Güneş doğmadan gözlerimi açtım. Bu gün, büyük gündü. Bugünkü antrenmanımızı Almanya'dan izlemeye geleceklerdi.Ve seçilen 1 kişiyi Almanya'ya getireceklerdi.Başarılıyım, evet ama heyecanlanırsam kesinlikle seçilemem.O yüzden gelenleri her zamanki izleyicilerden gibi düşünmeye çalışıyorum. Ve bu konuda başarılı olduğum söylenemez oldukça heyecanlıyım.Bu arada ben Melin,17 yaşındayım ve Galatasaray Daikin'de oynuyorum.Voleybola 7. Sınıfta öylesine girdiğim bir sınıf takımıyla başladım ve bir kaç takımdan sonra Galatasarayda oynamaya başladım.Takımımı seviyorum fakat hayallerim var. Başka ülke gibi. Ailemle yaşıyorum umarım bu gün her şey değişir.İstekliyim ama inançlı değilim.
Gözlerimi kapadım ve uyumaya çalıştım.Saat henüz oldukça erkendi.Uyuyamayacağımı anladığımda yataktan kalktım ve camın önüne geçtim.Uyuyamadığımda hep böyle yapardım.Geceyi izlerdim.Sabah ezanı kulaklarımı doldurduğunda biraz ürperdim. Heyecandan kalbim ağzımda atıyordu. Bir daha böyle bir fırsat bekleyemezdim.Sabrım yoktu. Camı kapattım ve banyoya ilerledim.Yavaş yavaş güneş doğuyordu. Asla sıcak suyla duş alan insanlardan olmamıştım.Ilık suyla bile duş almazdım, ılık ve soğuk su arasında bir su sıcaklığı her zaman için en sevdiğim olmuştur.Kış aylarında bile.Duştan çıktığımda hava artık tamamen aydınlanmıştı. Üzerime eşofman takımlarımı geçirdikten sonra antrenman çantamı hazırladım. Vakit geçmiş olmalıydı ki annem kahvaltı hazırlıyordu. Masaya koyduğu yeşil zeytinlerden bi tane alırken " günaydın" dedim. Bayılıyorum şu zeytine.Annem çayları koyarken bir yandan da heyecanlanmamam gerektiği hakkında konuşuyordu ama konuştuklarını tam kavrayamayacak kadar heyecanlıydım.Seçilemeyeceğim. Kahvaltımı yaptıktan sonra banyoya girip rutin işlerimi hallettim.Aynanın karşısına geçtim ve kendimi incelemeye başladım. Abartılacak bir güzelliğim yoktu.Çirkin de değildim. Fiziğim beğenilirdi ama genel olarak dikkatleri voleybolla çeken bir kızdım.Antrenman çantamı aldım ve anneme gittiğimi haber vererek evden çıktım. Antrenman salonu yakındaydı, yürüyerek 10 dakikaya orada oluyordum.Kulaklarımı taktığımda bu süre daha da kısalıyormuş gibi geliyordu. Salona ilk gelen ben olmuştum.Soyunma odasında üzerimi değiştirdikten sonra toplardan birisini aldım ve duvarla parmak pas yapmaya başladım. Çok geçmeden Mesut hoca ve takım da gelmişti zaten.Yerde seken topu tutan Mesut hoca, çarpık bir şekilde gülümseyerek hızlısın dedi.
"Sadece biraz hırslıyım.Gitmeyi çok istiyorum" dedim gülümsemesine karşılık verirken.Bu adamı seviyordum.Çok geçmeden salona Almanya'dan gelen misafirler girmişti.Fakat beklediğim şey olmadı, zannettiğimin aksine normal antrenman değil maç yapacaktık. Onlar buraya gelirken yanlarında bir de takım getirmişlerdi.İşimiz hiç kolay gözükmüyordu çünkü kızların bacak boyları kadar anca vardım.Maç başlamıştı ve ilk setin ortalarına gelmiştik.Sayamadığım kadar çok sayı kaybetmiştim çünkü dikkatimi veremiyordum.O kadar basit ve saçma hatalar yapıyordum ki.Tanrım, seçilemeyeceğim.Mola isteyen Mesut hocaya baktım.Gergindi, fazlasıyla.Yanımızda kimlerin olduğunu umursamadan omzumu işaret parmağıyla ittirdi ve "Kendine gel Melin, böyle oynarsan değil Almanya'ya buradan Alanya'ya bile gidemezsin" diye bağırdı.Haklıydı.Kendim gibi oynamalıydım.Mola bittiğinde yerlerimize geçtik.Karşıdan gelen servisi manşetle yumuşatarak pasöre yolladım.Kaldırdı, smaç ve sayı.Daha yeni başlıyoruz dedim, daha yeni başlıyoruz.
Maçı mükemmel bir geri dönüşle almıştık.Birbirinden güzel sayılarım vardı evet ama benden daha iyi oynayanlar vardı.Bana kalırsa,Almanya'ya gidecek şanslı kişi İremdi.Yine bu lanet yerde kalmıştım.Harika.Cidden harika.
Almanya'ya gidecek kişiyi yarın belirleyeceklerdi.Ve 1 hafta sonra da, Almanya. Üzerimi değiştirdikten sonra eve yürümeye başladım.Kulaklarıma dolan telefonumun zil sesiyle telefonumu çantamdan çıkardım.Özgür arıyordu.Açıkçası gevşek konuşmalarını çekecek havam yoktu.Bahçeden içeriye girdiğimde abimle karşılaştım.Telefonla konuşuyordu sanırım, bir şey söylemeden eve girip odama geçtim.Biraz whatsAppta vakit geçirdikten sonra duşa girdim.Aklım hala sabahki gelenlerdeydi.Eğer seçilemezsem hep burada kalıcaktım.Eğer seçilemezsem burada katil falan olurum heralde.Duştan çıktıktan sonra saçlarımı kurutmadan annemin yanına gittim ve örmesini istedim. Evet 17 yaşındayım ama kendi saçımı öremem.Bütün gün evde yatıp seçilememenin depresyonunu yaşamak istiyordum. Depresyona girdiğimde herkes gibi abur-cubur yerine makarna yerdim. Makarna yapmanın vakti geldi de geçiyordu bile.