BOLUM 1 | İçteki Boşluk

29 1 0
                                    

[2015/04/21]

Seni görmeyeli epey bir uzun zaman oldu. Sanırım artık başbaşayız.
Bu arada söyleyeyim, 18 yaşıma girdim. Ve şuan üniversitedeyim. Hayat ile mücadele için oldukça erken bir yaş değil mi?
Sende benim gibi içinde büyük bir acıyı taşıyorsun ama sorun şu ki o acı zaten bana ait. Sen sadece benim acımı barındırıyorsun sana ait olamaz heralde. Eh napalım madem ki tekrardan görüştük ve artık beraberiz o zaman beni gerçekten tanıman gerek öyle değil mi? Önce ben başlıyorum o zaman sonra sen anlatırsın kendini.

Ama şimdiden uyarayım, dikkat et lanetim sana da bulaşmasın.

***

17 Haziran 1997'de Japonya'nın Osaka şehrinde dünyaya geldim.
Gördüğün üzere saçlarım parlak, açık bir sarı tonunda. Gözlerim kırmızı tonlarında bir kahverengi. Sebebini bilmiyorum, genetik değil. Doktorlar gen bozulması olabileceğini söylemişlerdi. Ve oldukça beyaz bir tenim var.

Küçüklüğümde bana vampir dediklerini iyi hatırlarım. Vücudum gerçektende kanım çekilmiş gibi bir görünüme sahipti. Şimdi düşününce o zamanları gerçektende fazlasıyla özlüyorum. Çünkü mutlu ve sorunsuz bir hayat sürüyordum. Küçüktüm, bir şeylerden de anladığım yoktu zaten.
Şu hayatta bebek ya da çocuk olmak gibisi yoktur bence. Oyundan başka derdinizin olmadığı güzel bir yaşam. Tabii araya okul girene kadar.

Okul demişken konudan çok saptığımı fark ettim. Sözde hayatımı anlatıyordum.
Öyleyse devam edelim.

İlkokula 6 yaşımda başladım. Başlamama gibi bir lüksüm yoktu zaten.
3. sınıfıma kadar her şey gayet güzel gidiyordu. Neşesi yerinde, her şeye sırıtan ve -söylenenlere göre- etrafına neşe saçan birisiydim.

Ne oldu peki bu 3. sınıfta? Neden hayatım değişti birden bire. Neden şuan da eski benden eser yok? İşte bunlar oldu.

Tarih, 28.12.2005. Yani 28 Aralık 2005. Günlerden Çarşamba. Okuldan eve gelmiştim. Annemle babam şehir dışına çıkmışlardı. Kısa süreli bir işleri vardı. İki ayda bir böyle şehir dışına çıkarlardı, o yüzden alışık olduğum bir durumdu. Pek de takmamıştım. Sabah annemle vedalaşırken kavga etmiştik. Ben pek yemek yemeyi seven biri değilimdir. Özellikle kahvaltı yapmaktan hoşlanmam. Bu yüzden annem ile sürekli tartışırdık. Fakat o gün farklıydı. Bu sefer gerçekten büyük kavga etmiştik. Onun benim sağlığımı ve iyiliğimi istediğini biliyordum ama elimden gelen birşey yoktu. İstemiyordum ve kendimi zorlarsam büyük ihtimalle kusacaktım. Sadece bir bardak süt içerek evden çıkmıştım. Okulda ise hiç bir derse odaklanamadım. Aklım annemdeydi. İçimde anlamdıramadığım bir huzursuzluk vardı, ama ne olduğunu bir türlü çözemiyordum. Yemek arasında yine birşey yememiştim. Sonraki ders kötülendim. Revire gittim. Eve gitme izni verdiler, okuldaki bir görevli beni eve kadar bıraktı. Eve girdiğimde elimi yüzümü yıkayıp odama geçtim. Ve ev telefonu çaldı. Normalde ev telefonu kullanmayız fakat annemler şehir dışına çıktıkları için benimle haberleşme amacıyla kullanmaya başladık. Arayan annemdi, sesi epey telaşlı geliyordu. Bana nasıl olduğumu, iyi hissedip hissetmediğimi sorup duruyordu. Bende iyiyim merak etme diye geçiştiriyordum. Bana, teyzemin -o zamanlar 18 yaşında bir öğrenciydi- geleceğini söyledi, kendisinin ve babamın işten hemen izin alarak Osaka'ya geri dönüceklerini söylemişti. Kendimi o an gerçekten suçlu hissetmiştim. Annem ve babam sırf benim yüzümden işlerinden izin alıp Osaka'ya dönüyolardı. Tek çocukları olduğum için beni önemsemelerini anlayabiliyordum fakat benim yüzümden işlerinden olmalarına gerçekten alınmıştım.

Telefonu kapattıktan sonra televizyonu açıp teyzemi beklemeye başladım.
Dışarısı oldukça soğuk görünüyordu. Yağmur ve fırtına bir olmuştu resmen. Açıkçası teyzemin bu havada gelmesini istememiştim.
Yaklaşık yarım saat sonra kapı çaldı. Teyzem olduğunu varsayarak kapıyı açmak için kalktım ve kapıya yöneldim. Gelen teyzemdi. Fakat bir sorun vardı, o ağlıyordu. Şaşkınlıkla yüzüne bakakaldım. Ne olduğunu sordum ama bir cevap vermedi. Kapıyı kapatıp içeri girdi. Diz üstü kendini yere attı ardından boynuma sarıldı. Ve daha çok ağlamaya başladı. Ne yapıcağımı bilmiyordum zaten tam olarak ne olduğunu bile bilmiyordum. Ki bana:
- "Mio..., Shinn abla ve Kasuhiko abi trafik kazası geçirmişler!"
Hıçkıra hıçkıra ağlayarak söylediği bu cümleden sonra dünyalarım başıma yıkılmıştı. O an anlamıştım ki bu dünya, yaşam ve hayat acımasız bir yerdi.

Merhabalar, ben yazar. Oncelikle kitabin hemen tutacagini sanmiyorum ki hic tutmayabilir bile. Ama sorun degil en azindan boyle farkli bir deneyimim olmus olur. Okuyanlardan ricam lutfen cumlelerde ki anlamsiz olan, olay karisikligi yaratan kisimlari/bolumleri bana haber etmeniz
-ki daha anlasilir, net bir metin yazabileyim-.
Umarim sıkıcı bir bolum olmamistir. Elimden geldigince akici yazmaya calisiyorum. Okudugunuz icin tesekkurler♡ Begendiyseniz oy vermeyi ve yorum yapmayi unutmayin.
Eger guncel okuyorsaniz bolumler her hafta Pazartesi gelicektir.

Lanet? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin