Herkese iyi okumalar 🌪️🌪️
Uyandığımdan beri kapkaranlık bir odada yumuşak bir zeminin üstünde - sanırım yatak- oturmuş dakikalarca ağlıyordum.
O kadar karanlık ki neyin üstünde oturduğumu bilmiyorum, elimi dahi göremiyordum.
Kaçırıldığımı düşünemiyorum, çünkü beni bağlamamışlar; elim, kolum, ayağım, ağzım bile serbest. Bu beni daha çok korkutuyor.
Ama o kadar karanlık ki, hareket etmek için cesaretim bile yok neyle karşılaşacağımı bilmiyorum.
Bağlı olsaydım kendimi çözerdim.
Karşıma biri çıksa dövüşürdüm.
Tehdit edilsem bile ne yapmam gerektiğini biliyorum.
Benim hayalim savcı olmak, bunlar normal şeyler her savcının başına gelir, ama ben daha öğrenci bile sayılmıyorum sanırım, benden ne istiyorlar.
Öncelikle sakin olmam lazım, ağlamakla çözülecek bir şey değil bu durum.
Annem ne oldu acaba, beni merak etmiş midir, yada ne kadar süredir burdayım, en son aysel hatırlıyorum o mu kaçırdı beni yoksa o da mı kaçırıldı.
Kafam allak bullak düşüncelerle dolu, neyi düşüneceğim şaşırdım.
Aslında bu bir rüya olma ihtimali de çok, 'Rüya Olsun Lütfen' diye düşünürken elimle kendimi mıncıkladım "ahh" bu cidden acımıştı.
Tıkırtılar duyunca hareketsiz kaldım, sesler yaklaştıkça topuk sesi olduğu daha çok anlaşıyordu, ama yalnız değil başka sesler de duyuyorum.
Sesler yaklaştıkça kalbim daha hızlı attı, korkudan titriyorum, sesler bir anda kesildi sadece fısıldama sesleri geliyor.
Kapının altından bir ışık belirdi, sonra anahtarlık sesi, bu odanın karanlığını bile tercih ederdim artık.
Sakin durmak için derin bir kaç nefes alır almaz kapı açıldı.
"" aaaa.. Burası niye bu kadar karanlık,ateş yoksa lambayı yakmayı mı unuttun, çok ayıp mesafire böyle davranılmaz" diyen kişiyi tanıdım sesinden, ama sessiz kaldım.
Ama yine konuşmaya devam etti "damla, dilini kedi mi yuttu" dedi kahkaha atarak, cidden ne kadar samimisizce bir az uğraşsaydın belki değerdi bu gülüşe cevap vermek. Sessizliğimi korudum.
beni gördüğünü düşünmüyorum, şahsen ben hala bir şey göremiyordum, sadece sesinden kapının orda durduğunu düşünüyorum, hareket etmediğine göre orda olması gerek, ama hala bir kaç kişi var yanında, onlar kim tanıyor muyum acaba.
Bana bakan çoktu bugün; öğretmen, garson, aysel.
Başka kim baktı acaba?
" Ateş lambayı yak, bu kız hala baygın olmasın, kendimle mi konuştum o kadar." deyince ışığın açılmasını bekledim.
Sarı ışık açılınca, gözlerimi kıprıştırdım, karanlıkta kala kala gözlerim yanmaya başladı, sonra bakışlarımı kapıya çevirince önce kaçları çatılmış ayseli, arkanda sırattan garson, tatlı bir şekilde gülümseyen öğretmen ve tanımadığım iki kişi vardı.
"tahmin etmiştim" diye mırıldandım
"damla... damla canım arkadaşım ne oldu sana" derken bile konuşmadım, tam gözlerinin içine baktım soğukça, şaşkın bakışlarını düzeltmeyi çalışırken biranda gülmeye başladı.
" bu kızı niye seçtiğim anlamışsınız çocuklar" derken bile hala gülüyordu, bana güzel gibi gelen ama en sahte gülüşleriyle.
Gözlerimi üstünden çekip oda'yı süzmeyi başladım, siyah duvarlar, siyah kapı, siyah zemin ve kapkara bir yatak, penceresiz, siyah duvarlar yüzünden gözükmeyen ağır kokulu bir rutubet.
Her şeyin siyahlığına tezat, sarı ışık ve ben.
Hiç bir şeyi görmememin sebebi belli oldu, başka renk olsaydı, gözlerim karanlılığa alışınca görürdü ama her şey siyah, her şey.
Çok komik, beni siyahlar içinde boğmaya çalışır gibiler, siyahı sevmediğimi biliyorlar mı acaba, aysel'e anlatmışmıydım? Belkide bilerek yapmışlardır.
Benim oda'yı süzdüğümü görünce psikopat gibi gülmeye başladı ve "odanı beğendin mi damlacığım, siyahı çok sevdiğini biliyorum" dedi. göz devirdim, 'demiştim' demek isterdim ama bazen haklı çıkmak iyi bir şey değildir.
Gülümsedim sadece bu dediğine, onunla konuşmayacaktım.
"küstün mü, arkadaşım küsme ba.." hala konuşuyorken sevgili öğretmen sözünü kesti sinirli bir sesle " yeter aysel.. kızı yeterince korkuttun, buradaki işin bitti" deyince aysel in yüzü düşmüştü.
"beni mi kovuyorsun gökhan" dedi alınmış bir sesle konuştu, ben onları hala izlerken kavga çıkaracaklarını düşünüyorum.
Gözlerim diğerlerine çevirdim, tanımadığım iki çocuk var, sarışın olan buz mavisi gözlerini bana dikmiş beni çözmeye çalışır gibi bana bakıyordu. Göz kırptım ve şirince gülümsedim, bana garip bakışlar atıp tekrar kavga eden çifte bakmaya başladı.
"Nasıl anlamak istiyorsan öyle anla aysel, unutma ki patron istiyor diye buradasın"
Diğer çocuğa bakınca, kollarını bağlamış, sırtını duvara yaslamış, bıkkın bir şekilde ayseli izliyordum. Yeşil gözleri buradan bile parlarken korkunç bir hava veriyordu, naif bir yüzü var ve gözlüklüydü.
Değişik duruyor.
" öyle mi Gökhan, neyse şimdi gidiyorum ama tekrar geleceğem" deyip arkasına döndü ve gitti.
Hmmmm demek patrondan var, bunlar arasında olduğunu zannetmiyorum, ama hala bende ne istediklerini anlamadım.
Sessizlik oluşunca daldığım yerden çıkıp kapıya yani beni kaçıranlara baktım. Herkes bana baktığını görünce gerildim, garson çocuk ise sıratarak bakıyor gülmemek için kendini tutuyor gibi bir hali var.
Neresi komik acaba bu halimin.
" kusura bakma damla" dedi öğretmen, ne diyor bu çocuk ya ne kusuru canım.
Tatlı ama bir o kadar sahte bir gülümseme ile gülümsedim "ne kusuru hocam, büyütecek bir şey yok sadece kaçırdınız" deyince garson çocuk kahkaha atmaya başladı.
Neresi komik anlamdım cidden sinir bozucu bir durum.
Benim hayatım söz konusu ve gülüyorlar, cidden insanlar bu kadar mı acımasız olmuş, sebebi bile belli olmayan olaylar yüzünden, Burda gülümsüyordüm, buna güçlü kalmak mi denir yoksa dilirmek mi, hiç bir fikrim yok.
~/~/~/~/~/~/~/~/~/~/~
Evet Burda kestim, çünkü devamı gelemedi ama merak etmeyin yazacağım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IŞIĞIM SÖNDÜ
Romance'Nasıl mı oldu... Çok basit, güvenmemem gerekenlere güvendim.' 'Çok yakın olduğunu düşündüğüm kişiler çok uzaktaymış' 'Başka bir evrene girdim bir yanlış yüzünden, inanılacak gibi değil' 'Hayatımı bir çift gururla bakan gözlere adamışken, nas...