Yağmur yağıyor sevgilim. Yıllardan güz haftaları, gözlerim ahenkle düşen yapraklara kayıyor. Her birinde senin buğulu yansıman. Acaba, üşüyor musun şimdi? Özleminin gölgesinde üşüdüğüm gibi.
24 Ekim, 2019
thviek
Günaydın güz güzeli.
K.
günaydın, nasılsın bugün?thviek
Seni özlemişim bugün.
K.
ben seni her gün özlüyorum tae.thviek
Söz veriyorum sana. Bir gün yağmur yağarken birlikte cigarettes after sex dinleyeceğiz.
Beni özlediğin her bir saniye için senden özür dileyeceğim, söz veriyorum.
K.
söz mü?thviek
Söz.
24 Ekim, 2022
Hava soğuk. Ellerim elimde tuttuğum sıcak kahve fincanına rağmen üşüyor. Camın kenarındayım, gözlerim düşen yağmur damlalarını hapsetmiş içine. Gözlerimden her bir damla yağmura ayak uydurarak aheste aheste düşüyor yanaklarımdan.
"Your lips my lips, apocalypse."
Odada yankılanan sakin şarkı, yüreğimi sertçe delip geçiyor. Sol elimde tuttuğum telefonuma bakıyorum, elimde 9 yıl öncesine ait konuşmamızın fotoğrafları duruyor. Hâlâ umutluyum, 3 yıl geçti Taehyung.. Her şeye dair umudumu kaybetsem de, senden hâlâ umutluyum.
Birden bana yazmayı bıraktın sevgilim. Bana güz güzeli demeni özledim.
Sesini özledim Taehyung. Küçüktük o zamanlar, acaba şimdi o güzel sesin dudaklarına itaat edip kimlere 'güz güzelim' demiştir.
Ben yapmadığına inanıyorum sevgilim. Ben senin yarınım, sen benim tamamımsın.Bir sigara yakacağım şimdi. Sözünün ardından geçen 3 yılın anısına. Unutma bizi sevgilim.
25 Ekim, 2022
İsyanla gözlerimi açtım yatağımda.
"Ne yani!
Hep mi uzaktan seveceğim seni..
Hiç mi beraber uyanmayacağız?"Yorgunum Taehyung. Çok, çok özledim seni.
Bugün, üniversitenin ilk günü.
Birbirimize söz verdiğimiz üniversiteyi kazandım sevgilim.
Sen sözünü tutmadın Taehyung. Bırakıp gittin beni.
Belki bu sözünü tutmuşsundur? Lütfen.. Ben büyük bir umutla gideceğim oraya. Lütfen bu sözünü tutmuş ol Taehyung.Göz altlarından yorgunluğu bedenine hapsetmiş olduğu anlaşılan genç, ağır bir hamleyle yatağından doğrulup dün geceden hazırladığı kıyafetlerini giyindi. Sabahın bu erken saatlerinde, yağmur baş göstermişti dün olduğu gibi. Hava soğuktu, yoklamaya geç kalacağını düşünmeye başlamıştı üstelik.
"Kahvaltı yapmak istemiyorum."
Git gide kilo kaybediyordu. Eski düzeninden ve neşesinden eser kalmamıştı. Taehyung gittiğinden beri, nefes alma şekli bile değişmişti.
Yine de kendine söz vermişti. Asla unutmayacaktı esmeri.
Evden çıkmadan önce araba anahtarını ve koyu kahverengi şemsiyesini alıp öyle çıktı. Zamanı yoktu, bir an önce oraya varabilmek için hızlıca arabayı sürdü.
(...)
Okulun önüne geldiğimde arabadan indim. Oldukça gerginim. Her şeyim hazır, eksik bir şeyim yok. Sınıfımı, yapacaklarımı ve nasıl davranmam gerektiğini biliyorum. Ne eksikte gerginim? Bilmiyorum.
Adımlarımı hızlı atıyorum, etrafla bağlantı kurmak istemiyorum. Tüm gözler üzerimde sanırım.. Umarım değildir. Umarım arkadaş edinirim. 19 yaşında bir yetişkin olmama rağmen, seninle büyüyemediğim için çocukluğum yarım kalmış gibi hissediyorum Taehyung.
Amfiye giriş yapıyorum; oldukça büyük, koyu kahverengi tonlarının hakim olduğu, üzerine şiir yazılacak güzellikte bir amfiydi burası. Hayranlıkla biraz izleyebildim amfiyi. Kimse yoktu içeride, geç kalacağım demiştim ama erkenden gelmiştim. Bu yüzden rahatça arkalardan bir yer seçtim kendime. Omuzdan askılı çantamı sıraya bıraktım ve telefonumu, kulaklığımı, kitabımı sıranın üzerine bıraktım. Dün dinlediğim müziği yeniden açtım, kitabımı elime alıp odaklanarak okumaya başladım. Yarısına gelmiştim, her sayfayı çevirişimde yine aklımdaydın. Her güzel şey seni hatırlatırken, her kötü şey sensizliği hatırlatıyordu.
Kitabı okumaya odaklanmışım. Birisi önümde dikildi, kokusu oldukça güzeldi. Kafamı kaldırıp kim olduğuna baktığımda, bana bakan bir adam gördüm.
"Oğuz Atay.. Sever misin?"
Elimdeki 'tutunamayanlar' kitabına baktım. Çok severdim. Ve seven birini bulmak isterdim.
"Çok severim. Sen?"
Oturması için yana kaydığımda dudakları kıvrıldı. Çantasını sıraya bırakıp yanıma oturdu. Sanırım arkadaşımı bulmuştum.
"Şu an aynı kitabı okuyorum."
Oldukça sevinmiştim. Heyecanla dudaklarımı aralayıp 'gerçekten mi!' der gibi bakmıştım ona. Sanırım bu komiğine gitmiş olacak ki, kıkırdayarak elini bana uzatmıştı.
"Jimin."
Ben de elimi ona uzattım.
"Jungkook."
"Memnun oldum Jungkook."
"Ben de öyle."
Jimin bana birçok şeyden bahsetmişti ders başlayana kadar. Zevklerimiz neredeyse aynıydı, düşüncelerimizde. Mesela, ben onun buradaki ilk arkadaşıymışım ve o da çok endişelenmiş arkadaş konusunda.
Sevindim, yalnız değildim.Aradan on dakika geçti. İçeriye profesör ve onun ardından benden biraz uzun olan bir adam girdi. saçları siyahın en derin renginde, dalgalıydı. Giydiği bol koyu kahverengi pantolon ve üzerindeki üstten iki düğmesi açık siyah saten gömleği ile oldukça hoş duruyordu. Fakat, başka bir şeyler hissediyordum. Bu adam, neden bu kadar hızlandırdı kalbimi? Bilmiyordum.
Yoklama alındı.
İsmi Taehyung'muş.Tuttuğum kalem titredi, bedenime soğuk bir dalga yayıldı. Şu an önümde oturuyordu. Ruhum çekildi, onun ismini öğrendikten sonra defalarca göz yaşlarımı tutmaya çalıştım. Boğazıma oturan o sert yumru, geçmemek için direndi bana. İsmi Taehyung.. İsmi Taehyung'muş diye geçirdim içimden. O mu acaba diye düşündüm. Gözlerim önümdeki adama kenetlenmişti. Dudaklarım titriyor, karnıma oturan tuhaf his geçmek bilmiyordu.
Yoklama alındı.
İsmi Jungkook'muş.Nefesim tekledi. 3 yılın acısı mideme vurdu. Bacaklarım titredi, boğazımdaki yumru geçmek bilmedi. Jungkook dedim içimden, ismi Jungkook'muş.. O muydu acaba? Onunla konuşamazdım ki. Ailem yüzünden, bırakıp gitmiştim onu. Kim bilir kahverengi gözlerinden akan damlalar ne kadar canını acıttı?
O bırakıp gittiğim adamsa acıların en büyüğünü o gözümün önündeyken, onu sevemeyerek yaşardım.
Yoksa affeder miydi beni?
Dudaklarımdan, tutamadığım o kelimeyi fısıldadım usulca.
"Güz güzeli."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cigarettes After Sex - Taekook.
Fanfiction16 yaşında birlikte cigarettes after sex dinleyeceklerine söz veren iki genç; tutamadıkları bu söz karşısında içlerinde özlem beslerken, yıllar sonra karşılaşırlar.