Lanetli Oyun

2.3K 192 225
                                    

Okumayan varsa diye burada da paylaşıyorum. Tek bölümlük korku hikayesidir iyi okumalar 🖤

Adrenalin, duyguların vücudunuzun her yerini kaplaması ve onu yönetmesiydi. Bu hissi birkaç kez yaşadığınızda bağımlısı olur ve hep daha fazlasını isterdiniz. Heyecanı ve kalbimin hızla çarptığını hissetmeyi seviyordum. Bağımlısı olduğum adrenalini tetiklemek ve etkisine girmek için korkuyu kullanıyordum.

Elimdeki iki bilete ve karşımdaki döküntü eve bakarken "Harika." diye düşündüm. Bedava fazladan biletim var diye yanımda sürüklediğim Mazhar'ın yüzünde, benim aksime keyifsiz bir ifade hakimdi. Geçen hafta yapılan panayırda 'ekstra eğlence zamanı' isimli etkinlikte korku evine iki bilet kazanmıştım. Adresin ormanın içinde belirsiz bir yeri göstermesi ve internette burası hakkında bilgi olmamasından dolayı arkadaşlar yalan kazanç olarak görüp gelmek istememişti. Neyse ki her yaptığıma sorgusuz eşlik edecek garip bir ilişkimin olduğu birine sahiptim.

'Korku gününe hazır mısınız?'

Siyah biletin üstündeki yazı ve kenarına iliştirilmiş çirkin bir gülümseyişin resmi bile ürkütücüyken içerisini hayal edemiyordum. Tellerin arasından geçip Mazhar'a "Hadi." Dedim. 

Arkamdan yavaş adımlarla gelirken "Saffet, bunun kötü bir şaka olmadığına emin misin? Burada kimse yok gibi. Bizi karşılamaya gelmeyecekler mi?" diye söylenmeye başladı.

Mazhar benim yaptıklarım hariç her şeyi sorgulayan bir karaktere sahipti. Onu yaklaşık iki yıldır tanıyordum ve bu pimpirikli haline alışmıştım. Zayıf görüntüsü, konuşurken titreyen sesi ve gözünü kapatan saçlarıyla ceylana benziyordu. Korkak, savunmasız ama yine de aslanın inine merakla giren bir ceylandan farkı yoktu. Bastığımız yerlerden kuru dalların çıkardığı çıt sesi gelirken, onu cesaretlendirmek için konuştum.

"Böyle daha ürkütücü değil mi? Bu etkinliğin parçası olmalı."

Korku evleri belirli bir konseptte olurdu. Hayaletler, cadılar, vampirler ve katiller şimdiye kadar katıldıklarım arasındaydı. Hepsinde girdikten sonra eşyalarınızı bırakır, üstünüze kitlenen kapı ardından eğlenmeye başlardınız.

Mazhar "Bu doğru hissettirmiyor." dediğinde, göz devirip "Her şeyi çok ciddiye alıyorsun." diye homurdandım.

Evin merdivenlerine geldiğimizde, merdivene asılı levhayı okurken sırıtarak "Gördün mü? Sana konseptin parçası demiştim, çoktan etkinliğimiz başlamış olmalı." diye rahatça konuştum. Asılı levhada 'Ölümünüzü kaydetmek istemiyorsanız, telefonlarınızı bırakın.' yazıyordu. Korkuluğa takılı ve rüzgarla sallanıp gıcırdayan metal sepetin içine cebimdeki telefonu ve arabamın anahtarını koydum. Mazhar'da benim gibi telefonunu ve birkaç eşyasını bıraktı. Merdivenin ilk basamağına adım attığımızda geriye doğru açılan kapıyla durakladım. Açık kapının arkasında birini görmeyince çıkmaya devam ettim.

Mazhar "Kimseyi duymuyorum." deyip kolumu tuttu. Bileğime doğru kayan eline bakarken temasını dert etmesem bile iç geçirip "Bu kadar kasmasan olmaz mı?" diye sordum.

Onu davet etme nedenim diğerlerinin kabul etmemesiydi. Tek başıma gelmek de bir seçenekti ve kabul etmese olacak olan buydu. Şimdi, belki de tek başıma daha çok eğlenirdim diye düşünüyordum. Her ne kadar varlığını istesem bile bunu kabul etmeyecektim. Yüzü düşerken, kolumdaki elini çekip sessizce mırıldandı.

"Sadece bir oyun, haklısın."

"İyi yönünden bakarsan, bugün cesaretini kanıtlayacaksın."

Sırıtarak içeri girdiğimde arkamdan o da geldi. Tamamen karanlık olan yerde sadece açık kapıdan sızan ayın ışığıyla merdivenleri, küçük bir masayı ve sallanan sandalyeyi görüyorduk. Arkamızdaki kapı birden kapandığında ikimiz de irkildik. Mazhar'ın tekrar koluma yapışmasıyla hafifçe gülüp kafamı iki yana salladım. Korkak biriyle gezmek de eğlenceli olabilirdi. Tepkileri benim daha da ürkmemi sağlardı.

Şeytanın Korku Evi (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin