10

1.3K 64 21
                                    

____________________________________

Arayan annemdi. Bu saatte aramazdı normalde. Camın önüne geçmiş ve kulağıma dayamıştım telefonu.

"Alo?"

"Yuna! Baban..."

...

Hızla Tokyo'yu terk edip döndüğüm evimdeydim. Artık bir aile evi değil, yas eviydi burası. Sabahları sesiyle uyandığım babam yoktu artık. Pazar günlerinde tarlaya yardıma gittiğim o günler, yemek saatlerindeki o neşe bir daha geri dönmeyecekti.

Babam her zaman, öldükten sonra arkasından ağlamamamı, aksine hayata daha sıkı bağlanmamı söylerdi. Bu nedenle kendimi tutmaya özen gösteriyordum.

Kimliği belirlenemeyen birisi tarafından, on iki yerinden bıçaklandığı söyleniyordu. Öldüğü yer, hayatını adadığı tarlasıydı. Tüm hayatını orada geçirdiği gibi son saniyelerini de orada geçirmişti.

Cenaze bittikten sonra her ne kadar istemesem de Tokyo'ya dönmek zorundaydım. Üniversite üç gün sonra başlıyordu.

Annem beni motive etmek için çabalamış, üniversitenin yeni bir hayat olacağını söylemişti. Benim için ne kadar mutlu görünmeye çalışsa da aslında benden daha çok üzüldüğünü biliyordum.

Elime bir miktar para tutuşturmuş, yolcu etmişti beni. Trenin camından el sallayabilmiştim bir tek. Tokyo'ya döndükten sonra annemi de kaybetmeyeceğimin garantisi yoktu. Korkuyordum, üzülüyordum fakat tepki veremiyordum. Annem ısrarlarıma rağmen benimle gelmeyi reddetmişti. Şimdi ne yapacaktı oracıkta tek başına? Her köşesinde hatıra barındıran o evde üzülmekten başka bir şey yapamayacaktı...

Tren harekete geçtiğinde anneme son bir kez bakmış ve gözden kaybolunca kafamı cama yaslamıştım. Öylece yolu izliyordum. Bir yandan anneme, bir yandan babamı kaybetmeme, bir yandan geçmişe, bir yandan da gelecekte olabileceklere üzülüyordum.

Yanaklarımdan bir iki damla yaşın süzüldüğünü hissetmiştim. Bununla beraber elbette devamı gelmişti. Ellerimle yüzümü kapatmıştım. Gözyaşlarıma engel olamıyor, ağlamamı durduramıyordum.

Yanıma birinin oturduğunu hissetmemle birlikte hızla kafamı camın olduğu tarafa çevirmiştim. Ağladığımı gizlemek için dışarıyı seyreder gibi davranıyordum.

"Hediyemi beğenmedin mi yoksa...?"
Demişti yan taraftan gelen bilindik bir ses. Onun sesini duyduğumda gözlerim irice açılmıştı. Sanki tüm parçaları oturmuştu yap-bozun.

İçimi öfke kaplarken kafamı çevirmiş ve yanımdakinin Izana olduğunu görerek emin olmuştum. "Babamı sen mi öldürdün?" Demiştim titrek bir sesle. O ise yüzüme bakıp yalnızca sırıtmıştı.

Kaşlarım çatılırken boğazına yapışmamak zor tutuyordum kendimi. "Cevap ver." Diye ekledim tehditkârca.

"Oh, evet üzgünüm. Ben öldürmüşüm, bu ellerle." Ellerini kaldırıp bana göstermişti. O an öfkenin tüm bedenimi ele geçirdiğini hissetmiştim.

Sözünü bitirir bitirmez yakasına yapışmak için bir hamlede bulunmuştum fakat onun aksine fazla güçsüzdüm. Hemen hamlemi engellemiş ve karnıma yumruk geçirmişti. İnsanların bakışları bize yönelse de kimse yanaşmaya cesaret edememişti.

"Bir dahaki şanslı kim olur acaba?" Demiş ve tek kelime etmeme izin vermeden yanımdan kalkmıştı.

O an için sadece gözlerimin karardığını ve bedenimin titrediğini hatırlıyorum. Gözümü açtığımda evdeydim. Sanzu tepemde dikiliyordu. Göz göze geldiğimizde hemen elini nabzıma götürmüş ve derince bir nefes vermişti.

Uyandığımda tek bildiğim şey bütün vücudumun ağrıdığıydı. Yattığım yatakta doğrulmuş ve etrafıma bakınmıştım. "Ne oldu bana?" Diye sorduğumda Sanzu biraz çekinse de dudaklarını aralamıştı.

"Sinir krizi geçirip etrafa saldırdığını söylediler. Telefonundan beni aradılar, böylece seni alabildim." Demişti.

Gerçekten hiçbir şey hatırlamıyordum. Hatırlamasam da nasıl bir kargaşaya sebep olduğumu düşününce kendimi kötü hissetmiştim. Kendimi biraz zorlayınca yalnızca Izana'yı ve onun cinayet itirafını hatırladığımı fark etmiştim.

Aklıma geldikçe öfkeleniyordum. Ne olursa olsun babamın kanını yerde bırakmak istemiyordum. Ancak yine de Izana'ya karşı hiç şansım yoktu. Fazla güçlüydü benim aksime. Bana olan kini ve nefreti onu daha güçlü yapmıştı anlaşılan...

Düşündüğümden de hızlı başlamıştı intikam öyküsüne. Kim bilir ne peşindeydi.

Sanzu'ya döndüğümde çoktan bir şeyler döndüğünü anlamış gibi görünüyordu.

"Ecel değildi, cinayetti." Diyerek gözlerine odaklamıştım bakışlarımı. Kafasını aşağı yukarı sallayarak onaylamıştı beni. "Biliyorum, sabah konuşuruz." Demiş ve oturduğu yatağın köşesinden kalkarak salona ilerlemişti.

O gittiğinde gözlerimi kapamış ve başımı yastığa koyarak bugün içinde olanları düşünmeye başlamıştım. Çok kısa bir sürede, yorgunluktan dolayı olsa gerek, uykuya dalmıştım.

...

 Artist  ||Sanzu X Fem Reader Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin