Salonun köşesinde Jungkook'un üniversitedeyken bir antika pazarından aldığı plak çalara eskide dinledikleri müziği koydu.Şarkı başlar başlamaz hissettiği tuhaf ve buruk mutluluğu tarif etmesi zordu.Hazırladığı kahvesini alarak masaya kağıt ve kalemin önüne kuruldu.Kalemi parmaklarının arasında karamsar bir tavırla döndürdü.Uzun bir süre boyunca dökeceği kelimeleri düşünerek yazdığı girişten sonra mektubunun devamını yazmaya karar vermişti neticesinde.Jungkook'un kendisi hakkında hala kırgın ya da atlatamamış olduğunu düşünmesini istemiyordu ancak bu aralar ikisi hakkında çok fazla düşünüyordu ve kendine karşı bu kadar bencil olmak yerine ona da biraz sorumluluk yüklemek istediğine karar vermişti.Kalemi tekrar elinde çevirip ucunu kağıda değdirerek mürekkep ve kağıdın buluşmasını sağladı.
-Letter one-
Benden korktuğunu söylerdin hep o zamanlar bunun nedenini anlayamazdım.Bana 'senden neden korktuğumu anladığında seni ne kadar çok sevdiğimi daha iyi anlayacaksın' demiştin.
Sanırım ben çok geç anladım Jungkook.
Geçen aylarda Luis Aragon'un bir şiirini okurken farkettim.İnsanın korkutuğu her ne ise bilinç dışında arzuladığı da oymuş.Bu sebepledir ki Aragon şiirinde sevgilisine ondan korktuğunu sık sık dile getirmiş.
Seninle tanıştığımız ilk zamanları anımsıyorum.Zaman çarkı beni 17 yaşlarıma götürüyor.İkimizde Seul lisesinde okuyan basit öğrencilerdik ancak sen,havalı üst sınıf arkadaşların ile kurduğun müzik grubunla insanların gözünde sizin için imkansız gördükleri şeyi başarmak için geceni gündüzüne katarak çalışıyordun.Tabi ben bunları sonradan öğrenmiştim çünkü o zamanlar resimleri için sergi açmaya çalışan ama her fırsatta önüne taş koyulduğu için dayanamayıp göz yaşlarıyla göl oluşturmaya çalışıp o gölde kendisine engel olan herkesi boğmayı amaçlayan zavvallı biriydim.
Aslında bunların hepsini biliyorsundur,eminim ki.O zamanlar aptal bir serserinin tekiydin.Derslere girmiyor,şarkı söylüyüyordun ve dans edip duruyordun.Aslında hayatımı belli bir döneminde keskin anılar kazanmaya sebep olan notalarla senin sayende tanışmıştım.On birinci sınıfta devamsızlıktan kalacağını anladığın ve uyarı yediğin zamanlar derslere girmeye başladığında seni neredeyse ilk kez yakınımdan görüyordum.Sınıftaki herkes senin hakkında konuşurken onlara tuhaf ve anlamaz gözlerle bakacak kadar sana uzaktım.
Eminim ki buralarda kayda değecek pek bir şeyler yoktur.
Bayan Matthews'ın dersinde saçma bir proje için eşleştiğimizde, öyleki ikimiz de bu denli yakınlaşacağımızı düşünmüyorduk.Fizik ikimizinde çok haz ettiği bir ders değildi.Bu projeyi atlatmak için üst sınıf arkadaşlarından bize yardım etmesini istediğinde bir anda genişleyen çevreme hayret edip dumura uğrarken eğlenmenin tam olarak nasıl bir şey olduğunu sizinle öğrenmek beni hiç rahatsız hissettirmiyordu.
Sosyalleşiyordum,daha çok gülüyor günümü daha pozitif geçiriyordum ve en önemlisi,en güzeli de...Seninle yakınlaşıyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
this a letter for Me to You
FanfictionYaşamak istediğim tek canlı yuvanın sen olduğunu anlayabilecek kadar gözüm açılmıştı neyse ki. 🧷[Tamemen @vantelilyum'a ithaf edilmiştir.] oneshot