2#Kurtar beni

6 1 0
                                    

Hocanın dediği gibi ders sonrası yanına gitmiştim. Dakikalar sonra yanıma gelmişti.

"Geldiğin için teşekkür ederim." Yerine oturmadan önce bana sandalye çekmiş sonra oturmuştu.

"Jungkook... Neler yapmayı seversin?" Çok belli ediyordu beni tanımak istiyordu ama bende tanınacak birşey yok ki ben sadece Jungkook'um sadece Jungkook.

"Anladım. Konuşmayı pek sevmiyorsun galiba... Sana birşey soracağım..." Dirseklerini masaya koyup ellerini birleştirmişti.

"Sana verdiğim resimlerim de ne gördün özellikle son resim de." Diyemedim ki sesimi duydunuz hocam beni anladınız diye...

"Yazmıştın değil mi o kağıdı eğer sorun olmazsa alabilir miyim? Yanlış anlama sadece resmi herkes anlamaz ama ben senin anladığını düşünüyorum. Bazıları resme baktığında sadece bir çizik görürken bazıları hayatını görür. Onu anlayan birilerinin olduğunu görür yada başka bir evren." Kim Taehyung bir büyücü olduğunu ve zihnimi okuyabildiğini düşünmeye başlıyorum Kimsin sen?

"Jungkook bana kendini anlatır mısın?"
Anlatsam dinler misiniz hocam? Yaralarıma ilaç olabilecek misiniz bayım?

"Jungkook sen schlimazel'sin neden biliyor musun?" Schli- ne? o ne demek?

"B-bilmiyorum." Gülümsemiş ve asla diğerleri gibi garipseyerek bakmamıştı.

"Schlimazel sürekli olarak başına birşey gelen, hayatta yüzü gülmeyen, şanssızlığı kronikleşmiş kişi demek. Fakat bunu hayatından atabilirsin. Dersime ilk geldiğinde gözlerin çok derin bakıyordu. Simsiyah ama çok anlam barındıran... Bu yüzden seni tanımak istiyorum."
Hocam yapmayın kalbim acıyor yapmayın. Beni sevmeyin, dinlemeyin, tanımak istemeyin çünkü haketmiyor um.

"Jungkook senden bir şey isteyebilir miyim?" Olumlu bir şekilde başımı aşığı yukarı sallamıştım.

"Bana hislerini çizer misin? Konuşmadan, yazı yazmadan, 'Kötü mü oldu ki?' demeden sadece çiz." Gözlerine uzun, uzun baktım... Hocam, tamam benim acılarım var peki, sizin?

"Hocam siz Nepenthe siniz." Anlamamasını umuyordum fakat anladı. Lanet olsun rezil oldum.

"Teşekkür ederim Nepenthe'n olabilirsem ne mutlu bana."

(Nepenthe: Acı ve üzüntüyü unutturduğuna inanılan ilaç demek.)

Hocanın yanından çıktıktan sonra Jimin ile yemekhaneye gitmiştik. Jimin'in işi çıkınca bende sınıfa gitmiştim.
Sıra da boş boş oturuyordum taki soo yung gelene kadar...

"Jungkook koş arka bahçe de olaylar var yardımın gerek." Ne diyor bu? İyi de soo yung benden nefret eder.

"Başka birini bul." Gözünü haydırıp nefes nefese yanıma gelmişti.

"Hadi ama Jungkook ayda bir yardım istedim." Ayda bir? Yerimden kalkıp arka bahçeye yürümeye başladık. Arka bahçeye geldiğimde...

"Soo Yung neredeler?" Arkamı döndüğümde burda değildi. Bu bir tuzak mıydı? Tam önümü dönecek ken kafama geçirilen kumaş parçası yüzünden afallayıp yere düşmüştüm. Gülme sesleri geliyordu. Bu ses... Soojin'e ait di.

"B-bırak beni!" Sadece bir kişi değil birsürü kişinin sesi geliyordu. Lütfen düşündüğüm şey olmasın...

"Bırakın çocuğu!" Jimin'in sesini duymuştum. Yerden kalkmaya çalışıyordum ama olmuyordu.

"Sen karışma Jimin Yoongicin ile yiyişmek için yalnız bıraktığın ARKADAŞIN(!) şimdi mi aklına geldi?"
Ooo sesleri etrafı sarıyordu ben ise ortada korunmasız bir halde dizimin üstüne çökmüş duruyordum.

life teacher°taekook°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin