Robert elini şakağına, dizini yatağa dayamış, Buse ve Dylan'a dalmış onları seyrediyordu. Bir an düşündü, Dylan'ın yerinde olsaydı nasıl olurdu diye.
Buse'nin kocası olduğunu hayal etti, ona sarılarak uyumak nasıl bir duyguydu?
Evet birkaç kez sarılmıştı ona, hafızasını kaybettiği gün mesela..
Ama o günlerde Buse'ye dokunursa hem Dylan'a ihanet etmek gibi olacaktı hem de Buse'nin zayıflıklarından faydalanmış gibi hissedecekti.
Bunu onlara yapamadı. Bu kadar alçak biri değildi çünkü.
Ama o da çok yorulmuştu, sevmek neden bu kadar yorucuydu ki? Yok muydu bunun kolay bir yolu?
Elleri ne Buse'yi sarabiliyordu doyasıya, ne de başka bir tene uzanabiliyordu.
Boşluktaydı, sevdiği kadına ulaşamıyordu, ulaşabildiği kadınlara da eli gitmiyordu.
Ne olacaktı bu hâli?
Yaşla dolan hârelerini sarmaş dolaş uyuyan çiftin üzerinden çekip bebeğe baktı.
Ellerini ve ayaklarını durmadan kıpırdatarak kendi kendine gülüşüyordu. Sanırım dalıp gitme sırası Patrick'deydi.
Bu sefer de ona dikti mavilerini. Onun babası olmayı çok istiyordu. Kucağında oğlu, yanında karısı gezmeye gitmek, sıkıcı kadın alışverişleri yapmak, çocuğa sen bak kavgası etmek..
O Buse'yle bunları yapmak istiyordu. Duyguları bâzen o kadar ağır basıyordu ki kendini zor tutuyordu.
Aklı bir an onu kandırıyordu. Buse'nin yanına gidip öpmek, kemikleri birbirine kaynayıncaya kadar sarılmak istiyordu.
Dudakları kuruyordu, her bunu hissettiğinde Buse'yi suçlu buluyordu. Eğer ona ait olsaydı öperdi, geçirirdi..
Her şey onu çağırıştırıyordu, en ufak bir rüzgâr esse hemen aklına düşüyordu; acaba Buse üşüyor muydu?
Düşüncelerinden sıyrılıp tekrar karşı koltuktaki çifte baktı. Buse üşümüyordu, çünkü onu saracak birisi vardı.
Patrick'in ağzından agu gibi sesler çıktığında bir elini bebeğin eline götürüp minicik avucunu tuttu.
Başını eğip avucunun içine öpücük bıraktı.
Bebeği güldürmek için üzerine eğilip göbüşünü öptü. Patrick kahkaha atarak güldüğünde Robert da gülmeye başladı.
Bir saat kadar böyle bebekle oynadıklarında ikisi de yoruldular. Robert bebeği kucağına alıp uyuması için pışpışlayarak evin içinde dolanıyordu ama Patrick ağzını Robert'ın göğsüne dayayıp kocaman açıyordu.
Robert ilk başta oynadığını düşünmüştü ama bebeğin ufaktan zırıltılar çıkartılmasıyla meme aradığını fark etti, hemen onu gögsünden uzaklaştırdı.
Bebeği iki eliyle koltuk altlarından tutarak karşısına doğru geçirdi.
"Hoop dur bakalım aslan, ben anan değilim ememezsin. Vermem sana mememi."
Patrick ağlar gibi zırlamaya devam ediyordu.
"Olum zırlama da, ne güzel geziyoruz işte evin içinde. Hem sen daha yeni içmedin mi sütünü ne çabuk acıktın."
Bebeği, bebek odasına götürüp oradaki beşiğin içine yatırdı.
Ama paşanın uyumaya niyeti yok gibiydi, hâlâ ibiş ibiş bakıyordu adama.
"Ne? Ne bakıyorsun? Uyusana."
Hâlâ bir tık yoktu, ufaktan zırıldadı.
"Ağlama len, sallıyorum işte uyu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Büyü +18
RomansaDikkat! Bağımlılık Yapabilir.. Bu hikâyenin yazımında hiçbir canlıya zarar verilmemiştir.. ... "Onu kendime âşık edeceğim.." "Bu büyü yasak ve tehlikeli, yine de yaptırmakta kararlı mısın?" "Evet, istiyorum." "Baştan uyarmalıyım ki bunu yaptığımız k...