Merhabaa, biz geldik♥️
Upuzun bir bölüm oldu, umarım bölümü seversiniz😻
Sizlerden tek istediğim oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmemeniz, inanın bana beni motive eden en büyük etkenler bunlar🙏🏻
Yeni bölüm oylar tamamlandığında gelecek, 1.8K oy ve 600 yorum diyelim, hadi bir deneyelim💅🏻
Keyifli okumalar♥️
***
33. BÖLÜM: "DÜŞMAN KUVVETLERİ"
Tüm. Bu. Olanlar. Kabul. Edilemezdi.
Kesinlikle kabul edilemezdi.
Ve bunun için geçerli nedenlerim vardı.
Bir; düşman kuvvetleri resmen topraklarımıza sızmıştı.
İki; düşman kuvvetleri bununla kalmamış ve beni baştan çıkarmıştı.
Üç; düşman kuvvetleri bununla da kalmamış, kendi de baştan çıkmıştı.
Dört; düşman kuvvetleri bunca zaman benimle oynamıştı.
Beş; düşman kuvvetleri evinin tüm dekorasyonunu bana yaptırmıştı.
Altı; aşağılık ve seksi düşman kuvvetleri hemen yanı başımdaydı.
Yakınımdaydı, çok yakınımda. Onu boğazlamak için sadece yan bahçeye geçmek ve iki kat merdiven çıkmak zorunda kalacağım kadar yakınımda...
Uzun bir süre çığlık attıktan, kendimi soğuk sulara bıraktıktan ve güç bela uyuyabildikten sonra saat sabahın yedisiydi. Benim için epey erken bir saatti ama daha fazla uyuyamamıştım. Dün Alparslan'ın o kadar kararlı ve kendinden emin konuşmasına şaşmamalıydı. Adam tüm bunlara öyle bir hazırlanmıştı ki bir beni sırtına alıp kaçmadığı kalmıştı. İtiraz edeceğimden değildi elbette ama...
Ben ne diyordum ya?
"Aptal mısın Gülden?" diyerek ellerimi yüzüme bastırdım ve soluklandım.
Pekâlâ, işler umduğum gibi ilerlemiyor olabilirdi ancak fena sayılmazdım. Bunca zamandır sinsice beni izleyerek ve attığım her adımdan haberdar olarak bir sıfır öndeymiş gibi durabilirdi ama dün gece ben de pekâlâ bir gol atmış ve durumu eşitlemiştim. Bir birdi, yani berabere. Önemli olan bundan sonra nasıl bir yol izleyeceğim ve Alparslan'ı buna nasıl pişman edeceğimdi.
Usulca yatakta yan döndüm ve dün gece çektiğim tüllerimin ardından karşı yatak odasını görmeye çalıştım. Hava çoktan aymıştı ama hiçbir şey görünmüyordu. Alparslan'ın odasının tülleri sanki bana meydan okuyormuşçasına açıktı ancak geri kalan her şey belli belirsiz seçiliyordu. Homurdandım, uzanıp gözlüğümü taktım ve sonunda sanki Alparslan beni duyabilirmiş gibi sessizce yataktan çıkarak, parmak ucumda tüllere doğru ilerledim. Ajan 007 şu halimi görse benimle gurur duyacağına emindim.
Tüllerin ardına geçtim ve başımı uzatmadan önce birkaç saniye bekledim. Kafamı tüllerin kenarından içeri uzattığımda fark ettiğim ilk şey yatağın boş ve oldukça düzenli olduğuydu. Çoktan uyanmış olmalıydı ve ah... İşte, düşman kuvvetleri hemen oradaydı. Camın önündeki tekli koltukta oturuyordu. Görebildiğim kadarıyla polo yaka bir tişört ve bir şort giymişti. Bacak bacak üstüne atmıştı ve elinde de bir kitap vardı.
"Kahretsin," diye tısladım.
Düşman kuvvetleri sabahın yedisinde bile çok yakışıklıydı. Öyle hoş görünüyordu ki bu beni afallattı ama belki de erken konuşmuştum çünkü beni asıl afallatan şey önündeki sehpaya doğru eğilmesi, kahve kupasını alması ve içmeden önce bana doğru dönüp, kupayı şerefe der gibi kaldırmasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞİN KOYNUNDA
General FictionBeni iyice tezgâha yaslayarak "Gülden," dediğinde "Bitti," diye tekrar ettim. "Unuttun mu? Aramızdaki her şey bitti?.." "O yüzden mi gözlerime öyle bakıyorsun?" diye sataştı bana. "O yüzden mi beni kıskandırmaya çalışıyorsun? O yüzden mi delirtiyors...