Bölüm1:YOLCULUK
"Her güzel şeyin bir sonu vardır derler..."
Havaalanında ki aynada kendime bakıyordum. Evet ben Gizem Ateş. Türkiye'ye dönmek için biletimi almış uçağımın kalkmasını bekliyordum. Akira'da durmadan miyavlıyordu.
En son Türkiye'ye 6 sene önce gitmiştim. Babam eğitimim açısından Almanya'da okumamın çok iyi olacağını söylemişti. Babamın dediği gibi de oldu. Eğitimimi Almanya'da en güzel kolejlerde okudum. Pek çok arkadaşım oldu.
Uçağımın anonsu yapılınca kapıya doğru yöneldim. Birkaç dakika içerisinde uçakta yerime oturmuş Akira'yı seviyordum. Pilotun birkaç dakikalık konuşmasının ardından uçuş gerçekleşti. Türkiye'ye gittiğime hala inanamıyordum.
Şu anda 12. Sınıf öğrencisiyim. Okulların açılmasına 1 hafta vardı. Birkaç araştırma yaptıktan sonra Almanya'da tanıştığım en iyi arkadaşım Mevsim'in hangi okulda olduğunu buldum.
Mevsim'de benim gibi 12. Sınıf öğrencisiydi. Ona sürpriz yapacaktım. Türkiye'ye geleceğimin haberini vermemiştim.
Almanya'dayken Mevsim'in okuluna kaydımı yaptırmıştım. Sınıflarımızında aynı olması için okul müdürüyle görüşmüştüm. Müdür de kabul etti ve Mevsim'in sınıfına kaydım yapılmıştı.
Yolculuğun 3 saat süreceğini bildiğim için Beyza ALKOÇ'un "KARANTİNA" kitabını yanıma almıştım. Akira'da kucağımda uyuyordu.
Biraz kitap okuduktan sonra hostes yiyecek, içecekleri getirdi. Hostes bana bakıp bozuk türkçesiyle "Imm ne alırsınızz hanımefendi?" diye sordu. Gözlerimi masaya çevirdim. "Kahve ve kruvasan alabilir miyim?" diye sordum. "Tabii ki" diye cevap verdi hostes. Kahvemi ve kruvasanımı alıp hepsini bir kerede yiyip içtim. Çok acıktığımın farkına varmıştım.
Telefonda saate baktığımda uçağın inmesine daha 1 buçuk saat olduğunu farkettim. Akira'yı kutusuna koyup zaman geçsin diye uyumaya çalıştım.
Uyandığımda midemde küçük bir bulantı hissettim. İlk işim hostesi çağırmak oldu. "Bakar mısınız?" diye sordum. Hostes yanıma gelerek "Bir sorun mu var?" diyerek sordu.
"Lavaboyu kullanabilir miyim?"
"Tabii ki umm en öndeği sol kapıı."
"Teşekkür ederim."
"Rica ederim, her zaman."
Ayağı kalkıp lavaboya gittim. İşimi hallettikten sonra ellerimi yıkamak için sabunluğa bastığım an sabunluk yerinden çıktı. Neye uğradığıma şaşırdım. Birkaç kez takmaya çalıştım ama olmadı. "Kahretsin" diye söylendim. Tekrar denedikten sonra olmayınca kenara bırakıp çıktım. Sonuçta isteyerek yapmamıştım:)
Yerime oturduğumda anonslar yapılmaya başladı. " Sayın yolcularımız 5 dakika sonra inişimiz gerçekleşecektir. Lütfen emniyet kemerlerinizi bağlayınız..." ve birkaç tane daha anons yapıldıktan sonra emniyet kemerimi bağladım.
Uçak yavaştan inmeye başlamıştı. Bir anlığına çok heyecan yaptım. Uçak indiği zaman herkes ayaklandı. Hostesler dikkatli bir şekilde inmemizi söylediler.
20 dakika sonra havaalanından çıktım. Sonunda Türkiye'deydim. Bir taksiye atlayarak İstanbul'da ki eski evimize Akira'yla birlikte gittik.
Taksici adam beni yarım saat sonra evimin önünde getirdi. Taksiciye parasını verdikten sonra kendimi evimin önünde buldum.
Yıllar sonra elim ilk defa o kapıya değdi. Bahçenin kapısını açtığım an kendimi bu bahçede koşturduğum zamanlar gözümün önünden geçti. O sırada gözümden bir yaş geldiğini farkettim. Göz yaşlarımı silip evin kapısına doğru bir adım attım.
Evimiz dubleks bir evdi. Kapısını açıp içeriye girdim. Valizlerimi kapının yanına bırakıp salona doğru gittim. Eşyalarımız hala aynı yerlerinde duruyordu. Kendimi en sevdiğim zümrüt yeşili koltuğumuza bıraktım.
Akira'nın kutusunu açtığım gibi kutusundan çıkıp merdivenlere doğru yöneldi. Bende ne yapacağını merak edip Akira'nın peşine takıldım. Yukarı çıktığımızda benim odamın önünde durmuş bana bakarak miyavlıyordu. Odamın kapısını açtığımda hemen içeri girdi ve yatağımın yanındaki annesinin yatağıma geçip uzandı. Akira biz Almanya'ya gideceğimiz hafta doğmuştu. Annesiyle birlikte götürmüştük fakat annesi doğumdan sonra enfeksiyon kaptığı için ölmüştü.
Odamın içi zümrüt yeşili temalıydı. Yatağımın üzerinde oturup etrafı izledim. Akira uyuyunca bende aşağıya indim. Valizlerimi yukarı çıkartıp eşyalarımı gardrobuma yerleştirdim. Sonra market alışverişi yapmak için alışverişe çıktım.
Babam benim geleceğim için yüklü miktarda para biriktirmişti. Şu anda o parayı tutarlı bir şekilde harcıyordum.
Markete gittiğim zaman biraz meyve ve sebze aldım. İçecek reyonuna gittiğimde gözlerim ilk sütü aradı. Süt bağımlısı bir insan olarak böyle bir şey yapmam gayet normaldi. Her ne kadar 17 yaşında olsamda sütten vazgeçmezdim.
Biraz daha malzeme aldıktan sonra parasını ödeyip eve geçtim. Akşam yemeği için kabak çorbası ve fırında tavuk yaptım. Tek başıma yaşadığım için yemeklerle aram oldukça iyidir.
Yemeğimi yedikten sonra yarın evi temizlemek için planlama yaptım. Saate baktığımda 21.09'du. Bugün çok yorulduğum için Akira'nın mamasını verdikten sonra tuvaletinin kumunu doldurup yatağıma geçtim.
Artık Türkiye'deydim. Yıllar önceki evimde huzurluydum. Ama tek eksik annem ve babamdı...İlk bölümüm sizce nasıldı yorumlara gelin. Biliyorum biraz kısa oldu ama 2. bölüm daha uzun olacak söz veriyorum..:)