Sabah kalktım. Saçımı düzeltmek ve yüzümü yıkamak için banyoya gittim.Sarı saçlarım o kadar dağılmıştı ki bir an kendimi tarzan gibi hissettim.Aynaya baktım ve mırıldanarak kendimi övmeye başladım"Bana bak be! Sarı saçlarım,yeşil gözlerim,beyaz tenim.Of yakıyorum ya!"Kimi kandırıyorum ki.Ben kendimi hiç beğenmezdim.Tamam belki güzelim ama hareketlerimin çoğu aptalca.2. dönemin ilk günüydü ve okula gitme amacım ; annem ve babamın zoru,taş çocukları kesmek, Melodiyle görüşmediğimiz 2 günün analizini yapmak,yok yazılmamak,yakışıklı rehberlik hocasının dersine girmek,okulun basketbol takımındaki kızların havasını söndürmek,eşyalarımla hava atmak,bazı malları iğneleyip gülmek,Nazlı'nın komik espirilerini dinlemek,hocalara soru sorarak onların gözüne girmek.
Belki çok amacım var ama bazenleri gerçekten tüm hevesim sönüyor ve gitmek istemiyorum.Hafif bir makyaj,düzleştirilmiş saçlar ve hafifçeyukarı çekilmiş etek –Müdürden bin ton laf yiyeceğimi bile bile- ile hazırdım.Okula gidip ilk iş Melodiyi görmek istiyordum ki duvar gibi bir şeye çarptım.Yoksa buraya bir duvar mı koymuşlardı? Başımı kaldırdığımda onu gördüm.Of varya baktığımda içim eridi resmen.O da bana baktı.Sanki gözlerinde kaybolmuştum.O an kendimi toplayıp bakışlarımı çevirdim. "Dikkat etsene!" diye bağırdı ve arkadaşlarıyla okula girdi.
Benim elimdekiler düştü tabii. Hepsi farklı yerlerdeydi.Bir de telefonum dağılmıştı ama fazla sorun etmiyordum.Maddi durumumuz iyi ve yeni bir telefon alabilirdim.Aslında iyi bile olurdu.Şu aralar yeni modeli çıkmıştı zaten.Toplanıp okula doğru yürüdüm.Çocuk gerçekten kabaydı ve neden bilmem bu benim ilgimi çekmişti.Artık siz hayal edin nasıl biri olduğunu.Merdivenlerden çıktım ve onu karşıdaki pencereye yaslanmış olarak gördüm.Arkasından istemsizce sırıtıp baktım.O sırada melodi yanıma geldi ve "Sana çarpıp gitmiş çocuk." dedi.Ardından sırıttı."Dalga geçmesene ya!" dedim bende gülerek.
Sınıfa girdiğimde hala onu düşünüyordum.Ne kaba birşeydi o ya.İnsan bir kitabımı defterimi felan toplar yani.Her ne kadar yakışıklı olsa da kaba ve sinir bozucuydu.Ne sanıyordu ki bu kendini? Bunları düşünürken belki ufacık olan sinirim kat kat büyüyordu.Artık yakışıklıyı tatlıyı felan unutup acayip sinirlendim.Önüme gelene patlayabilirdim.Mayın gibi içten içe öyle doldum ki dokunana tırnaklarımı geçirip hastanelik edebilirdim.Neyse,Melodiye içimdeki öfkeyi anlattım ve o da hak verdi.Böylece biraz olsun rahatlamıştım.Demekki böyle düşünen tek kişi ben değildim.Okula yeni gelmişti ve bayağı bir zengin birine benziyordu.Okulun ağası gibi davranıyordu.Evet,okul yeni bir yönetim biçmine geçmişti.İlk öğrendiğim gün okuldakilerin tiplerine göre kodlamıştım.
Artık kodladığım kişiler yenilenmişti.Yanındakilerde aynı onun gibiydi ifadesiz ve sert.Bunları kafaya takmamaya çalıştım.Bunlar kavga ediyorlardır zaten.Okulun kuralları gerekçesiyle idare ve yönetim ikinci bir kavgada okuldan uzaklaştırılır veya atılırlardı.Derse geldiklerinde-Yok birde gelmeselerdi.Vallaha hemen ispitlerdim.Enayi miyiz biz canım?-onlara atacağım bakışları dengesizlerin üstünde denedim ve hepsi benden korktular.Aslında korkulacak bir insan değilimdir.Sert falan da değilim.Aksine duygusal açıdan çok hassasım.Sadece beni sinirlendiren gerizekalı arkadaşlarıma kendi sert –İyi kızdıysam yakarım çıralarını- mizacımı gösterirm ve hepsi benden korkarlar.
Eğer bakışlarla insan öldürülebilseydi dünyanın yarısının katili olmuş olurdum.Şu an öldürebileceklerimi öldürseydim aynı anda 50 cenazeyle haberlere çıkmış olurdum
MULTİDE NAZLI VAR.
ARKADAŞLAR BU BÖLÜM UZUN VE GÜZEL OLDU.UMARIM BEĞENMİŞSİNİZDİR.VOTE VERMEYİ UNUTMAYIN.SİZİ SEVİYORUZ :*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İZ
Mystery / ThrillerYaşanmış olanlar kalır.Ya yaşayamadıklarımız? Her günü kopyalanmış gibi basit bir hayata sahip olan her zaman neşeli sadece arada bir ağlayıp susan mutlu bir kız. Kimin verdiği bilinmeyen kızın istediği zaman daha iyisine sahip olabileceği gümüş bir...