"Durun, durun burada ineceğim!" Camdan dışarı bakarak taksiciye seslendim. Adam ne kadar tuttuğunu söylemeye çalışırken, elimdeki paranın tamamını eline tutuşturup taksiden çıktım. Az ileride, köşede bir eczane görmüştüm ve aklımda bir fikir parıldamıştı. Arabadan inip tekrar hafif hafif yağan yağmura adım attım. Koşar gibi adımlarla eczaneye girip, yüzümde içimdeki endişeye ters düşen bir gülümsemeyle çalışanlardan birisine yürüdüm.
"Eter almak istiyorum," dedim güven verici olduğunu umduğum bir ses tonuyla. Eter, bildiğimiz kız kaçırırken bayıltmak için burnuna dayadıkları maddenin adıydı. Silah deposuna elimde hiçbir şey olmadan girmek istemiyordum, o yüzden en azından eterim olsa iyi olurdu.
"Eter mi?" dedi çalışan kız kaşlarını çatarak. Sanırım şüphelenmişti. "Eteri ne yapacaksın?"
Elimdeki dosyaya hüzünle baktım. Yapmam gereken bir şey vardı.
Bir süre düşündükten sonra aklıma gelen ilk şeyi söyledim. "Kimya öğrencisiyim." Sonra elimdeki dosyayı havaya kaldırdım. "Yılsonu projesi için lazım." Adam elimde dosya görünce biraz ikna olmuştu. Ben de konunun üstüne gidip, hayali yılsonu projemle ilgili bir sürü şey uydurdum. En sonunda adam raftan ilacı verdiğinde kasa bölümüne geçtim. "70 lira." Cüzdanımı çıkartıp parayı ödedim ve eczaneden hızla çıktım. Elimdeki dosyadaki adrese baktım.
Gitmem gereken bina, birkaç sokak uzaktaydı. Yürümem gerekiyordu çünkü buralar ıssız sokaklardı ve bir daha taksi geçeceğini sanmıyordum. Adresi aklıma kazıdıktan sonra dosyayı çantama koydum ve sokakları teker teker yürümeye başladım. Gideceğim yere en fazla 1 sokak kalmışken, birisi dikkatimi çekti. Genç bir kızdı, kıvırarak yürüyordu ve üzerinde de tulum benzeri siyah bir şey vardı. Sanki iş önlüğü gibi bir tulumdu.
Nedense onun bu işle bir alakası olabileceğini hissettiğim için sessizce peşine takıldım. Kızın arkasından biraz yürüdüm. Bir süre sonra kız bir binanın önünde durdu. Tam arkasında olduğum için ben de durdum. Sokağın adına bakınca, gelmem gereken binanın tam olarak burası olduğunu gördüm.
Kız sutyeninin içinden bir kart çıkardı ve kapının kenarındaki yere tuttu. Küçük bir bip sesi ile kapılar iki yana açıldı. Kız içeri girerken, gözümü kararttım ve hemen arkasından kapı kapanmak üzereyken içeri sıyrıldım. İçeri girmiştim! Kimse de fark etmişe benzemiyordu. Kendimi sütunlardan birisinin arkasına atıp sırtımı yaslayarak derin derin nefes aldım. Temkinli bir şekilde, kafamı sütunun yanından çıkararak baktım. Betondan yapılmış normal bir yerdi, bizim şirketin girişi gibiydi tıpkı. Az ileride bir danışma masası bile vardı.
Kız kıvırarak danışma masasına yürüdü, masanın başında duran adamla tokalaştı, birbirlerini ilk kez görüyor gibiydiler. Adam da kızınkinin aynısı bir tulum giymişti. Daha sonra bir şeyler konuştular ve adam bir kâğıt çıkartıp bir şeyler yazdıktan sonra kızla tekrar tokalaştı. Ardından arka taraftaki odaya girdi. Adamın beni görmeyecek olmasını fırsat bilip kızın arkasından yürümeye başladım tekrar. Kız kadınlar tuvaletine girdi. Biraz bekleyip ben de girdim.
Telefonla konuşuyordu, içeri girdiğimi fark etmemişti bile. Ben de arka planda saklanmakta oldukça iyi bir iş çıkarıyordum. Aynadan kendine bakan kız gülerek dudaklarına kırmızı bir ruj sürüyor, bir yandan da telefonda bir şeyler anlatıyordu.
"Evet tatlım. Sonunda gerçek bir iş! Zengin bir iş adamı için çalışacağım sonunda. Hayır, ne işler yapıp zengin olduğu hiç önemli değil."
Kaşlarımı çatıp kızın konuşmasını dinlerken, lavabonun üstüne bıraktığı kâğıdı gördüm. Adamın az önce bir şeyler yazdığı kâğıttı bu. Elimi yıkarmış gibi yaparak eğilip kâğıdı okudum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEVRİM- Erkek Lisesinde Tek Kız
Novela JuvenilDevrim Altun. Bu benim. Devrim ismini hakkıyla taşıyorum çünkü 'devrim' sayılabilecek işlere imza attığım söylenebilir. Mesela, yatılı bir erkek kolejindeki tek kızım. Mesela oda arkadaşım bir erkek, en değişiğinden, yakışıklısından, üstelik yavaş y...