Jungkook kalesinde sıradan bir Atlantis gününe uyanmıştı. Homurdanarak kalktı yatağından, kollarını esnetti ve birkaç takla attı suyun içinde. "Ne saçma." dedi kendi kendine. "Her sabah uykudan ağrıyla uyanılır mı?" elini göğsüne götürdü. Kuyruğunu sallayarak odasından çıktı, taht odasına doğru yüzdü. Odaya girdiğinde babaları ciddi bir sohbete dalmışlardı, yanlarına gidip Hoseok ve Seokjin'in omuzlarına koydu kollarını. "Ne konuşuyorsunuz bu kadar gizli?"
Karşısındaki Namjoon ona baktı. "Hiç." dedi çok şüphe çekici bir şekilde. "Günaydın." dedi Seokjin, güldüler gergin gergin.
"Bir şeyler dönüyor ama... Bilemedim." geri çekildi çocuk. "Bugün ne yapacaksın?" dedi Hoseok onu umursamadan.
"Bilmiyorum, çöp toplarım belki, belki yüzeye çıkarım. Belki ikisi de. Karar vermedim. Neden? Bir planımız mı var?"
"Yok, keyfine bak." gülümsedi Namjoon. "Yüzeyde dikkatli ol."
"Peki." dedi Jungkook gözlerini kısarak. Ne işler çevirdiklerini hiç anlamamıştı ama üç kralın işine karışmamayı da öğrenmişti uzun zaman önce.
Suda süzülerek saraydan çıktı, aç olup olmadığından emin değildi ama canı bir şeyler yemek istememişti, bahçeye bırakılmış çöp poşetlerinden birkaç tane aldı, hizmetçilerin getirdiği çantasına koyup Atlantis'ten çıktı. Suda hızla ilerlerken bir yandan etrafındaki çöpleri toplayıp poşete koyuyor, bir yandan da kendince bir şarkı mırıldanıyordu.
Yüzeye yaklaştığında poşeti çantasına koydu. Çantadan şortunu alıp yüzeye çıktı. Kumsala çıktığında kuyruğu yerini ayaklara bırakmıştı, yüzünü buruşturdu ayağına yapışan kumlarla. Yalpalaya yalpalaya yürüyordu, zaten kumlar yetmiyor gibi kalbindeki ağrı da şiddetlenmişti, hiç mutlu değildi Jungkook.
"Bu ne canım böyle, düzenli bir ağrı var ve bununla yaşıyorum. Yetmiyor gibi canı isteyince artıyor da. Saçmalık tamamen." Kendi kendine söylenirken biriyle çarpıştı ve poposu üstüne düştü.
Kafasını kaldırıp karşısındakine baktı. "Dikkat etsene!"
Jimin ona döndü vurmak üzere olduğu voleybol topunu tutarken. Gözlerini kırpıştırdı, "Pardon?"
Jungkook karşısındaki kahverengi gözlere bakınca kalbindeki ağrının tamamen gittiğine yemin edebilirdi. Ayağa kalktı apar topar. "Sen- Sen kimsin? Adın ne!" Kolunu tuttu onun hesap sorar gibi.
"İyi misin?" Korkuyla baktı Jimin ona. "Kafanı falan mı çarptın?"
"Hayır iyiyim." Kolunu bırakmıyordu Jungkook. Onları gören Yoongi yanlarına geldi. "Hey! Rahatsız mı ediyor bu eleman seni?"
İkisi sonunda bakışlarını birbirlerinden çekebildiler, Yoongi'ye döndüler. Ama cevap vermedikleri için Yoongi daha da sinirlendi, Jungkook'un kolunu tutup çekti Jimin'den.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ariel, Hold My Hand! ♯ Jikook ✓
Fanfictionatlantisin prensi jungkook'la jimin'inin yasak aşkı<3 251222 kapak: tw/Cherrymochii