Baret

47 10 28
                                    

Bartın'da yaşamını yitirmiş tüm madencilerin anısına,

Yıldızsız bir gece vakti, bulutlar kuytu köşelere sinip, körpe karanlığı yudumlarken yeryüzünde bir ev ışıklandı. Bir adam, sıcacık evinde yumuşatıcı kokan elbiselerini üzerine çekti. Geçirdi kafasına sarı baretini. Henüz sıcak olan elleriyle dokundu evdeki büyük küçük her bedene. Sıcak ıslak bir öpücükle taçlandırdı gidişini. Yarı uykulu gözlerle bakan bir kadın belirdi adamın yanında. Sıcak elleriyle sıvazladı adamın yüzünü. Sıcacık bir gülümsemeyle sıcacık sözler mırıldandı. Gülümsedi adam. Adamın gülüşü de sıcaktı.

Hava serin, adam sıcaktı. Attığı adımlar kaldırımları ısıtıyordu adamın. Bir kedi selamladı adamı. Bir köpek eşlik etti. Bir yarasa geçti önünden. Üç adım beş adım derken geldi madene. Sıcak bir selam, sıcak bir ekmek, sıcak bir çayla karşıladı arkadaşları. Döndü mehtaba uzun bir bakış attı ve uzun bir nefes çekti. Bakışları, nefesi kadar sıcaktı. Girdi içeriye bindi asansöre. Başladı toprağın karnını deşmeye. Toprak sıcaktı. Adamın alnında birleşen sıcak su taneleri burnunun ucunda birikiyor ve birer birer atlayıp toprağı ıslatıyordu. İşte toprakta bu yüzden sıcaktı. Ay sonuydu. Ekmek lazım, su lazım, çocuklara üst baş lazım... Alacağı helâl paranın hayalinde tüten dumanı sıcaktı. Bir Müslüm'den mırıldandı bir Orhan'dan bir Ferdi'den. Sıcak dudakları sıcak türkülerle ıslanıyor eline kuvvet veriyordu adamın. Kömür karası yavaş yavaş sindiriyordu adamın esmer tenini. Karardıkça ısınıyordu adam. Dostlar ısındı. Aletler ısındı. Maden ısındı.

Bir çığlık kopuverdi öteden. Karanlığı asi bir kızıl yutmaya çalıştı. Bir nefes verildi. Bir daha alınamadı. Gerisi soğuktu. Ev soğuktu. Kaldırımlar soğuktu. Kırık çay bardağı soğuktu. Bir taşın arasında kalmış bir el, bir bacak bir kafa soğuktu. Toprağı ısıtan terler soğudu. Kömür karası bedenler soğudu. Türkülerin ıslattığı o dudaklar soğudu. Maden soğudu. Aletler soğudu. Dostlar soğudu.

Kimi yeri kırılmış bir baret sıcaktı sadece. Yeni ayrılmıştı kafadan. Emekle ıslatılmış, is kokulu kömürün karasına çalınmıştı. Tombul yanaklı, kuş ağızlı küçük bir çocuk eline aldı bareti. Kolunun içiyle sildi. Döndü annesine " Anne bak babam." deyiverdi yarım yamalak. Bir boyun büküldü o esnada, eksik kalmışlığıyla bir dudak büküldü. Bir göz yaşı döküldü barete. Bir daha da hiç ısınmadı ve hiç ıslanmadı.

BaretHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin