8

10.2K 1K 367
                                    

Oturduğumuz bankta uzanıp kafasını kucağıma koymuş olan Taehyung'un saçlarını okşarken bir yandan da diğer elimdeki yeşil elmayı yiyordum. Son günlerde ekşi şeyler benim için bir numaraydı. Sürekli ya turşu ya limon ya da yeşil elma yiyordum. Özellikle limon kemirmek çok iyi geliyordu.

Gözlerini kapatmış, uyuklayan alfanın kusursuz yüzünde gezindi bakışlarım. İkimiz de ilk derslerimizden çıkmıştık ve Taehyung son zamanlarda fazla uyuyamadığı için ders aralarında şekerleme yapıyordu.

Arkama yaslanarak güneşin keyfini çıkardım. Hava soğuktu ancak doğrudan bizim olduğumuz yere güneş ışıkları geldiği için üşümüyordum. Zaten üzerimde montum vardı.

"Jungkook."

Bana el sallayarak yanıma gelen Lalisa'ya "Selam." dedim. Bana havadan bir öpücük attı. Hemen ardından ise henüz yarısına gelmiş olduğu sigarasını yere atıp üzerine basarak söndürdü. Rahatsız olmamdan çekindiği için bunu yaptığını biliyordum.

Sigara kokusu beni rahatsız etmezdi. Bazen arkadaş ortamında içerdim ancak hamilelik sürecinde bunlar elbette zararlı şeylerdi. Ben bir şey söylemeden onların dikkatli davranması çok özel hissettiriyordu.

"Sonraki dersin kaçta?" diye sordu kafasındaki bereyi düzeltirken. Sol bileğimdeki saate baktım.

"Yirmi dakika var."

"Taehyung'un dersi var mı? Yugyeom gelene kadar kahve içmeye birini arıyorum."

"Onun dersi yok ama uyuyacak sanırım. Taehyung?"

Yanağını okşadığım alfa "Hm?" diye bir mırıltı çıkardı. "Lalisa'yla kahve içmeye git. Ben de derse gireyim."

"Kaçta çıkacaksın?" Oturur pozisyona geldi ve kaşlarını çatarak gözlerini kırpıştırdı. Saçlarını o kadar çok okşamıştım ki tamamen dağılmıştı.

Banktan kalkıp üzerimi düzeltmeden önce elimde kalan elma çöpünü yakındaki bir çöp kutusuna doğru attım. Bir yandan da "Bir saati bulur." diye cevap vermiştim ona. Kafasını onaylar anlamda salladı.

"Dersten çıkınca beni ara, buluşuruz."

Ayağa kalktığı an dudaklarımızı birleştirdi üzerime eğilerek. Gülümseyip ona karşılık verdim. Ardından ikisi kafeye gitmek için yanımdan ayrıldı. Ben de ağır adımlarla okula ilerledim.

Uygulamalı olmayan dersler sıkıcı olduğu için canım hiç girmek istemiyordu ancak bugün kendimi enerjik hissediyordum. Uzun zaman sonra mide bulantım olmadan uyanmıştım. Artık eskisi gibi iyi meyve de tüketebiliyordum. Yakında kesinlikle kilo almaya başlayacaktım.

Derse girip biraz arka sıralara oturdum. Yarı uyuyup yarı dinleyerek geçirdiğim bir saatin sonunda sınıftan çıkarken ilk iş Taehyung'u aramıştım.

"Hâlâ kafede misin?" derken merdivenleri iniyordum. "Kütüphaneye geçtim." diye cevapladı beni.

"Tamamdır. Oraya geliyorum."

Telefonu cebime yerleştirdikten sonra çantamdan ıslak mendil paketini çıkarttım ve içinden bir tane aldım. Kütüphaneye gidince ellerimi yıkamam gerekiyordu. Etrafta çok fazla şeye dokunmuştum.

"Hey."

Önüme çıkan bedenle irkilerek geriledim. Gülümseyerek bana bakan kişi Amy'di. Kaşlarımı çatarak onu inceledim. Ancak o bu durumdan asla rahatsız olmadı.

"Nereye gidiyorsun böyle?" dediğinde iyice sinirlerim bozulmaya başlamıştı. En iyisi onu tanımamazlıktan gelmekti. Ki tanımıyordum zaten!

"Pardon, sen kimsin?"

one more hour ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin