Peyoung yakisoba sever misin?

118 30 80
                                    




Matsuno Chifuyu

Çok ağır romantik manga tutkunuydum ve bugün sıkıldığımdan  en sevdiğim mağzayı ziyaret etmeye karar verdim. Üstümü değiştirip evdem çıktım. Yakında bir mağza vardı. Hep oraya giderdim. Zaten yakın olduğu için en sevdiğimdi.

Mağaza genellikle akşamları boş olsa da bugün farklıydı. Uzun, dalgalı, siyah saçlı bir çocuk elinde bir manga ile yerde oturuyordu.

Onu görmezden gelip hoşuma gidebilecek bir manga arayışı içinde rafların arasına girdim. Yeni gelen mangalara birkaç dakika baktıktan sonra iç çektim. Gerçekten hiçbiri ilgimi çekmiyordu.

Sonunda kafamı yerde oturan çocuğa çevirdim. Okuduğu şeye konsantre olmuş gibi duruyordu. Çocuğun ilginç olabileceğini düşünerek ona doğru ilerledim.

"Hey." Çocuk mangasından başını kaldırdı. Beni inceledi, birkaç saniye sonra konuştu. "Hey." Benden çok büyük gözükmüyordu. Aramızda en fazla bir yaş olmalıydı.

"Seninle oturabilir miyim?"  Hala ne olduğunu anlamamış adam kaşlarını kaldırarak kabul etti isteğimi.

Gidip yanına oturdum. Gözleri üzerimde daha fazla oyalanmadan mangasına geri dönü.

"Ne okuyorsun?" Siyah saçlı çocuğun okuduğu mangaya eğilerek sordum.

"Bir BL." Mangasından başını kaldırmadan cevap verdi. BL'in ne olduğunu bilmediğimden bu cevap benim için anlamlı değildi. Ne olduğunu görmek umuduyla çocuğa doğru biraz daha eğildim adama doğru.

"Bunda bir problem mi var?" Soruyu sorarken sesi sertti. Yüzümde şaşkın bir ifade olmalıydı.

Neden böyle sinirlendi ki?

"Hayır, hayır tabii ki hayır! Sadece bu... BL'nin gerçekte ne olduğunu bilmiyorum... Sadece shoujo okuyorum ben..."

Utanarak gülüp ensemi kaşıdım. Ortamı yumuşatmaya çalışıyordum. Siyah saçlı çocuk bana gülmeyip sadece sırıttığında şaşırmıştım.

"İki erkeğin aşkını anlatan kitaplara BL deniyor." Sırıtarak cevap verdi.

"Oh." Gülümseyerek başımla onayladım. "Ne anlatıyor?" 

"Ne?" Kafası karışmış görünüyordu.

"Manga. Manga ne anlatıyor?"

"Oh, iki çocuğun hikayesini anlatıyor, biri ünlü bir Tokyo çetesinin birinci tümeninin kaptanı, diğeri ise onun yardımcı kaptanı." Bu hikaye bir yerden tanıdık geliyordu. "Hm..."

Daha önce BL bile okumadım. Nasıl tanıdık gelebilir ki?

"Özellikle bir şey mi aramıyordun değil mi?" Kafası hala mangasına dönüktü.

"Nereden bildin?" Şaşırmıştım. Bunu nereden bilebilirdi ki?

"Tahmin etmesi çok zor değil, bir saatten az bir süre önce geldin ama hiçbir şey bulamadın. BL'nin ne olduğunu bilmeden, BL okuyan bir çocukla 'belki okuduğu şey ilgimi çeker' umuduyla konuşmaya başladın. Bu durumda o çocuk benim."

"Ah, o kadar açık mıydım?"  Siyah saçlı çocuk güldü.

"Pek değil, aslında blöf yapıyordum." Gülümsedim. Bu noktada çocuğun gerçekten ilgimi çektiğini söyleyebilirdim. "Ne tür bir mangaları seversin?"

"Romantik olanlar ama aslında hiç BL ya da yaoi okumadım." Gülümseyerek cevap verdim. Her ne kadar yabancı olsa da onunla konuşmak hoşuma gitmişti.

"Bu güzel."  Elinde tuttuğu mangayı uzattı bana doğru. "Adı ne?" Sorumla birlikte çocuğun gülümsemesi genişledi.

"'Tekrar görüşelim'." Adı depresif bir hikayenin adı olabilecek düzeydeydi. "Bu bir romantizm için biraz trajik gelmiyor mu?" Sorumu ciddiye almamış gibi omuz silkti. "Eh, çekiciliği bu sanırım."

"Hm..."

Tereddütümü görünce konuşmaya devam etti. "Hikayenin kaptan yardımcısı bana biraz seni çağrıştırdı aslında." Şu bir saat içinde hayatımda hiç yapmadığım kadar çok şaşkınlık ifadesi yaptığımdan emindim. "Hm? Neden?"

"Gerçekten bilmiyorum, oldukça sakin ve mantıklı bir yapıya sahip ve sonra çok sadık ve karakteri çok ilginç. Sende bana biraz onu hatırlatan bir şey var ama ne olduğunu bilmiyorum."

Yine gülümsedim. Resmen bu daha adını bile bilmediğim bir yabancının yanında gülümsememi tutamıyordum. Bedenim kendi kendine hareket ediyor gibi geliyordu.

"Bu karakteri çok sevmişe benziyorsun." Karakter hakkında konuşurken yüzü aydınlanıyordu. "Onu çok sevdiğim doğru, en kötü hataları yapsan bile her zaman yanında olacak türden biri, sadakati onu bu kadar ilginç kılıyor sanırım."

"Bu durumda benim ilgimi çekmeyi başardın." Çocuk beni durdurduğunda, çocuğun elinde tuttuğu cildin başka bir kopyasını bulmak için rafa yürüyordum. "İstersen benimkini alabilirsin."

"Satın almayacak mıydın?" O alacaksa engel olmak istemezdim. Her ne kadar ilgimi çekmiş olsa da o daha çok seviyor gibi görünüyordu. "Aslında zaten okudum, en sevdiğim manga bu."

"Anlıyorum."

Gülümseyen çocuğun elindeki mangayı aldım. Gülümseyince belirginleşen köpek dişleri yüzüne ayrı bir hava katıyordu. "Çok teşekkür ederim."

Konuşmanın bitmesini istemiyordum. Bu çocuk şimdiye kadar tanıdığım en havalı insandı. "Bu arada adım Chifuyu Matsuno. Sen?"

"Baji, Baji Keisuke."

Telefonumun cebimde titremesiyle gözlerimi çocuktan çektim. Özür dileyen gözlerle ona bakıp cevap verdim telefona. "Evet anne, geleceğim. Bu kadar geç olduğunu fark etmemiştim. Merak etme apartmandan çıktım. Evet, bu akşam evde güzelce yiyorum. Hemen geliyorum. Görüşürüz..." Utançtan boynumu kaşıyarak telefonu kapattım.

"Üzgünüm, gitmem gerekiyor. Geç oluyor ve anneme bu akşam onunla yemek yiyeceğim için söz vermiştim." Biraz hayal kırıklığına uğramadım desem yalan olur. Konuşma biteceğinden dolayı üzgünüdüm.

"Tamam, o halde iyi akşamlar. Eve dikkatli git."

Baji, Chifuyu'nun ona iyi akşamlar diledikten sonra elinde mangayla uzaklaştığını görünce gülümsedi. Chifuyu'nun uzaklaştığını görünce ona doğru seslendi. "Chifuyu, bekle!"

Şaşkınlıkla ona döndüm, Baji'nin beni durdurmasına şaşırmıştım. "Hey Chifuyu, peyoung yakisoba sever misin? Şehir merkezinde bir erişte restoranında çalışıyorum, uğramaktan çekinme." Yanaklarımın yandığını hissedebiliyordum.

"Tamam! Uğrayacağıma söz veriyorum!" Bundan sonra 'tekrar buluşalım'ın en sevdiğim manga olduğunu söyleyebilirdim.


* * *

:d

nasılsınız?

Tekrar Buluşalım || bajifuyu ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin