15.11.2022
Bu fic tutmadı :(Kollarımda uyuyan Jimin'le uyandım. Saçındaki kan lekelerini hâlâ görebiliyordum.
"Rüya değildi..."
Küçük odadaki diğer insanlara baktım. Bütün o korkmuş bakışlar, yerdeki kan birikintileri.
"Bütün bunlar gerçekten oldu..."
Titrek bir nefes verdim. Ona baktığımda yanımdaki yaşlı adamın hafifçe kıpırdadığını hissettim. Ama uykuda kaldı. Başımı onunkilere yasladığımda sessizce iç çektim. Herkese baktım. Bazı insanları tanıdım, bazılarını tanımadım. Yaşlar gençlerden orta yetişkinlere kadar değişiyordu. Gençler, yetişkinlerin üzerlerinde uyumalarına izin vererek yardımcı oldu ve bunun tersi de geçerlidir. Jimin'e dönüp baktım. Ceketimi yavaşça çıkarıp ona sardım. "İyi uykular hyung." Fısıldadım. Aniden kapılardan biri açıldı. Korumalardan biriydi. Odayı taradıktan sonra bakışları tabii ki üzerime indi.
"Sen. Bunny seninle konuşmak istiyor. Bizimle geliyorsun." Başımı salladım.
"Gitmiyorum." dedim sertçe. Jimin'in uyandığını hissettim. "Tae...?" Gardiyan bana yaklaştı. "Bizimle geliyorsun dedim."
"Ve hayır dedim." Tekrarladım, kolum Jimin'e sıkıca sarılmıştı. Gardiyan kolumu tutarken hırladı. "H-hayır onu alma!" Beni geri çekmeye çalışırken Jimin'in seslendiğini duydum. Muhafız Jimin'i duvara fırlatırken bu işi bitirmiş gibi görünüyordu.
"HAYIR ONA ZARAR VERMEYİN!!" Bağırdım. "Bak, seninle geleceğim! Sadece ona zarar verme!" Gardiyana söyledim. Jimin yavaşça oturduğunda bana baktı. "Tae hayır.." dedi sessizce. "İyi olacağım. Geri geleceğim, söz veriyorum." Gardiyanın gözlerimi tekrar bağladığını hissetmeden önce ona söyledim. Beni kapalı bir odaya götürürken kollarımı arkada tuttu. Sonra bir sandalyeye bağlandığımı hissettim. Göz bağını kaldırdılar ve kendimi Tavşan'ın kendisi ile tanıştım.
Önümdeki sandalyeye oturdu, dirseklerini dizlerine dayadığında bacaklarını birbirinden ayırdı. Elleri bacaklarının arasında asılıydı, biri bir çeşit silah tutuyordu, onu kan kaplıyordu. Ellerim yumruk halini alırken ona baktım.
"Benden ne istiyorsun..?" diye sordum ona bakarken. Yavaşça ayağa kalktı ve bana doğru yürüdü. Bana bakarken silahı kenara fırlattı. "Adın ne evlat?" Bana bakarken sordu. "Sana neden anlatayım ki?" hırladım. Kıkırdadığını duydum. Sonra sandalyem tekrar öne eğildi ve sandalyeyi kaptı. "Adın ne dedim?" Tekrar sordu, bu sefer daha sert. Tavşan maskesinin duygusuz yüzüne baktım.
"Taehyung..."
Gülümsediğini hissedebiliyordum. "Taehyung ha?" Beni tekrar oturturken sordu. Sonra yavaş yavaş etrafımda dolaşmaya başladı, bu sefer elinde farklı bir silah vardı. "Burada şimdiden bir arkadaş edindiğini görüyorum." dedi. Gözlerinin bana baktığını hissettiğimde bakışlarımı yere indirdim. "Birbirinizi daha önce tanıyor gibiydiniz, değil mi?" O sordu. Bakışlarımı yere indirdim, başımın yan tarafından terler damlıyordu.
"Jimin, değil mi? Park Jimin?"
Başım ona doğru dönerken gözlerim büyüdü. Bana yaklaşırken gülümsedi. "Sanırım haklıydım." dedi.
"Adını nereden biliyorsun...?" Başını biraz eğdi. "Kurbanlarım hakkında çok şey biliyorum." dedi.
"Babanın sen çocukken anneni ve seni kız istediği için taciz etmesi gibi. Sonra anneni başka bir kadınla aldatıp ondan tamamen ayrılması gibi." dedi aniden. Kafamı yere eğdiğimde titrek bir nefes verdim. Gülümsemeyi yeniden hissettim. "Kapıları kilitleyin. Onunla bir süre daha konuşacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
No escape/ Serial Killer | taekook (Türkçe Çeviri)
ActionHer şey haberlerdeydi. 62 kişi kayboldu, sadece 12 kişi bulundu. Ama ölüydüler. Sadece bir tanesi polisin ne olduğunu anlamasına yetecek kadar uzun süre hayatta kaldı. Ona "Tavşan" diyorlar ve 23. yüzyılın en kötü seri katillerinden biri olduğu söyl...