9- Revir

58 9 0
                                    

Gözlerimi açmaya cesaretim yoktu sanki. Yanlış olan hiçbir şey yapmamıştım yine de olacaklarla yüzleşmeye cesaretim yoktu. Ceren'in uğultulu gelen sesini duyduğumda gözlerimi yavaşça araladım. Revirdeki yatakta uzanıyordum. Yavaşça doğrularak sırtımı arkaya yasladım. Ceren telefonla konuştuğu için benim kalktığımı farketmemişti. Onu dinlemek istemiyordum ama ister istemez kulak misafiri olmuştum konuşmalarına.
-Hayır Bora söyle ona sakin olsun.
-Onun evine gitmeyi aklınızdan bile geçirmeyin.
-Hayır daha uyuyor. Okula döner misiniz? Burak'a söyle sakin olsun.
Ceren son olarak oflayarak telefonu kapattı ve bana döndü.
'Uyandın mı güzellik.' dedi gülümseyerek. Bende karşılık olarak gülümsedim en içten olmayan gülümsememle. Canım sıkılmıştı.
Hasta olduğum ve bayıldığım halde Burak yanımda değildi. Çok mu bencil bir çocuktu?
Ceren ne düşündüğümü anlamış olacak ki surat asıp 'Aslında buradaydı. Hep yanında bekledi.' diye açıklama yapınca biraz rahatsız oldum.
'Onu düşünmüyordum aslında.' diye yalan söyleyince ellerimi birbirine kenetleyip parmaklarımı tırnakladım. Bu huyumdanda nefret ediyorum.
Ceren tek kaşını havaya kaldırarak imalı imalı 'Hı hıııı..' dedi ardından sırıtarak dil çıkardı. Kaşlarımı çatıp ona bakmakla yetindim. Sinirlendiğimi anlamış olacak ki 'Pekala öyle olsun.' dedi ve göz kırpıp ayağa kalktı. Soru sorarcasına ona bakınca 'Senin yüzünden yine açım ya.' diye söylendiğinde saate baktım. Uzun zamandır burdaydım anlaşılan. Tekrar yatağa kurulduğumda Ceren dışarı çıktı. İç çekerek gözlerimi yumdum ve kendimi uyumaya zorladım.

Buraktan

Ona gerçekten sinirlenmiştim. Ateşle konuşmasından ona gülümsemesinden ona bakmasından... O ikisini ilgilendiren her şeyden nefret ediyordum. Bu benim davamdı ve bu sefer o lanet piç kurusuna kaybedemem. O iyi olan hiçbir şeyi haketmiyordu ve Rüya onun için fazla iyiydi. Benim için bile ama Rüyayı istiyordum. Onu benim yapmak zorundaydım çünkü Ateş'in onu önemsediğini biliyorum. Kendimden korkar oldum bu sıralar. Tek düşünebildiğim intikamdı.
Rüyayla konuşmam gerekiyordu. Hızla kendimi bahçeye attığımda Rüya ile Ceren'i konuşurken gördüm. Rüya, Ceren'e gülümsüyordu. Daha çok sinirlenip onların üstüne doğru yürüdüm. Rüya beni görünce surat astı. Anlaşılan yaptığı hatanın duyulduğunu anladı. O an sinirden hiçbir şey düşünemedim Rüya'yı tuttuğum gibi arka bahçeye sürükledim. Hiç itiraz etmeden peşinden gelmesi beni biraz şaşırttı. Sinirine hakim ol Burak diye içimden geçirsemde yapamıyordum.
'Burak yanlış anlamanı istemem.' dedi Rüya o zayıf sesiyle.
Bu zayıflığı benim daha çok sinirimi bozuyordu. 'Evet seni çok yanlış anlamışım! Farklı olduğunu düşünmüştüm.' diye bağırdım. Yine kendime hakim olamayarak 'Yeni tanıştık değil mi? Ben senin hayatına karışamayacak kadar yeniyken o senin evine girebiliyor.' diye ekledim.
Rüya'nın kendine gelmeye çalıştığını farkettim. Ayakta durmakta zorlanıyor gibiydi.
'Ben yanlış bir şey yapmadım.' diye mırıldandı ve bilincini kaybederken son anda onu yakalayıp hızla kucağıma aldım. Revire götürdüğümde Masal hızla Rüyayı tedavi etti. Yanıma gelip pişkin pişkin sırıttı. Beni öpmesine izin verdim nedenini bende bilmiyorum ama şuan ciddi anlamda kaybolmuş gibiydim. Yine sırıtarak reviri terk etti. Rüya saatlerce uyudu. Ceren ve Bora onu görmeye geldiklerinde uyuduğunu söyleyip onları gönderdim. Saatlerce onu izledim. Anlamaya çalıştım ama hiçbir şeye anlam veremiyordum. Ona olan sinirim yatışmayacaktı. Neyseki umrumda olan Rüya değildi. Onun yerinde başka kızda olabilirdi ama Rüya'nın geldiği ilk gün Ateş'in ona bakışları hiç hoşuma gitmedi.
En son olarak Rüyayla konuşup onu sinirlendirmeye çalışırken gülümsemesi... Yine sinirim bozuluyor. Ateş kızlarla konuşmazdı. O yaşananlardan sonra hiç bir kızla konuştuğunu görmedim. Peki neden Rüya? Onu nasıl 3-5 günde önemseyebiliyordu ki?
Rüyayı izlemeye devam ettiğinde onu kullanmak istemediğimi düşündüm. İyi, saf ve güzel bir kızdı. Böyle bir kızı üzmek beni deli ediyordu. Onu kırmak istemiyordum ama mecburdum. Eğer doğru kız Rüya ise asla ona aşık olamam. Onu harcamak zorunda kalmak sinir bozucuyken ona aşık olup onu üzmek dayanılmaz bir hal alırdı.
Rüyanın huzursuzca hareket etmesinden birazdan uyanacağını anladım. Revirden hızla çıkınca revire doğru gelen Ceren ile Borayı gördüm. Borayı peşimden sürükleyerek arabaya binip okuldan ayrıldım. Ateş bugün gelmemişti ve nedenini öğrenmek zorundaydım.
Uzun zamandır özlediğim şu kavgalarımızın zamanı gelmişti anlaşılan.
Boraya döndüğümde telefonda Cerenle konuştuğunu anladım. Önüme dönüp arabayı Ateş'in evine doğru sürdüm. Bu sinirle ikimizden biri kesinlikle zararlı çıkacaktı.

Rüya

Sınıftan ziyaretime gelen arkadaşlarımdan Ateş'in bugün okula gelmediğini ve Burak ile Bora'nın sınıfta olmadığını öğrendiğimde kendimi derin düşüncelerime bıraktım.
Ateş neden gelmemişti acaba?
Burak nereye gitmişti?
Daha çok dayanamadan müdürden izin alıp evin yolunu tuttum. Hastalıktan ölebilirim. Kendimi yatağa attığım gibi uyudum. Yarın kesinlikle okula gitmeyeceğim.
Telefonumun sesine uyandığımda içimden arayana hitaben küfür gönderdim. Gece olduğunu anladığımda biraz şaşırdım. Nasıl bu kadar çok uyuyabiliyordum?
Numaraya bakmadan açtığımda Ateş'in sesiyle karşılaştım.
'Çocuk?' diye soru sorarcasına konuştu.
'Pislik!' diye söylendim uykulu sesimle. Içten içe mutluydum biri beni aradığı için.
'İyi misin?' diye sordu meraklı sesiyle. Hasta olduğumu öğrenmişti sanırım.
'İyiyim ben.' sesimin yüksek ve neşeli çıkmasına şaşırdım.
'Öyle mi? Çünkü ben dünden beri senin yüzünden hastahanedeyim.' diye sinirle soluduğunda şaşkınlığımı engelleyemeden 'NEEE!' diye cırladım.
'Hemen buraya gelip bana bakıyorsun. Fotoğraflar için bedelin vardı hatırladın mı? Bedelini ödeme vakti pek kıymetli bakıcım.' nefes almadan konuştuğunda bu kadar uzun cümle kurmasına şaşırdım.
'Hemen geliyorum.' deyip telefonu kapattım. Üstüme kot şortumu ve gömleğimi giydiğim gibi evden fırladım.
Nereye gideceğimi düşünürken telefon tekrar çaldı. Hızla açtığımda 'Nereye geleceğini bile bilmiyorsun seni aptal.!' diye bağırdı Ateş. Pekala aklımdan çıkmış olabilir! Yolu tarif ettiğinde 'Yiyecek bir şeyler getir açlıktan öleceğim.' diye söylendi. Anlaşılan huysuz bir çocukla uğraşacaktım. Yinede benim yüzümden hastahanedeydi. Elimden gelenin en iyisini yapmaya hazırım.

ObjeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin