-Deniz'den
Akşam eve gittiğimde ceza olan kitablar yeni aklıma geldi. Yarın kitabları getirmenin son günüydü ve eğer getirmezsem yine bizim okulun saçma kurallarına mağruz kalabilirdik. Emre'nin telefonu tuvalete düşmüştü ve alınacak kitabların listesi ondaydı. İstemeyerek Aras' ı aradım, uzun bir süre açmadı. Telefon açıldığında "alo" diyen ses Emre'ye aitti. İyiki o açmıştı bir de Aras' a, Emre'yi vermesiyle ilgili konuşma yapmak zorunda kalmamıştım. "Deniz sen misin?" Dedi telefonun diğer ucundaki Emre "aa evet kitabları sormak için aramıştım" dedim "evet listeyi sana göndereyim ama telefonum..." diğer taraftan ağlamaklı bir ses geldi ve Aras "tamam az sonra gönderirim" dedi ve kapattı. Galiba Emre'yi yine ağlama krizi tutmuştu bugün okulda sık sık oldu. Telefonu aklına geliyor ve ağıt yakmaya başlıyor. Bir müddet sonra bildirim geldi. Mesaj da alacağım kitapların isimleri vardı. Hepsi yeni çıkmış, popüler kitaplardı ama insanlar her zaman doğruyu seçemezler ki bence birbirine benzeyen gereksiz kitap yığınları. Tabi internette gördüğümde fikrim değişti düşüncelerimi geri alıyorum gayet güzel kitaplar. Kitapları sipariş verdim ama üç gün sonra gelicekti oysa bana yarın lazımdı ve bu kitapların benim olmasına karar verdim okula başka yerden bakmalıyız. Aşağıya Yağızın yanına indim "şu ceza kitapları vardı ya bu akşam bulma ihtimalımiz yüzde kaç" dedim "yanında abin olduğu sürece şans diye bir şey yoktur. Hazırlan gidiyoruz" dedi "yemek yemeden mi?" Dedim acıklı bir şekilde "dışarıda yemeği hak ettik bence "dedi temizlediğimiz mutfağa bakarken iki gündür annem yoktu ve üstüne ben yemek yapmaya çalışınca olan olmuştu, mutfak savaş alanına dönmüştü. Üç saatte anca temizlemiştik "bence de" dedim ve hazırlanmaya gittim. Rehberim Yağız olduğuna göre güzel bir yere götürecekti bunun için şık olmalıyım. Dolabıma baktığımda genellikle aynı şeylerin olduğunu gördüm. Yine de tereddüt etmeden buz mavisi tişortümle siyah kotumu giydim. Kot rengi converselerimi de ayağıma geçirip yüzüme baktım eskiden abartılı bir şekilde makyaj yapan birine göre fazla pürüzsüz bir yüzüm vardı. Yüzüme çok azıcık fondeten sürüp aşağıya indim. Arkamdan Yağız abim indi ve "üşüyeceksin" diyerek kot ceketimi verdi. "Beni düşünen bir abi" dedim "senin saçmalıklarınla uğraşan bir abi" dedi gülerek evden çıktık. Arabaya bindiğimizde "önce önce kitaplara mı baksak yarına yetiştireceğiz ya" dedim . Önüne bakarken "bir kere rehber benim önce yemek yenilecek" dedi. Araba durduğunda geldiğimiz yere baktım genellikle evde sıkılınca geldiğimiz avm'lerden biriydi açıkcası daha değişik bir yere götüreceğini düşünmüştüm "gerçekten çok farklı bir yere geldik" dedim " birinin iskender yemek istediğini hatırlıyorum" dedi. Evet mutfakta iş yaparken acıkmış iskender yemek istiyorum diye bağırmış olabilirim ama biraz bağırdım cidden yani sadece yüz metre uzakta ki komşumuz duydu. "Evet iskender yemek istiyorum" dedim ve içeri girdik bizim klasik iskendercimizin önüne oturduk. O siparişleri verirken ben telefonumla ilgilendim. Yemekler geldiğin de benden beklenmeyen bir performansla çok hızlı yedim ama abime baktığımda daha yiyordu "hadi hızlan bak yarına yetişmezse kitablar fena olur" dedim beni tınlamayarak yemeğe kaplumbağa hızında devam etti. Saatte baktığımda on buçuktu yani mağazaların kapanmasına yarım saat vardı. ."Yarım saat kalmış biraz hızlı olur musun " dedim o kitapları bulmak istiyordum ceza çekmeye hevesli değilim. "Tamam, tamam sende çok sabırsızsın bulucağız dedik ya " diyerek ayağa kalktı ben çoktan yürümeye başlamıştım ama bir türlü mağazaya ulaşamıyorduk çünkü 'bay popi' sürekli tanıdık birini görüyordu. En sonunda mağazanın önüne ulaştığımızda kepenkler inmek üzereydi. Tam ben sızlanacakken abim elimden tuttu ve kepenklerin altından mağazaya girdik . "Ya ne yapıyorsun sen?" Diye çemkirdim. "Kitap dükkanı işte ara ne alacaksan " dedi "ya manyak mısın sen deli misin nesin anlayamadım ki nasıl çıkıcağız buradan" dedim delirdi bu ya kesin delirdi yani. "Bul kitapları da çıkalım " dedi dışarı da güvenlik görevlilerinin sesi geliyordu. " Siz içeridekiler kapı otomatik açılır ve kapanır sabaha kadar oradasınız , sabah gerekli işlem yapılacak şimdi oradaki hiç bir şeye dokunmayın yoksa hakkınızda işlem başlatırım" korkmaya başlamıştım. Hafif aydınlık ışıklandırılan alanda abimin yüzüne baktım ve " şimdi ne yapıcağız" dedim "kitapları ara parasını ödeyip gidicez" dedi "ya duymadın mı sen adamı otomatikmiş işte kapı kaldık burada hey yarabbim ya " dedim "söylenme, söylenme kitapları ara sen" dedi rafların arasında gezinmeye başladım. Aslında kitaplar en çok satanlar bölümünde olmalıydı ama ben her tarafı geziyordum. Gözüme kestirdiğim kitapları elime aldım aslında bunları okumuştum ama yine okuyabilirim demi ışığın artığı yere gidip oturdum ve okumaya başladım. Abim Elinde bir sepet dolusu filmle karşımda duruyordu "ne yapıyorsun" dedi " sabaha kadar burada olduğumuza göre kitap okuyacağım" dedim.
-Yağız'dan
Bu kız çok saftı ya benim kuzenim olduğundan şüpheliyim. "Buldun mu sen kitapları" dedim . Ayağa kalktı, telefonuna baktı ve rafların arasında gezinmeye başladı. "Bunu da alalım mı? " dedi elinde ki kitabı gösterirken "tamam ne istersen al " dedim ama fazla abartı bunun için Denizle alış verişe çıkmıyordum. Ben de rafların arasında gezinmeye başladım kısa bir süre sonra ona baktığımda kendine bir sepet almış ve içine ne bulduysa koymuştu ona doğru gittim ve "abim bu ne işine yarayacak" dedim sepete koyduğu oyun hamurunu gösterirken "oynarız işte " dedi arada çocuklaşabiliyordu. "Hadi alacakların bittiyse çıkalım" dedim yüzüme çok değişik bir şekilde bakarak "görevli ne dedi duymadın mı sabaha kadar buradayız" dedi bu kız benim kuzenim değildi ya "yürü sen " dedim kasaya gittim ve öten etiklerini çıkartım " parasını da koysaydın " dediğinde olayı anladım "kızım senin hiç bir şeyden haberin yok mu biz aldık ya burayı" dememle kitaplara saldırmaya başladı "abartma ihtiyacın olanları al gidelim " dedim ve kolundan tutarak müdür odasına götürdüm "ama hepsi çok güzeldi ne olurdu hepsinden birer tane alsaydım hem nasıl olsa hepsi bizimiş "kim taşıyacak onları " dedim ve müdür odasında ki gizli kapıdan dışarıya çıktık. Ben bu kapıyı işten kaytarmak için yaptırmıştım ama bu salak kuzenim için iyi işe yaramıştı. Kapı direkt olarak avm'nin bahçesine çıkıyordu arabaya bindik ve eve gittik çok yorulmuştum ve hemen uyudum.Deniz'den
Uykucu Yağız hemen uyumuştu bende kitaplarla baş başa kalmıştım en güzel görünen bir tanesini aldım ve okumaya başladım cidden çok hoştu her sayfasında bir sonraki sayfa da ne olacağını merak ediyordum. Bir ara kitap okumayı bıraktım ve okula götüreceğim kitapları çantama koydum Emre'nin de kendimin de kötü duruma düşmesini istemiyordum ve ayrıca okulun kurallarından da çok sıkılmıştım. Çantamı hazırlama işlemi bittikten sonra kitabın başına geri döndüm. Ne zaman uyuduğumu hatırlamıyorum.
Yağız'dan
Sabah biraz geç kalkmıştım dün alarmı kurmayı unutmuşum galiba Deniz de kendi gitmiş olmalı. Yavaşça kalktım ve mutfağa girdim hazır pizzalardan iki tanesini mikro dalga fırına koydum ve banyoya çıktım yüzümü yıkayıp tekrar mutfağa indim. Pizzalar ısınmıştı. Buzdolabından çıkarttığım meyve suyunu bardağa koydum ve yemeğe başladım. Yemeği bitirdikten sonra televizyonun karşısına geçtim ve saçma sapan bir sabah programı izlemeye başladım. Aslında saçmaydı ama izlemeye başladığınız da sizi içine çekiyor. Tam 'hah kız annesini buldu ' diyordum ki bir çığlık sesi duydum. İzlediğim programın da etkisinde kalarak evim de cinayet işlenebileceğini bile düşündüm ama bu saf kuzenim Denizin sesiydi bir kaç saniye sonra yanıma geldi yine aynı ses tonuyla "ya abi niye uyandırmıyorsun beni " diye bağırdı " ne bileyim ben be gittiğini düşündüm hem sen yokken odana girip kıyafetlerini deneyecek halim yok ne işim var benim o pasaklı oda da" dedim "off ya " dedi ve televizyona baktı eyvah kapatmayı unutmuştum artık bir ay dalgasının geçerdi. "Sen bunu mu izliyorsun" dedi bana bakarak "saçma ,salak konuşma ya açtığım ilk o kanal çıktı zaten sonra sen çığlık attın" dedim inanmış gibi yaparak odasına koştu. Saatte baktığım da on birdi bu saatten sonra gitmese iyi olurdu ve bu gün kitapların verilme günüydü bu kız gerçekten beni kuzenim olamazdı ya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON KEZ
HumorDeğişim için siyah olmak gerekmiyordu aslında rengarenk de olunabilirdi. İnsanların düşünceleri, sürekli değişen fikirleri arasında kalmış bir o kadar da yıpranmış, kendi sularında boğulmuş Deniz tekrar fısıldadı hayatın da ki inancına "SON KEZ" diy...