12.Bölüm:Davetsiz Misafirler/ 'Oyun'

40 2 6
                                    

Korku...

Saf korku...

Aramızda dolaşan ruhlar bize sadece saf korku veriyordu. Titreyen bedenlerimiz birbirine çarpıyordu. Yanlış bir şey olduğunu söylemiştim. Kimse beni dinlemedi. Şimdi ise, olacaklardan habersiz ayakta dikiliyorduk. On iki beden, terk edilmiş bir fabrikanın içinde davetli misafirlerimiz ile davetsiz misafirimizin kavgasını izliyordu.

Her şey çok keskindi. Her şeyin bu kadar keskin olması korkutucuydu. İyilik ve kötülük, dostluk ve düşmanlık karşı karşıyaydı. Tek bir şey netti. Çünkü on dea karşı olabilecek duygu henüz içimizde değildi.

Korku netti.

Cesaretse şu an arkasına dönüp kaçmıştı. Elime dolanan eli hissettim. Kim olduğuna bakmadım bile. Çünkü bu eli tutabilecek tek bir kişi vardı. Kokusu bile beni sakinleştiremedi.Kimseden tek ses çıkmıyordu. Herkes ağzını açıp tek kelime etmek istemiyordu. Çünkü bir anda kargaşanın öznesi olmak istemiyordu. O an duygulardan biri ağır geldi. Koruma içgüdüsü...

Bu sefer içimi daha farklı bir korku kapladı. Kaybetme korkusu... Toicado'yu arkama çektim. İlk defa yüzüne bakıyordum. Bakışlarımla korkmamasını sağlamak için elimden geleni yaptım. Seni korurum. Her şeyden...

Bir bağırış duydum. ''Candice napıyorsun?'' diye bağırdı Samantha. Candice şoktan çıkınca aynı şekilde karşılık verdi. ''Ben bir şey yapmıyorum,''dedi. Candice elindeki kitabı karıştırmaya başladı. Bir şeyler arıyordu.

Hilda ''Candice bir şeyler yapmak zorundasın,'' diye bağırdı. Candice ''Ben ne yapıyorum?''diye bağırdı. Frank hızla ona atıldı ve elindeki kitabı aldı. Frank hızla sayfaları çevirirken Freddy ve tayfası bağırıp küfür etmeye başladı. Onları duymadım bile. Belki de duymak istemedim. Havada bağırış sesleri uçuşurken ruhlar bir anda durdu. Herkes susarken onları izliyordu. Ruhların hepsi kargaşayla fabrikanın camları kırıp yok oldular. Herkes camın önüne doğru adımladı. Ayın parlattığı gecede beyazın ve siyahın kavgasını izlediler.

Uzaklaşıp gözden kaybolduklarında Hilda korkuyla yere çöktü. Sessizlik uzayıp giderken Toicado hızla bana sarıldı. Ben de hızla ona sarıldım. ''Tamam,bir şey yok!'' diye telkinlerde bulundum. Elimi saçlarına atıp okşamaya başladım. Benden ayrıldıktan sonra Candice'a doğru döndü.

''Kendini kaybettin Candice! Sınırı aştın. Herkes zarar görebilirdi. Hani sadece göz korkutmaydı?''

Candice öfkeyle soludu . ''Bilerek yapmışım gibi konuşma. Kendimi kaybettim bir anlığına,''dedi. Toicado'nun ağzından alaylı bir ses çıktı. ''Üç dakikacık bir kendini kaybetme,'' diye iğneleme yaptı. Onu sinirli görmek alışık olduğum bir şey değildi. Bakışları korkutucuydu. Dişilerini sıktığından dolayı çenesi daha da belirgenleşmişti. Gözlerindeki tehlikeli parıltılar her yeri yakabilecek kadar güçlü gözüküyordu. Soğuk sesi, bakışlarının aksiydi. Buz gibiydi. Bana karşı böyle mesafeli olsaydı mahvolurdum.

Ama bunlardan daha çok kafamı kurcalayan bir şey vardı. Neden bu kadar çok sinirlenmişti? Gerçi hepimizide öfke hareleri vardı ama Toicado'nun bu halini her gün görmediğim için şaşırmıştım. Toicado ve Candice'ın kendilerini kaybetmişçe kavgasını bölen, varlıklarını unuttuğumuz Freddy ve tayfasıydı.

''Bunlar neyin nesiydi ha?''

Freddy bağırarak bize doğru yaklaştı. Adımları yavaş ve sakin olsa da, korkusunu gizlemeye çalıştığını fark edebilmiştim. Candice'ın önüne doğru adımladı. Hırsla sol elinin işaret parmağını Candice'a doğrulttu ve ''Sana soruyorum lan? Ne yaptın bize?''dedi.Jay öne doğru adımladı ve ''Hop, orada dur bakalım!'' dedi. Freddy, Candice'tan bakışlarını çekip Jay'e döndü. ''Seninle mi konuşuyorum?''dedi. Jay sırıttı ve ''Olabilir,sevgilimle konuşuyorsun,''dedi.

Dirilen Korkunun PençesindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin