2.BÖLÜM- SUYUN GÜLÜŞÜ

243 30 19
                                    

AREN

1 YIL SONRA

Zaman bir kum saatinin içindeki kum taneciklerinin akışı gibi hızla aktı ama içimdeki acı hiçbir zaman aynı hızda geçmedi. Aldığım her nefeste sanki Almina'nın kokusunu içime çekiyordum. Gözlerimi kapadığım her yerde sanki onun gözlerine bakıyordum. Yaşadığım duygular bedenimi bir sarmaşık gibi sarmıştı ve en baskın duygum dikenlerini bedenime geçiren üzüntüydü.

Bir yıl boyunca nasıl ayakta kalmaya devam ettim bilmiyorum ama diğer üç lordun etkisi olduğu kesindi. Ben her düşmek üzereyken onlar gelip ellerimden tuttular. Bedenim bitkin olsa da, duygularım birbirine karışmış olsa da ayakta kalmamı sağladılar.

Ben ağlamaktan kendime gelemediğim, özlem duygusunun canımı yaktığı zamanlarda üçü de benim yerimi doldurmak için çabaladılar.

Her gün diyardaki görevimi yapıp ardından mağaraya geliyordum ve suyun kenarına oturup Almina'ya bugün yaptıklarımı anlatıyordum. Sanki beni duyuyormuş gibi düşünüp onu ne kadar özlediğimi söylüyordum. Sonrasın da ise ağlamaya başlıyordum. Bazen geceleri bu mağarada kalıyordum bazen ise saraya gidip ona ait bir kıyafete sarılıp kokusunu içime çeke çeke uyuyordum. Gündüz olduğunda da kendime çeki düzen veriyordum ve ardından diyara karşı olan sorumluluklarımı yerine getiriyordum. Bir sene boyunca rutinim bu olmuştu.

Tabi ki kendimi diyardan uzaklaştırdığım zamanlarda vardı. O anlarda sadece günlerce mağarada kalıyordum. Diğer lortlar bana bakmaya geldiklerinde kendimi toparlamam için bir sürü konuşma yapıyordular ama onların konuşmasını dinlemiyordum. Benim kendimi toparlamam için sadece Almina'ya ihtiyacım vardı. Ona bunu yapanları da her yerde aramaya devam ediyordum ve onları bulduğum da bedenlerini diri diri yakacaktım...

Gülerek "öyle oldu işte Almina," dedim. "Çocuk kızın elini tutmak istemiş ama kız da yanlış anlaşılır diye kaçmış. İkisinin o hallerini görsen kahkaha atardın."

Boş boş suya bakmaya devam ederken bir anda yüzümdeki gülümseme kayboldu. "Senin ilk elini tuttuğum da bir daha bırakmak istememiştim." Dedim titreyen sesimle.

Gözlerim tekrar yaşla dolmaya başladığında "çok özledim seni," dedim. "Rüyamda sürekli seni görüyorum ve inan sabah hiç uyanmak istemiyorum. Seninle birlikte olduğum anlardan çıkmak istemiyorum."

Acıyla yutkunup gözlerimden gelen yaşları elimle sildim. Tam o sırada altın suyunun koruyucusu olan yaşlı adam üzerinde beyaz uzun bir elbise ile geldi. Eğilip selam verdikten sonra suya doğru yaklaştı. Bir sene boyunca yaptığı gibi yine suyu temizleyip element taşlarını değiştirdi. Su hafifçe kabarıp dindiğin de yaşlı adam geri çekilip bana baktı.

"Lordum size laf demek benim haddime değil ama bir senedir her gün buradasınız. İsterseniz bu akşam sarayınıza gidin. Ben burada bir şey olursa diye beklerim." Dedi.

Başımı iki yana salladım. "Ben iyiyim. Düşündüğün için teşekkür ederim." Dedim.

Yaşlı adam başını önüne hafifçe eğip ardından suyun yanından ayrıldığında yine büyük mağarada yalnız kaldım. Derin bir nefes alıp dizlerimi kendime çektim ve suya bakmaya devam ettim.

Bir süre sonra mağaranın içinde bulunan diğer üç elementin sembolü de aynı ateş sembolü gibi aydınlık bir şekilde yanmaya başladığında lortların geldiğini anladım.

Ben suya bakmaya devam ederken Levan, "daha ne kadar burada bekleyeceksin?" Diye sordu.

"Gerekirse ömrümün sonuna kadar," dedim. "Ama Almina'yı almadan hiçbir yere gitmeyeceğim."

BİR MELEĞİN GÜNAHIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin