Elimde ki mavi sıvının arkasında yazanları okurken çokta anladığım sayılmazdı. Asrın abinin garip hareketleri son zamanlarda kafamı çok kurcalıyordu. Bir şey vardı da işte... Kamp malzemeleri alacağımız yere benle Asrın abi abimlere göre daha erken gelmiştik. Biz alışverişe başlarken onlarda sonradan bize katılmış, dükkanda ikiye ayrılmıştık. Ben gereken malzemeleri market arabasına koyarken büyük olan şeyleri de Asrın abi arkamdan barkodları çalışanlara söylemek için telefonuna not alıyordu. Evren abimle Mert abinin az önce kafalarına kask geçirmiş, sert cisimlerle birbirine vurduklarını görmüştüm. Kısacası bir işe yaramıyorlardı. ''Asrın abi bir şey soracağım?''
''Hım...''
''Sevgilin mi var senin?'' dediğim şeye sessiz kalırken neden konuşmadığını merak edip arkama döndüm. Elinde ki telefondan kafasını kaldırmış, yaslandığı market arabasından meraklı meraklı bana bakıyordu. ''Ne alaka şimdi? Sen diyorsun birde bana. Hayırdır Ayperi?'' diye cevapladı beni sıkkınca. ''Hayır da... Garip davranıyorsun.''
''...Ben mi?''
''Evet. Yakın davranıyorsun bana. Sanki ağzında bir bakla var, alıştıra alıştıra söylemek için bahane arıyorsun.'' kafasını yana çevirip, nefesini dışarıya verdi. ''Habinallah!'' çekip geri bana bakınca korkmadan edemedim. Aşırı gergin bakıyordu. ''Sen sarılıp ağlamadın mı bana ''Niye bana sarılmayı bıraktın?'' diye? Hayır ben mi malım, anlamıyorum. Neyi tersinden yapıyorum?!'' ani çıkışıyla kaşlarımı çattım. Hiç bir şey demeden arkama dönüp elimde ki sıvının ambalajını okumaya devam ettim.
Doğru diyordu da... Ama anlamıyordum. Bana garip gelen, hissettiren şeyler vardı. Omzumun arkasından sıkkın cık cık sesi duyarken aldırmadım. Şuan fena gıcığına gittiğimin farkındaydım, olabilirdi de. Benim canım sıkkındı. Bana sürekli erkek arkadaşım var mı diye sorması, iltifatları, yakınlıkları... Bir nedene bağlamak istiyordum bunları. Çok hoşuma gidiyordu aslında ama... Ben bile ne istediğimi bilmiyordum ki. ''Bunu da alalım.'' diyerek arabaya koydum ve yürümeye devam ettim. Konunun kapanması işime gelirdi şuan. "Bana bak yarrağım-"
"Yarrağım mı? Öyle deme bak yükselirim sonra..."
"Evren! Sikerim seni." Mert abi adeta kükreyerek konuşunca kıkırdamadan edemedim. Bir nedeni yoktu ama küfürlü konuşmaları rahatsız etmiyordu beni. Belki başka birisi böyle ağır konuşsaydı yanımda iğrenebilirdim bile ama konu abimler olunca üstüne üstlük eğleniyordum. Yıllardır alışmıştım bu hallerine. Reyondan öbür tarafa geçerken garip bir manzara ile karşı karşıya kalmıştım. Mert abi Evren abinin boğazına ellerini sarmış , duvara yaslamıştı. Üstten üstten sinirli bir şekilde ona baksa da Evren abinin eğleniyormuş gibi bir hali vardı. Evren abi tam bir şey söylemek için ağzını açınca araya girmekte bir sorun olmadığını düşünmüştüm.
"Ya siz napıyorsununuz? Çadırları aldınız mı? Yardıma geldiniz ya hani..." konuşmamla Mert abi panikleyerek kendini geriye attı. Arkasında kalan reyona çarptığı için yukarı raflardan ürünler kafasına düşünce bu sefer kendi etrafında dönüp düşen eşyaları tutmaya çalıştı. Evren abi olduğu yerde durup Mert abiyi süzdü tepkisizce. Bense şaşkın gözlerle olanları izliyordum sadece.
"Yavaş yavaş! Kovduracaksın bizi." dedi sessizce Asrın abi. Geldiğim taraftan çıkıp tam arkamda durduğunu hissettim. Vücudun sıcaklığı benim soğuk bedenime ilaç gibiydi. İstemsizce daha çok yaşlandım arkamda ki göğüse. Mert abi tedirgin bir şekilde bizim olduğumuz tarafa bakıp "Ayperi gelince bir anda... Korktum." diye geveledi ağzının içinden. Geri önüne dönüp ürünleri yerlerine yerleştirmeye başlayınca omzumun arkasından Asrın abiye baktım. Dağılmış saçları, açık kahve gözleri ve dudağında ki sırıtması ile karşımızda ki ikiliyi izliyordu. Ona dönüp elimi uzatınca kafasını eğip bana baktı usulca.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızların Arkadaşları
Teen FictionBir haber ile hayatının dengesi bozulan saf bir kız. Onun birbirinden değişik karaktere sahip olan abileri ve ablaları. Tabi birisi kendisini abisi olarak görmüyordu... Yıldızlar mahallesinde 17 senedir yaşayan ve yaşamaya devam eden Ayperi Karan...