BÖLÜM 2

139 10 0
                                    

Soğuk hava kulaklarımı üşütmüştü,
Sweatshirt'ü yukarı doğru çekiştirdim. Acilen kütüphaneye gitmem gerekliydi, almam gereken ya da direkt çalmam gereken bir kitap vardı. Bu kitabı kim oraya getirdi bilmiyorum ama büyü kitabının başkasının eline geçmemesi gerekiyor.

Adımlarımı hızlandırdım, hızlanmak bile az kalırdı. Çok öfkeli gibiydim. Burnuma yapıştırdığım yara bandı da düşmüştü, ne kadar kamufle olmaya çalışsamda kustuğum öfke beni çok açığa çıkarıyordu.

Caddeden geçtim, insanların gözleri üzerimde değildi artık. Birazda olsa huzurlu hissettim ve kendimi kütüphanenin bahçesine attım. Aydınlık, güzel kokulu ve temiz bir yerdi. Beni takip eden cinlerim ise artık bahçenin dışında kalmışlardı, en azından başımı şişiremeyeceklerdi.

İçeri girdiğimde kitap kokusu burnuma öyle yabancı geldi ki, çünkü kokusunu anlatamayacağım derecede tatlı bir koku karışmıştı bu sefer.

Gözlerimi iyice açıp etrafa baktım, direkt kitabın tarif edildiği yere yürüdüm. Koca rafların arasında büyü kitabını ancak 3. gözüm görebilir idi.

Raflardan birinde durdum, parmaklarımı kitapların üstünde gezdirdim. Tam o sırada kulağıma fısıldandı

" Şu kız, kitabı aldı!"

Kafamı çevirip baktım. Uzun ve çiçek desenli elbiseli, kahve saçlı   bir kadın kitabı masaya koyup inceliyordu. Öfkeyle doğruldum, uzaktan kitaba ve kadına baktım, yalnız başına idi. Kimse yanında yokken hızlı ve öfkeli adımlarla ona ilerledim.

Gözleri adım sesimi  takip etti ve beni buldu, yumruğumu sıkmış sadece kitaba bakıyordum;

" O kitap bana lazım" dedim sadece.

Çıt dahi çıkarmadı kadın, stres olmuştum iyice.  Sesimi yükselttim;

" Kitap diyorum, bana lazım"

" Fakat ben bakıyorum şimdi. Elimden neden alıyorsun kitabı?"

Bu kadın işin ciddiyetini bilmiyordu tabii. Sonunda cesaretimi toplayıp yüzüne baktım. Dona kaldım birden. Kehribar gözleri bana dikkatle bakıyordu, sesli yutkundum bu sefer.

" Ama..."

Kafasını tekrardan kitaba çevirdi.

" Hey!"

Sesim biraz yüksek çıkmıştı ki bir adam çıka geldi. Tipi benden de karanlık ve tehlikeliydi. Birden kadının kolunu tuttu;

" Hayırdır? Kim bu adam, beyefendi ne istiyorsunuz?"

Kadın sadece sustu, sonra bana dönüp masumca baktı. Ne olduğunu anlamış gibiydim, kafamı iki yöne salladım.

" sadece kitabı istiyorum"

Adam masadaki büyü kitabını önüme itti, kadını sürükler gibi götürdü yanımdan.

Gözlerimi devirdim, iki aptal aşıktı bu. Zaten aşkın bu kadar aptalca olacağını bildiğim için belki de ben istemiyordum. Kitabı elime aldım, sonra hayal meyal hatırladığım kadını düşündüm. Yüzünün her detayı aklıma geldi birden. Dişlerimi sıktım ve saçma düşünceleri def ettim. Sadece kitabı gizlice alıp kütüphaneden çıktım.

~....

Hakan beni kolumdan sürükleyip kütüphaneden çıkarınca rezilliğim yüzüme vurdu, iyice kızardım. Çok geçmeden Hakan'ın arabasına bindik. Ön koltuğa fırlatır gibi bıraktı beni, yanıma oturunca dönüp sorgularcasına baktım;

" Ne oluyor? Neden bana köpekmişim gibi davranıyorsun?"

" Sevgilim, sadece başka erkeklerden uzak tutuyorum seni. Biliyorsun, sözlendik yakında nişanımız var."

Sustum, tıpkı babam gibi düşünüyordu. Onu kimseye şikayet edemezdim sonuçta. Beni evime bıraktı ve sessizce geri gitti. Evin kapısına yaklaştım, o sıra babamın görüntüsü camdan yansıdı. Yine bir hastası vardı. Kendi hüddamdı ve bizim çevrede ona hasta olarak gelen çok kişi vardı. Anahtar sesi içerideki kadını korkutmuştu. Parmak uçlarımda yürüyerek odama geçtim, kapı arasından babamı izliyordum. Konuşmalara kulak verdim;

"Sahra hanım, ne zamandan beri sizinle?"

" şey, büyüyü yaptırdığım günden beri. "

Babam kafasını olumlu şekilde salladı;

" Biliyorsunuz, büyü dinimizde haram. Tövbe etmek şart"

" Bu belayı başıma aldığım günden beri tövbe ediyorum, lütfen beni kurtarın"

" Rabbin de yardımıyla inşallah" babam kadını bir sandalyeye oturttu.  Yerde yine süleymanın mührü çiziliydi. İzlemeye devam ettim.

Babam hızlı hızlı dua ve ayetlerden parçalar okumaya başladı.

Kadının yüzü bir çarşafla örtülüydü. Yüzünü görmesem de kadının kafası sürekli titriyordu.

Elleri de titremeye başladı ve babam kadının kulağına ezan okudu. Sanki yeniden doğmuş gibi rahatlatmaya çalışıyordu.

Başardı da, kadın sakinleşti. O sırada babamın gözü kapıya çevrildi. Beni görmesin diye hemen saklandım, bu işleri yaparken benim uzak olmamı istiyordu. Korkutucu birşey olur diye  benimde ödüm kopsa da izlemek eğlenceliydi.

Hemen odama çıktım ve kendimi yatağa attım, bugünü böyle sonlandıracaktım. Yarın için hazırlanmam gerekiyordu çünkü birkaç gün sonra nişanlanacaktım...

BÜYÜCÜ AŞIK OLURSAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin