"İşte böyle, Binnie, aferin sana, nefes almaya devam et." Minho da mırlamaya başlamıştı, bu da içgüdüsel olarak Changbin'in göğsünün kendisininkiyle titremeye başlamasını sağlamıştı. Minho, omeganın alnına bir öpücük kondurdu ve çocuğun üzerinde dinlenmesine izin verdi.
Okuduğu cümleler, Changbin'in yanaklarının kıpkırmızı kesilmesine neden olmuştu. Aldığı nefesler hızlanmış, arada bir de tekliyorlardı. Bu kurguyu pratik odasında, verdikleri on beş dakikalık arada okumaya başlayarak bir hata ettiğini ne yazık ki çok geç fark etmişti.
"Ne okuyorsun?"
Bir anda kulağının dibinde o çok sevdiği yumuşak, tatlı ve meleğimsi ses tonunu duymasıyla hazırlıksız yakalanarak yerinde zıplamış, telefonunu kapatma fırsatını bulamadan ekran yerle buluşmuştu.
"Gizli saklı işler çevirirsen böyle olur Binnie."
Hyungının aynı kurgudaki gibi ona seslenmesi iyice kızarmasına neden olurken Chan'ın eğilip yerden telefonunu almasıyla kalbi duracak gibi olmuştu. Elinden çekip almak üzere hızla ayaklandı ve aralarındaki mesafeyi adımladı. Eğer biri okuduğu şeyleri görürse uzun bir süre dillerinden düşmez, Minho'nun ise bir daha asla yüzüne bakamazdı.
Ancak telefonun ekranını çevirmesiyle karşılaştığı manzara boğazına kadar öfkeyle dolmasına neden olmuştu. Kırılmış cama dokunup açmaya çalıştı ancak parlayan bir ekranla karşılaşmamasıyla kızgın gözlerini Minho'ya çevirmişti. Minho ise ellerini iki yana açıp havaya kaldırarak suçsuzluğunu göstermeye çalışmıştı.
"Dokunmadım bile."
Dudaklarından dökülenler daha da delirmesine neden olurken Minho'yla tartışmanın bir manası olmadığını biliyordu. Camın kırılmasına değildi kızgınlığı, ekranı değiştirebilir veya yeni bir telefon alabilirdi ancak beğendiği kurguları okumak için açtığı tüm sekmeler kaybolmuştu.
Tekrar Minho'nun yüzüne baktığında -bu sefer dikkatle baktığında- gördüğü güzel yüzle tüm siniri birden sönüvermişti. Derin bir iç çekip telefonunu cebine attı ve omzunu silkti. Minho'nun -eh, kimsenin- kalbini kırmaya değmezdi ama özellikle de Minho'nunkini kırmaya değmezdi.
Minho, Changbin'in geri adım atmasıyla suçlu hissetmiş olacak ki omzuna kolunu atıp saçları arasına varla yok arası bir öpücük bıraktı.
"Hyungın sana yenisini alır, oldu mu Binnie?"
----------
Changbin, tabiki de Minho'ya yeni bir telefon aldırmamıştı. Sonuçta tepkisinin telefonunu elinden fırlatmak olduğunu bilemezdi. Changbin de akıllanmıştı. Artık kurgularını telefonundan değil bilgisayarından okuyordu.
"Benim için nefes al omega, güvendesin, söz veriyorum güvendesin, benimle nefes al... Benim için çok uslu bir omegaydın, alfa hiçbir yere gitmiyor," diye fısıldadı Minho.
Minho, Changbin'in bedenini yatağa taşırken vücudundaki gerginliğin azaldığını hissedebiliyordu.
Changbin, şans eseri en son okumakta olduğu kurguyu bulabilmişti. Normalde okumayı tercih ettiği bir tür değildi ama hyungıyla beraber yazıldığı kurgular bulabilmesi kolay olmuyordu, dolayısıyla bir miktar yokluktaydı.
Hayranlar ikisini pek beraber düşünmüyorlardı. Minho'yu daha çok Jisung'la yakıştırıyorlardı. Haksız da değillerdi. Minho'nun küçük olana karşı hep hassas bir tarafı olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fanfiction/MinBin
Fanfiction"Kurgu okuyordum, ikimizle alakalı." "Neden?" "Çünkü hyungı seviyorum." "O zaman gerçeği varken neden kelimelerle uğraşıyorsun?" Smut içerir.