramıyordu artık düşüncelerimi, aklıma gelmekten sıkılmayan görüntüleri. Artık dayanamıyor kendimi daha fazla durduramıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pinkprint (Larry Stylinson- one shot)
FanfictionBir kaza sayesinde hayatınızın aşkını bulabilir misiniz? ya da Zayn ve Louis sevgili fakat kavgaları Louis'in tek başına yaptığı araba yolculuğunun kaza ile sonuçlanmasına sebep oluyor. Onu bulan Harry ile yaşadığı tek gece her şeyi değiştiriyor. ...