5 | Cehennemime Hoş geldin

8.8K 1.2K 619
                                    

Haiii, ben geldiim. Bu aralar yeni bir ficle uğraşıyorum ve ona taslak biriktirme çabasındayım, bu yüzden o arada da sadece elimdeki mevcut taslaklarla idare etmeye çalışıyorum. DEVIL'S EYE için taslağım mevcut, azalıyor ama olsun. :') Yani boş boş durmadığımı bilmenizi istiyorum, bölüm yüklemesem bile yazıyorum mutlaka Xx

Bu fici çok sevin lütfen. Yazım yanlışlarım varsa affoluna, keyifli okumalar dilerim! Xx

**

Göz, sahibine yakın olması sebebiyle, baskısı arttıkça genç çocuğun gücü tükenmeye başladı.

Zarar göreceğini düşündüğü için uzaklaşmasını istediği adamın neredeyse kollarına yığılmak üzereydi.

Şeytani göz, sahibiyle etkileşim içerisinde oldukça, insan bedenine sahip Jungkook'un gücünü emiyor, onu geri plana atıyordu.

Taehyung, gözünden gücünü alırken, genç çocuğu içten içe tüketiyordu.

"Uzaklaş şeytan!"

Melek Jin, yeri göğü inletecek şekilde bağırdığında, genç çocuğun çoktan bilinci kaymış ve şeytan Taehyung'un kollarına yığılıp kalmıştı.

"Gücüm geri dönüyor ve ben gözüme kavuşacağım!" diye bağırdı Taehyung hiddetle, içine gömdüğü öfkesi yeniden yeşerdi.

"Gözümü alırken bu masum bedeni de öldüreceğim. Tanrının da, köle gibi kullandığı sizlerin de istediğiniz olmayacak, benim istediğim gerçekleşecek ve çok az kaldı!"

"Hemen onu bırak, ona zarar verirsen gözüne asla kavuşamayacağını sen de çok iyi biliyorsun Kim Taehyung!"

Taehyung'un dudaklarını şeytani bir gülüş sarmaladı. "Zamanı geldiğinde onun boğazını keserek gözümü geri alacağım. O sadece gözümü benim için saklayan bir durak. Bekleme durağı." dedi ve genç çocuğu kollarından savurarak yere doğru fırlattı.

Melek Jin, atağa geçerek çocuğun zeminde sürüklenmesine engel olarak onu havada yakaladığında gecenin karanlığı Taehyung'un şeytani kahkahalarıyla inledi.

"Jungkook, iyi misin evlat?" Jin hızla kolları arasındaki çocuğa baktığında, incinmemiş yalnızca baygın olduğunu anladı. O sırada geceye kazınan kahkahaların sahibi şeytan Taehyung ortadan kaybolmuştu.

*

Jungkook, bu kez evinde gözlerini açtığında, yanıbaşında oturan babasını görünce hızla yattığı yatağından doğruldu.

Tüm yaşadıkları zihnine müthiş bir şekilde nüfuz ederken ağrıyan başı eşliğinde gözleri faltaşı gibi açıldı.

"Baba... Baba neler oldu o adam... O da öldü mü?" En son sıkıca sarıldığı o adamın kokusu burnuna sinip kalmıştı.

Boynuna dokunup, o adama sarılırken hissettiği o yoğun baskıdan eser kalmadığını fark etti. "Polisler... Onlar ölmüştü baba, ben bir şey yapmadım. Yemin ederim, okulda-"

"Her şeyden haberim var." Melek Jin, telaş içinde kıvranan genç çocuğu yatıştırmak için gülümsedi.

"Beni suçladılar, okuldaki olaylar yüzünden beni suçladılar. Polisler beni almaya geldi ve araç aniden yolun ortasında durdu." Neredeyse tek solukta konuşan genç çocuk, babasının ona uzattığı su dolu bardağı yavaşça alıp bir yudum içti.

Kuruyan genzini ıslatıp sertçe yutkundu. Titreyen elleriyle bardağı tutarken sözlerine kaldığı yerden devam etti.

"Başımı camdan ayırıp koltuklara baktığımda ikisinin de olmadığını gördüm. Araçtan indiğimdeyse metrelerce ötede tüm kemikleri neredeyse ters dönmüş bir şekilde zeminde yatan polisleri gördüm baba... Korkunçtu."

DEVIL'S EYE • TAEKOOK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin