8

192 8 10
                                    

Lucy

"kapı çalıyor." dedim öpücüklerin arasından. Başımı çevirip dudaklarımı kurtardım. Ama bu defa öpücükleri boynumdaydı. İnanmayacaksınız ama bu öpücüklerde şehvet yoktu. Saf sevgi vardı.

"Natsu kapı çalıyor" dedim yeniden.

"Çalsın" dedi öpücüklerinin arasından gülerek.

Kapı ısrarla çalmaya devam etti. Sanırım ben de açmak istemiyordum. Natsunun tenime dokunan gülüşü beni gıdıklıyordu. Kollarımı boynuna doladım. Kendimi olayın akışına bıraktım.

Gümbürtüyle içeriye dalan Erza ve Gray'i gördüğümde nasıl tepki vereceğimi bilemedim. Bir süre boş gözlerle onlara baktım. Sonra olayın heyecanından olsa gerek Natsu'ya tekme atıp onu uzaklaştırdım.

Gray yine aynı cümleyi kurdu ama farklı bir ifade ile şaşkınlıkla "yanlış bir zamanda mi geldik?"

"Hayır" dedim aynı anda natsu "evet" dedi.

"Noluyor?" Dedi erza temkinli bir sesle. Sanırım büyünün etkisinde olduğumu sanıyordu.

Natsu sırıtarak cevap verdi. "Lucy beni seviyor"

Erza sorar gözlerle bana baktığında mahcupca başımı salladım. Biraz da gururla...

"Biz ilaç getirdik... Lucy'e... Şey için..." Kekeleyerek konuşan Gray'di.

"Semptomları geçirmenin yolunu bulduk." Dedi erza başka bir şey söylemeden Gray'in elinden şişeyi aldı. "Ağzını aç" dedi ve tüm şişeyi bana içirdi.

Herkes pür dikkat beni izliyordu. "Evet?"Dedi erza

Sorarca baktım

"Hala seviyor musun?" Dedi Gray safça

"Evet" dedim tepkilerinin saçmalığına bir tepki veremiyordum.

"İlginç" dedi erza

"Yani Natsu'yu seviyor musun?" Dedi Gray hala şaşkındı "yani bunu?" Dedi parmağı ile işaret ederek

"Evet" dedim. Gray bunu duydu mu bilmiyorum. Çünkü natsu Gray'in üzerine adete uçtu. Kafasına vururken gururla bağırdi.

"Hahaha seni değil beni seviyor buz lalesi. Lucy beni seviyor."

"Tamam tamam anladık." Diyerek onu kendinden uzaklaştırdi Gray.

Kahvaltı sofrasına hep birlikte oturduk. Son lokmalarimizi yerken söze girdim.

"Şimdi beni iyi dinleyin." Dedim. "Karşımızda yalnızca bir büyü yok üç çeşit büyü ile karşı karşıyayız."

"Nasıl yani?" Dedi Gray önünden kahveden içti.

"Bir: nekromansi gördüğümüz canavar canlı değildi. Biri tarafından kontrol edilen ölü bir bedendi. İki: antik çağırma, çok fazla bilinmez. Genellikle intikam gibi güçlü amaçlarla yer altından çagrılan yedi canlı bir ruhtur. Ve belirlediği amacı gerçeklestirene kadar durmaz. Üç: füzyon, iki farklı büyü çeşidini birleştirerek elde edilir çok nadirdir. Güçlü bir niyet veya birbirine çok yakın iki büyücü gerektirir."

"Saydığın büyüklerin bu olayla ne alakası var." Diyerek araya girdi Erza

"Aslında bunu sana başbaşayken anlatsaydim benim için daha kolay olurdu." Dedim yüzüm hızla kızarıyordu. Bu kısmı nasıl anlatacaktım. "Öncelikle canavar yedi uzuvluydu. Yani antik çağırma ile sağlanan ruha benziyordu. Ancak bir yandan da ölü başka bir bedendi. Düşüncem şu antik ruh ölü bir bedene çağrıldı. Eğer bu ölü bedenin kime ait olduğunu bulursak büyüyü yapanı da bulabiliriz."

"Peki özel konuşmak istediğin şey neydi?" Dedi Gray.

"Şey... Dediğim gibi... Antik çağrı yalnızca güçlü bir niyet ile gerçekleştir. Tabii ki necromanci ve antik çağrının birleştirilmesi için de güçlü bir niyet gerekiyor."

"Evet?" Dedi Gray sorarca devam etmemi bekliyordu ama edemiyordum. Neden bu kadar uyandığımı bilmiyorum.

"Şey işte özel kısım bu. Ben söz konusu niyeti buldum sanırım."

"Neymiş?" Dedi erza heyecanla. Niyeti bulursak, sorumlusunu da bulurduk bu netti.

"Şey bunu dün gece farkettim ve özel olarak sana anlatmak istiyorum." Dedim. Başkalarımi kaçırıyordum.

"Lucy" dedi Gray dingin bir sesle. "Olan bitenden haberdarız ve benden cekinmene gerek yok. Biz kardeş gibiyiz. Yanılıyor muyum?"

"Senden değil ondan çekiniyorum." Dedim Natsu'yu göstererek.

"Anladım" dedi Gray. Elini natsunun yakasına attı ve sürükleyerek evden çıkardı. "Ben şunu biraz güneşe çıkarayım"dedi gülerek. Her şeyden bir haber yemeğiyle ilgilenen natsu da küfürler eşliğinde evden ayrıldı.

Kapı artlarindan kapandığında erza bana döndü.

"Seni dinliyorum"

"Erza dün akşam büyü yeniden aktif oldu. Sabah bunun üzerine düşünürken farkettim. Yani... İştahın sebebinin ne olduğunu buldum."

"İştah?"

"Anla işte."

"Neymiş peki?"

"Dün gece yalnızca hamile kalmak istiyordum. Diğer geceleri net hatırlamıyorum. Ama dün geceyi hatırlıyorum ve istediğim tek şey hamile kalmaktı."

"Peki sence bu neden amaçlandı? Yani senin yada senin durumunda ki kadınların hamile kalmasını kim neden ister?"

"İşte bunu bilmiyorum Erza."

"Nüfus planlanması olabilir. Son yıllarda fiorede nüfusun azaldığını duymuştum. Yani krallık eliyle yapılmış olabilir mi?"

"Sanmıyorum. Öyle olsaydı tek bir bölge ile sınırlı kalmazdı. Bir de olayın en başını düşün. Sanki kadınların işaretlenmesi bir b planı gibi. En başta kadınlar canavar ile birliktelerdi. Hatta belki de ondan hamile kalmaya çalışıyorlardi."

"Bunu kime danışabilirim bilmiyorum ama araştıracağım." Dedi erza düşünceli bir sesle.

"Bir şey daha var. Duyduğum istek yalnızca Natsu'ya."

"İşte bu gerçekten ilginç."dedi erza şaşkınca. "Diğer kadınlar aynı adama iki defa asla saldırmadı. Bunu da bir ipucu olarak görmüştüm. Ama anlattıkların topladığım delilleri bir şekle oturtmamı engelliyor. Bundan emin misin?"

"Eminim. Natsu yanımda olmasaydı da dışarı çıkar onu arardım. Başlarda böyle miydi inan bilmiyorum. Çünkü hatırlamıyorum."

"Anladım. Araştıracağım."

"Son bir şey daha..." dedim. Gerçekten bundan emin değildim. "Bana icirdigin şeyin ise yaradığından emin misin?"

"Evet. Diğer kadınlar normal hayatlarına geri döndü. Dün öğlen saatlerinde hepsine birer doz verdik. Gece saldırı olmadı. Bugün de olmadı."

"O kadınlar arasında büyücü olan yok değil mi?"

"Hayır yok"

"Erza iksir nasıl işler bilirsin. Büyünle karışır. Bunu hissedersin. İçtiğim şey bana böyle hissettirmedi. Bir işe yaradığını sanmıyorum."


Yara (Nalu Smut)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin