19

1.3K 117 34
                                    

Bazen insan bedeninin bir yerlerinde sıkışmış ruh yorulur. Her şeyden kurtulmak ister ama ruh kurtulmak isterken insan bedeni buna karşı çıkar. Yapamam! der, canım acır, arkamda bıraktığım canlarım çok üzülür! der ve ruhu acı çekmeye mahkum eder. Öyle de değil midir zaten? Bedenler çok dinç ve genç görünürken ruhlar bütün her şeyi arkasına almış bir şekilde kambur olurdu. Sanki yaşlı bir insanın gibi...

Jeon Jeongguk elinde tuttuğu telefondan yansıyan görüntüleri izlerken yorulmuş, bırakıp gitmek istemişti her şeyi ama olduğu yerde durup ekrana bakmaktan başka bir şey yapamamıştı. Görüntüyü izlerken dolan gözlerinin ve o dolan ela gözlerinden akan yaşların bile farkında değildi.

Bir tür şok değildi onunki. O adamın bunca yaptıklarından sonra böyle bu halde olmasının sebebinin o adam olması onu şaşırtmamıştı. Uzun saçlı hiçbir şey için şaşırmamıştı. O görüntüleri izlerken aklında sadece esmeri vardı. Bu görüntüleri izlerken nasıl hissetmişti? Tabiki de mahvolmuş, yıkılmıştır esmeri...

Video sonlanıp telefon ekranı kararana kadar öylece durdu gözlerinden akan yaşlarla. Telefon elinden düşüp kucağında ağırlığını belli ettiği vakit birkaç dakika önce uzaklaşan arabanın gittiği yola dikti yaşlı gözlerini. Bomboş yola öylece bakarken zihninde bir cümle yankılandı.

"Taehyung'un benden destek almasının sebebi, öfke kontrol sorunları, ani sinir krizleri ve bu krizlerden sonra kendinden nefret etme, zarar verme gibi bir çok şey..."

"Hayır..." diye fısıldadı kendi kendine. Yapmazdı değil mi? Esmeri onu bırakmayı düşünmezdi ki, öyle değil mi?

Ela gözlerinden akan yaşlar hızlanırken elleri hızla tekerleklerine sarıldı ve eve doğru hızla sürüklemeye başladı kendini. 'Keşke,' dedi içinden. 'Keşke telefonu almak yerine onu durdursaydım.'

Evin aralık kapısını bir eliyle sertçe iterek içeri girdi. Kapı hızla duvara çarpıp büyük bir ses çıkardığında evdeki diğer üç kişinin bakışları hızlıca uzun saçlıyı buldu. Hepsinin gözleri ağlayan uzun saçlıyı gördüğünde telaşla ona doğru geldiğinde uzun saçlının yaşlı ela gözleri tek bir kişiye odaklanmıştı.

"H-hyung!" dedi sesinin yüksek ve çatlak çıkmasını umursamadan. "Taehyung... G-gitti, ona seslenecektim a-ama... Ama telefonu görünce s-seslenemedim. Aptal ben! Neden seslenmedim ki?!"

Dudaklarından kopan hıçkırıklarla ellerini uzun saçlarına daldırdığında yanına ulaşan Hoseok bileklerini tuttu ve uzun saçıyla göz teması kurarak sakince "Jeongguk, seni anlamıyorum. Sakinleş lütfen..." dedi. Uzun saçlı ise gözlerini kapatıp kafasını iki yana sallayarak "Telefon... G-görüntüler..." diye hıçkırıkları arasından çıkan kelimelerden başka bir şey söyleyemedi.

Beyaz saçlının gözleri karşısında hıçkırıklarla ağlayan hastasını anlamak ister gibi inceledi. Bir yandan da endişelenmeden edemiyordu. Arkasında durmuş endişeyle oğullarını izleyen karı-kocaya döndü bakışları. Tekrar uzun saçlıya döndüğünde kucağında duran telefon ilişti gözlerine. Kaşlarını çatarak telefonu eline aldı ve o an telefonun esmere ait olduğunu anladı. Çatık olan kaşları daha da çatılırken eline aldı arkadaşının telefonunu. Ekranı açtığında ise karşısına çıkan video ile duraksadı. Bakışları önce ağlayan bedene, daha sonra da arkasındaki ikiliye döndü. Onlarında endişeyle karışık sorgulayan bakışlarıyla karşılaştığında tekrar önüne dönerek videoyu başlattı.

Video başlayıp devam ederken üç beden de dikkatle izliyordu. Bütün dikkatleri gözlerinin önünde oynayan görüntüdeyken görüş açılarını kırmızı saçlı girdi. Sonra da arabanın hızla çarpışı ve arabanın geri dönüşü oynadı gözleri önünde. Arabanın içinden çıkan bedeni gördüklerinde Bayan Jeon şok ile "Tanrım!" diyerek iki eliyle ağzını kapatırken Bay Jeon "O adam..." diyip susmuştu. Beyaz saçlı ise sessiz kalmaktan bir şey yapmamıştı.

Only Then | TAEKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin