14 Ağustos 2018 Salı
Sevgili günlük,
Dünden sonra olan çok bir şey yok. Aslında hiçbir şey yok. Sana kısaca günü anlatayım.
Yugyeom bizde kalmıştı ki hala da bizdeydi. Evsiz köpek. Sana aşık oldum seni bırakamam sözleriyle evimi ve hatta kişisel tüm alanlarımı işgal etmişti. Rahatsız değildim ama bir sapıkla yaşama fikri de korkunçtu.
Okulu ikimiz de asmıştık. Aslında ben onunla karşılaşmaktan korkmuş ve iyi hissetmediğim bahanesini sunmuşken bu yanımdaki dallama dur beraber aşk acısı çekelim demişti.
Telefonumu dünden sonra hiç açmadım. Deli gibi merak vardı ama içimde. Yazdı mı yoksa boş mu verdi diye düşünürken aklımı peynir ekmekle yemiş gibiydim. Ama Yugyeom beni engelleyerek her seferinde aklımı dağıtmış ve beni telefonumdan uzaklaştırmıştı. Bu açıdan yanımda olması iyi bir şeydi.
Bunlar dışında tüm gün boyunca oyun oynamıştık ve yılların vermiş olduğu oyun becerilerimle onu her seferinde alt etmiştim. Günlük diyorum e spor işine başlamalıydım. Kore liginde herkesi çiğnerdim. Dünya devi bile olurdum. Ama her şey sırayla.
İlk hedef Taehyung ikinci hedef Da Vinci olmak günlük ve ben sınırları kesin olan hedeften şaşmaz bir insanım.
Sonra da tüm gün yemek yemiştik. Pizza söylemiştik ve mantar mısır aşkımın kabarmasıyla Yugyeom mantardan şikayetlenmişti. Mantarı sevmemesi onu sevgilinle evlenemiyorsan en yakın arkadaşınla evlen listesinden silmemi sağlamıştı. Mantar aşkım Taehyung ile bile yarışırdı günlük. Bu illete de aşıktım çünkü.
Bu sayede iki büyük boy pizza yemiş ve o da yetmeyince buzlu patates kızartmıştık. Açtık günlük ne yapmamızı bekliyordun ki? Midemiz şişene kadar yedik.
Akşama doğru da Yugyeom beni şaşırtacak şeyler yaptı. Hala şokundayım aslında. Sana bunun nasıl bir şey olduğunu anlatamam bile günlük. Uzun yıllar boyunca arkadaştık ve ona bu konuda asla güvenmemiştim. Ama beyni çalışıyormuş.
"Jungkook Jungkook Jungkook."
"Ne ne ne?"
"Aklıma bir fikir geldi bak şimdi."
Heyecanla benim telefonumu almış ve kendisininkini açmıştı. Merakla onu izliyordum ve o an asla mantıklı şeyler beklememiştim ondan.
"Ne yapıyorsun?"
Telefonumun SIM kartını çıkartarak kendi telefonunun ikinci bölmesine takmıştı. Oldukça büyük bir gülümsemeyle yapıyordu işini. Ben sadece genel izleyiciydim.
Biraz daha ona yanaşarak başımı koluna dayamış ve telefonuna eğilmiştim. Rehberi açarak biraz gezmiş ve sonra oflayarak bana dönmüştü.
"Şu çocuğun adı neydi?"
Ben de ilk kez anında anlamıştım onu.
"Taehyung."
Biraz daha gezinip onun numarasını kendi hattına kaydetmiş ve benim SIM kartımı çıkartarak bana geri vermişti. Hala izliyordum ve bir gram fikrim yoktu. Ama o kendinden çok emindi. Anlamaya çalışmayı o an boş verdim günlük. Ne de olsa anlatacaktı bana.
Yüzündeki gülümseme daha da büyüdüğünde uygulamaya girmiş ve arama çubuğuna Taehyung yazmıştı. Hala anlamıyordum onu ya boş verdim ben de.
"Böylece son görülmesini ve diğer her şeyi göreceğiz."
Ne dediği hakkında bir fikrim yoktu. Hem de hala.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~ DEAR DIARY ~
Fanfiction"Sevgili Sikik Taehyung, Günlerden pazar ve ben pazarlardan nefret ederim. Ama şimdi düşününce, sanırım artık pazarı seviyorum."