(1) Şanslı? Gün

185 11 6
                                    

Benim adım Ezra Apak.19 yaşındayım üniversite öğrencisiyim.Annemle babam 7 sene önce öldüler.Kardeşimde yok akrabalarımlada görüşmüyorum çünkü hepsi leş kargası.annemle babam kanserden öldü önce babam sonra annem.bana 2 tane ev bıraktılar.bir tanesinde kendim kalıyorum ötekide kirada ev dediğime bakmayın küçük olduğu için kirasıda az bu yüzden çalışmak zorundayım.Okulun karşısındaki kafede garsonluk yapıyorum.yani anlıycağınız hem okuyorum hem çalışıyorum.

Hangi bölümde okuduğuma gelirsek güzel sanatlarda resim okuyorum.genelde çok neşeli biriyimdir ve ailemin olmadığını tamamen güvenmediğim kimseye söylemem.neşeli olmamıda şöyle açıklıyorum daha ne kadar üzülücem artık birazda sevinmem lazım.Zaten tanıdıklarımın hepsi ne kadar neşelisin ne kadar enerjiksin falan der.

Duygularımı tamamen içimde yaşarım üzülünce asla kimseye göstermem kimsenin yanında ağlamam o yüzden arkadaşlarım bazen bana kara kutu der.belkide saçlarım siyah olduğu içindir.Siyah saçlarım annemle babamdan ortak miras hafif toplu yanaklarım ve yuvarlak yüzüm annemdem koyu yeşil gözlerim ise oda ortak ama beyaz tenim kesinlikle annemden gelmiş.boy konusu ise biraz sıkıntı 1.65 boyundayım.boyum kısa buda babamdan aldığım bir özelliğim gerçi annemde 1.80 falan değildi ama olsun.

Alarm çaldığında siktiri çektim.Gene alarmı kapatıp fazladan uyumuştum.hemen jet hızıyla kalktım duşa girdim duştan 5 dakikada çıktım saçlarımı kurutmaya bile vaktim yoktu o yüzden kabarmasın diye ev topuzu yaptım.hemen deodorantımı sıktım.kot şortumu ve favori tişörtüm olan batmanli tişörtü giyip çıktım.

koştura koştura otobüse yetiştim allahtan otobüsü kaçırmamıştım yoksa daha çok beklemem gerekicekti.Geç kalmam demek patrondan fırça yemem demekti.bu arada patron gıcığın tekidir parası olduğu için küçük dağları ben yarattım havasında ama kel göbeklinin teki.trafikte yoktu bugün şanslı günümde miyim acaba diye düşündüm. Hemen otobüsten indim kafeye girdim.

Herkese günaydın dedim Emreye ve Seraya sarıldım önlüğümü giydiğim gibi Emrenin 'Ezra karlıca holdingin siparişini götürür müsün ' dediğini duydum.şaşırarak 'biz evlere servis yapmıyoruz ki'dedim emrede biraz kızarak 'bizde biliyoruz herhaldepatron fazla söyledikleri için götürün dedi' ben içimden patrona küfürler yağdırıyorum "nerde bu holding " "hiç görmedin mi okulun biraz ilersinde "dedi şimdi anladım patronun neden götürün dediğini orası resmen hayvan gibi nir gökdelendi.

patron bağırınca hemen hazırlanan kahveleri aldım ve yürümeye başladım allahtan yol kısaydı ve sabah olduğu için okadar kalabalık değildi yoksa ben bu sakarlıkla kahveleri teslim edene kadar kahve kalmıycaktı.Karlıca Holding dev gibi bir binaydı.

hemen içeri girdim korumalar elimdeki kahveleri görünce nereye bile demedi.Acaba burdaki herkes mi bu kadar soğuk kapıdan geçerken kimse günaydın yada yardım ediyim mi falan demedi.Lobide oturan kıza "kahveler nereye gidicek" diye sorunca "30. Kat" dedi. Bu kadar sarışınlık fazla ama yani içerideki herkes sarışın çoğunluk çakma ve solaryumda karara karara resmen kavrulmuş gibiydi.

Aralarında o kadar farklı duruyordum ki hemen asansöre bindim içimden bir küfür safurdum içerdekilerin hepsi erkekti ama küfür ettiğim şey cinsiyetleri değildi hepsi jilet gibi takım elbise giymişti ve benim üzerimde yırtık pırtık bir şort batmanli tişört ve converselerim vardı.bu arada tamamen cinsiyet eşitliğine inanıyorum ve eğer illa bir cins üstün olucak görülücekse bu mutlaka kadınlar olmalı bence.

neyseki hızlıca 30. Kata gelmiştim. Burda birsürü içi gözükmeyen cam ve kapı vardı allahtan bir tane sekreter vardıda ona "bu kahveler nereye "diye sorunca siyah saçlarıma tiksintiyle bakarak bunu cidden yaptı bu arada şurdaki oda dedi. ben onada içimden küfür savurdum burdaki herkes aynı olamaz diye düşünmeye başladım .kızın gösterdiği odaya girdim girdim dediğime bakmayın daldım odaya resmen ve odaya girerken şortumun beli kapıya takılınca yere yapıştım tabi kahvelerinde havada asılı kalacak hali yok onlarda yere döküldü. önce yere baktım yer baya baya kahve gölü olmuştu aklıma kahvenin parasını ödemeyecekleri geldi sonra Keltoşu düşündüm patronumu yani kesin kovucaktı beni. Hemen kafamı kaldırdım kaldırmaz olaydım.Masa dopdoluydu.her sandalyede biri oturuyor arkasındada korumaları duruyordu. gözüme bir şeyler parladı masaya bakmamla silahları görmem bir oldu. sonra masanın en başındaki adamla gözgöze geldim.

SaplantıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin