Trisha'nın ziyareti ertesi gün sona erip de, bizi yalnız bıraktıktan hemen sonra ikimizin birden gergin omuzlarının büyük bir rahatlamayla düştüğünü ve verdiğimiz nefesleri ilk anda hissedebilmiş, hatta duyabilmiştim. Kapıyı arkasından kapattıktan hemen sonra bana dönen Zayn dudaklarını aralamış, muhtemelen bana edeceği teşekkürü söyleyecekti. Fakat buna gerek yoktu. Onun ailesi için yaptığımız bu rolü benim ailem için de yapıyorduk. Her şey karşılıklıydı ve bunun karşılığını bana teşekkür ederek vermesine gerek yoktu, ailemin yanında fazlasıyla veriyordu zaten. Bu yüzden teşekkürünü beklemeden ona arkamı dönmüş, yatak odasına doğru ilerlemiştim.
Üzerimi değiştirip kendimi yatağa bıraktığım sırada gözlerim elimdeki telefonda geziniyor, yarının maillerini kontrol ediyordum. Benden yaklaşık 10 dakika sonra Zayn de yatak odasına gelmiş, yüzüme bile bakmadan dolaba doğru ilerleyerek üzerini değiştirmeye koyulmuştu.
Uzanıp telefonu komodinin üzerine bırakacağım sırada odaya dolan melodi ve ekranda beliren görüntü kaşlarımın çatılmasına sebep olmuştu. Çünkü saat annemin beni araması için fazla geçti. Hızlıca doğrulup sırtımı yatağın başlığına yaslarken, uzanıp komodinin üzerinde duran kulaklığın tekini alıp kulağıma taktım. Aynı zamanda görüntülü aramayı yanıtlarken, endişeli bakışlarım ekranda geziniyordu.
"Anne?" Ekranda beliren annemin yüzündeki ifadeyi görmek beni rahatlatınca derin bir nefes almadan edemedim. O sırada Zayn'in başını bana doğru kaldırdığını fark etmiştim.
"Çok geç saatte aradığımın farkındayım ama baban beni çıldırtmak üzere." Kaşlarım havaya kalkarken, telefonu babama doğru çeviren annemi izledim. Babam kendi kendine homurdanıp sinirle kameraya ufak bir bakış atmıştı.
"Lanet olası teknolojiye asla alışamayacağım. Neden bu Ipad denilen zımbırtıyı bize aldın ki?" Nefesimi verdikten sonra sakin bir sesle mırıldandım.
"Sorun ne?" Ben ekrana bakarken, Zayn'in önce benim tarafıma doğru gelip komodinin üzerinden kulaklığın diğer tekini aldığını ve kulağına yerleştirdikten sonra da yatağın kendi tarafına doğru adımladığını görmüştüm. Ardından yatak onun ağırlığıyla hafifçe sarsılmıştı.
"Sanırım ayarlarıyla oynadık. Dili değişti bunun, Arapça yazılar çıkıyor. Değiştiremiyoruz." Ben ekrana daha çok yaklaşıp gösterdikleri tablete bakarken, hemen yanımdan uzanıp başını omzuma doğru yaslayan Zayn'in eğlenen bir ifadeyle kıkırdadığını duymuştum.
"Ben bakayım." Zayn'in sesini duyan annem telefonun diğer ucundan ona seslenmişti.
"Zayn! Seni de rahatsız ettik gecenin bu saatinde..." Zayn tamamen bana sokularak kadraja girdiğinde yutkunmuştum. Yüzümü sabit tutmak benim için çok zordu.
"Hiç sorun değil, Paige. O tarçınlı kekten yaparsan ödeşiriz." Annem Zayn'in sözlerine karşılık kıkırdadığında, babam söylenerek telefonu annemin elinden almış ekrana doğru bakmıştı.
"Herkes kendi karısıyla ilgilensin, Malik. Sana hâlâ sinirliyim." Zayn'in gülümsemesi büyürken babamla eğlenmeye devam etmişti. Aynı zamanda duruşundan rahatsız olmuş olmalıydı ki, doğrulup sırtını başlığa yaslayarak sol kolunu arkama atmış, elimdeki telefonu kendi eline alıp beni göğsüne doğru çekmişti.
"Son maçta tuttuğum takımın kazanmış olması benim suçum değil. Bazen gerçekten holigan olabiliyorsun, Patrick." Babam gözlerini devirip homurdandı.
"Sen holigan görmemişsin, Malik." Zayn kıkırdarken babam Zayn'e olan yapmacık öfkesini bir kenara bırakarak tablete dönmüştü.
Onların konuşmaya devam ettikleri sırada benim dikkatim çoktan sohbetten uzaklaşmıştı. Muhtemelen ailemle görüntülü konuşuyoruz diye beni göğsüne yatırmış, omzumu sıkıca sarmıştı. Bu da nadir anlardan biriydi, çünkü sarılarak uyumazdık. İkimiz de yatağın kendimize ait bölümünde sırtlarımızı birbirine dönerek sayısız günler geçirmiştik. Şimdi göğsünde dinlenen başım, karnında duran elim ve omzuma sarılı koluyla birlikte tuhaf bir his dört yanımı sarmış, beni afallatmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
All Too Well / z.m
Fiksi Penggemar"Üzgün olma, çünkü artık hayallerimde sadece sen varsın."