Her tarafta çığlıklarla koşuşturan insanların gözlerinde ki umutsuz bakışlar, her yer kan, her yer bitmiş birer aşk.
Kaçıyor insanlar.
Sonra bir ses.
İki adam, el ele tutuşmuş aşkın her hali ile gülümsüyorlar birbirlerine.
Sonra bir ses daha.
Ve yerde yığılmış iki ceset.
Işıklar söndü, bir patlama oldu. Ardından bir ışık.
Bir çift kahveli göz, tüm benliği ile bana gülümseyen.
Titredim, bedenim titredi.
Kalbim titredi.
Tekrar söndü ışıklar
Her yer karanlık
Nefesim durgun.
"Gel" diyor bana. Gidemiyorum. İçimde ki korku tüm bedenimi sararken sadece hissediyorum.
Ve titriyorum. Duruyorum olduğum yerde ölü bir beden taşıyormuşum gibi etraf karanlık, görmek istiyorum yine.
O bir çift kahve gözleri.
Aniden, Bedenimi saran kolları hissettim, huzurlu kolları.
Ve bir ses,
Bir korku,
Bir acı.
Ve bedenimi bırakan kollar.
Ardından bir çığlık.sabah saat 09.24
Kabus.
Peki ya o adamda kimdi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lights || #taekook
Fanfiction"Işıkları söndürdüler bayım." dedi gülümseyerek sessizce yanıma sokuldu, çelimsiz kollarını bedenime sardı. "ne hoş, ben hâlâ sizden vazgeçmedim."