Seyircilerin arasında, tanınmamak için yüzümde maske ve başımda bir şapka ile en arka koltukta sahneye çıkacak Lalisa'yı bekliyordum. Sahneye çıkmasına az bir süre kalmıştı ve ben şimdiden ellerimin titrediğini hissediyordum. Elimdeki telefonu sıkı sıkı tutarken ışıkların kapanmasıyla heyecanım ve gerginliğim iki katına çıkmıştı.
Sahne başlıyordu.
Lalisa'yı sahnede göreceğim her zaman heyecanlanıyordum ve buna engel olamıyordum. Birçok insan gibi ben de ona hayrandım. Dansı, sahnedeki duruşu ve özgüveni... o her şeyiyle hayran olunacak biriydi.
Sahnenin tam ortasına beyaz bir ışık yansıtıldığında Lalisa'yı görmüştüm. Beyaz saten gömleği ve eteği buğday rengi teni ile muhteşem bir uyum içerisindeydi. Üzerindeki kıyafetlerin aksine siyah, küt kesim saçları yüzünü olduğundan da genç gösteriyordu. Ona baktığınızda rahatlıkla on sekiz yaşlarında olduğunu söyleyebilirdiniz ama o yirmi beş yaşında genç bir kadındı.
Müzik başladığında Lalisa'nın da vücudu müzik ile uyumlu olarak hareket etmeye başladı. Seyircilerden çığlıklar ve tezahüratlar yükselirken yapabildiğim tek şey sessizce, hayranlık içinde onu izlemekti. Lalisa'nın profesyonel bir şekilde hareket ettirdiği vücudunu izlerken etkilenmemek mümkün değildi. O işinin en iyisiydi.
Vücut kıvrımları her bir hareketinde daha da belli oluyor, yaptığı etkileyici mimikler ile insanı kendine hayran bırakıyordu. Onu ve dansını kötüleyen insanların var olduğuna inanamıyordum. Her kollarını kaldırıp indirdiğinde omuzundaki askı Lalisa'nın vücuduna tutunmak için savaş veriyordu. Yaptığı birkaç hareketten sonra askısı daha fazla tutunamamış Lalisa'nın omzundan kayıp düşmüş, omzu ve onun ile ilgili hayran olduğum başka bir tarafı olan dövmesi gözler önüne serilmişti. Omzunun arkasında da "c'est la vie" yazıyordu ve tek dövmesi bu değildi. Sosyal medyada paylaştığı bir gönderide sırtında bir kelebek dövmesi olduğunu görmüştüm. Ayrıca elinde de minimal dövmeler vardı.
lalisa belini ve ellerini müzik ile uyumlu bir şekilde hareket ettirmeye devam ediyordu. Yaptığı her bir hareket içime işlenirken utandığımı hissediyordum. Ondan bu kadar çok etkilenmem bazen olduğu gibi şu an da utanç verici geliyordu. Arkadaşlarım Jimin ve Namjoon onun da benim gibi ünlü biri olduğunu ondan etkilenmemin saçma olduğunu düşünüyordu. Bazen ben de öyle hissediyordum ama bu sadece onun ile kendimi yan yana düşündüğümde hissettiğim yetersizlik duygusunun etkisiydi. Her zaman söylediğim gibi ona hayran olmak ve ondan etkilenmek kaçınılmazdı.
Lalisa sahnede son bir kez daha etrafında dönmüş ve müzik sona ermişti. Seyircilere dönüp selam verdikten sonra gülümseyerek sahnenin arkasına ilerlemişti. Daha önce izlediklerim gibi bu sahnesi de nefes kesiciydi. Etrafımdaki insanlar hareketlendiğinde hâlâ sahneye bakıyordum ama artık gitmeliydim. Bu günlük Lalisa dozumu almıştım. Diğer insanların aksine yavaşça oturduğum koltuktan kalkıp kalabalığın arasından çıkışa ilerledim. Yakalanmamam gerekiyordu bu yüzden bir elimle sıkıca başımdaki şapkayı tutuyordum. Kalabalıktan bir ses yükselmişti,
"Lalisa bu tarafta." önümde ve arkamdaki herkes binanın arka çıkışına doğru ilerlerken ne olduğunu anlayamıyordum. İnsanlar bana çarpa çarpa yanımdan geçiyor, gözleri hiçbir şeyi görmüyordu. Sinirle soluyup insanların aksine ön çıkışa doğru yürümeye başladım. Çıkışa yaklaşıkça kalabalıkdan eser kalmamıştı. Gülümseyerek çıkışa doğru ilerlemeye devam edecektim ki birisi büyük bir şiddetle omzuma çarptı. Karşımdaki kişi bir yana ben bir yana savrulduğumda başımdaki şapka da başka bir tarafa savrulmuştu. Başımı kaldırıp karşımdaki kişiye bağırmaya hazırlanıyordum ki karşımda gördüğüm beden kaskatı kesilmeme sebep oldu.
Bana çarpan kişi Lalisa'ydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nova
FanfictionŞarkıcı Roseanne Park kendisi gibi ünlü olan dansçı Lalisa Manobal'a aşık olmuştu.