9

160 10 6
                                    

Lucy

"hoşgeldin" dedim.

Camdan başka kim girerdi ki? Yatakta oturmuş kitabımı okuyordum. Gözlerimi sayfalardan ayırmadim. Ama o tatlı öpücüğü ile dikkatimi dagitiverdi. Kulağımla boynum arasında bir yerde nefesini hissettim. Dudağımdan bir inleme kaçtı.

"Sadece birkaç saat ayrı kaldık. Hemen beni özledin değil mi?" Dedi şımarık bir sesle, opuslerinin arasından.

"Hı-hı" diye mırıldandım.

Elbisemin askısını omzumdan düşürdü. Dudakları omzumla buluştu. Onu durdurmak istiyordum. Konusmamiz gerekenler vardı. Ama yapamıyordum.

"Ben de seni özledim." Dedi, şehvet ve arzu dolu bir sesle. Dudakları boynumla buluştu. Beni kucağına aldı. Elleri elbisemin altından bacaklarıma ulaştığında artık durması gerektiğini biliyordum.

"Konuşmamız gerek." Dedim ellerim yuzundeyken.

"Hayır konuşmamız gerek, öpüşmemiz gerek daha çok öpüşmemiz gerek." dedi aynı şımarık sesiyle. Dudakları dudaklarımla buluşmadan bir saniye önce çevirdim yüzümü.

"Gerçekten konuşmamız gerek" dedim bana kızmasin diye de yüzüne bir öpücük kondurdum.

"Tamam konuşalım." Dedi gülümseyerek. Ellerini belime koydu. Bir yere kaçmamdan korkar gibi sıkıca tuttu beni.

"Şey... Her şey çok ani ilerledi." Dedim.

"Evet?"

"Çok hızlı ilerlemek istemiyorum."

"Sence de bunun için biraz geç kalmadık mi?" Dedi göz kırparak.

"Yaşadığımız pek çok şeyi zorunluluktan yaşadık, pek çoğunda ben yoktum diyebilirim."

"Evet bu kapatmamiz gereken bir açık." Dedi, sonra yüzüme yaklaştı. Dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Gerçekten konuşmamız gerekiyordu ama kendime engel olamıyordum. Dudaklarımı araladım. Önce alt dudağımı emmesine sonra da dili ile dilimi keşfetmesine izin verdim. Geri çekildiğinde soluk solugaydim.

"Yani... Demek istiyorum ki..." Sözlerimi toparlamam zamanımı aldı. "ben her şeyi yavaş yavaş adım adım yaşamak istiyorum. Basamak basamak..."

Tek kaşını kaldırıp bana ciddiyetle baktı. "Sen nasıl istiyorsan her şey öyle olacak. Dürüstçe söyle ne istiyorsun?"

"Seni ilk öpüşüm dündü. Daha bugün ilişkimiz başladı. Mecburiyetten yaptıklarımız hariç, her şey çok başında ve ben gerçekten yavaş yavaş bedenini tanımak istiyorum."

"Tamam nasıl istersen." Dedi yeniden yüzünü yaklaştırdi. Dudaklarımdan öpeceğini sanarak gözlerimi kapatmıştım ama o yanağımdan öptü. "Ama şu konu da anlaşalım" dedi gülerek. "Bir daha koltukta yatmayacagim."

"Anlaştık."

"Ve bedenini sandığından daha iyi tanıyorum. Yani neyi ne zaman istediğini gayet iyi biliyorum ve daha fazlasını istersen kendimi durdurmam."

Başımı sallayarak teklifini kabul ettim. "Şimdi dışarı çık, çünkü üstümü değiştirecegim."

"Şaka mı yapıyorsun?" Dedi şaşkınca

"Ciddiyim."

"Pekala"dedi beni yere indirip odadan çıktı.

O odadan çıkar çıkmaz çekmecenin önüne geçtim. Benim artık bir erkek arkadaşım var. Ve onu mutlu edecek şekilde giyinmeliyim.

Paspal pijamalarımi giyemem...

Bu kırmızı geceliği giyemem... Çok abartılı olur, yanlış mesajlar verir.

Kısa kollu, kısa etekli hem çok sıradan hem de yeterince seksi bu geceliği giyebilirim...

Üstümu giyinip ona seslendim.

Bana şöyle bir bakıp söylendi. "Bana gerçekten eziyet etmeye çalışıyorsun." Dedi etrafımda dönerken.

"Hayır öyle bir şey yapmıyorum."dedim gülerek. "Yatalım mi artık."

"Evet, kesinlike yatalim." Yüzündeki ifade imasini belli ediyordu. Elimdeki yastığı kafasına fırlattım.

Tişörtünü çıkarıp yatağa girdi. Yüzü bana dönüktü. Ben de onu taklit edercesine yatağa girdim. Yorganim altında ilerleyip ona sarıldım. Bana doladigi kollarının arasında başımı göğsüne koydum kalp atışını dinledim.

O da başıma bir opucuk kondurdu. Güya uslu duracaktık... Başımı kaldırıp yüzüne baktım. Ne istediğimi biliyordu. Dudaklarım dudakları ile buluştu. Ne kadar süre onu öptüm bilmiyorum. Kendimi karnına otururken buluverdim. Dudaklarım boynunda gezindi. Eli tenimde gezindi.

Israrcı değildi. Hayır hiçbir şey talep etmiyordu.

"Ah natsu..." Dedim. Farkında dahi değildim.

"Uyu artık" dedi gulerek. Sonra beni kucağından indirdi. Sirtim ona dönüktü. Bana sarıldı. Tek kolu belime dolandı. Diğer eli bacağımda gezindi.

"Lütfen uyu artık. Yoksa uslu durma sözümü ilk günden bozacağım."

Belli belirsiz başımı salladım. O yani başımdayken, bana böyle sıkıca sarılırken nasıl uyuyabilirdim ki? Dudakları bir nefes ilerimdeydi ve ben onu öpmek istiyordum.

Kollarının arasında döndüm. Dudaklarım yeniden dudakları ile buluştu. Belimi daha da sıkı sardı. Tek eli önce boynuma gitti. Sonra korkakca omzuma dokundu.

Benden izin bekliyordu. Beklediği izni verdim. Omzumdaki elini tutup göğsüme götürdüm. Bacakları arasındaki sertlik bana dokunuyordu. Ben de ona daha çok dokunmak istiyordum. Kendimi ona bastırmaktan alamıyordum.

Ne kadar daha devam ettik? Birbirimizden kaçtığımiz ama ayrı da duramadigimiz bu gecenin neresinde uyuya kaldık bilemiyorum.

Bu, bu evden uzun bir süre boyunca ayrı kalmadan önceki son gecemizdi. Bir yılın ardından yeniden bu yatağa döndüğümüzde her şey çok daha farklı olacaktı.

Bu yatağa yeniden döndüğümüzde adını koyamadigimiz bir hasret ve acı ile birbirimize sarılıp yalnızca düşünecektik.

Yara (Nalu Smut)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin