I miss u

899 48 204
                                    

Vegas

''Anne!''

Pete'in derin çığlığıyla birlikte babamın yüzündeki sırıtış büyüdü. ''Oğlum, onu kendi ellerinle bana getirmen.. ah, duygulandım doğrusu.'' Yüzüm her kelimesinden sonra biraz daha buruştu. Tüm nefretimle pis suratına bakmaya başladım. Burnuma dolan keskin benzin kokusunun çaresizce sandalyede ağlayan kadından geldiği belliydi.

Elindeki çakmağı kadına yaklaştırdığında kollarımın arasında ağlayan Pete öne doğru atıldı. ''Yapma! Lütfen, dur.'' Yalvarışlarına karşılık sadece güldü. Gülüşleri pis kahkahalara döndüğünde belimdeki silahı ona doğrulttum. ''Yapma.'' Fısıltıma karşılık yüzündeki alaycı gülümseme silinmiş yerine her zamanki korkutucu, umursamaz ifadesi gelmişti.  ''Bana o silahı doğrultma cesaretini bulman ne güzel. Ama sadece doğrultabilirsin Vegas. Sen, o tetiğe basamazsın. Sevgili babacığını öldüremezsin.''

''Annemi bırak.'' Pete'in ağlamaktan çatlayan sesi kulaklarıma ulaştığında elimdeki silahı sıktım. ''Bana ve hayatımdaki insanlara zarar vermeye devam edersen basarım. Çünkü benim bir babam yok.'' Tek kaşını kaldırarak bana 'öyle mi' der gibi baktı. ''Peki.''

Kadının saçlarından asılıp çakmağı yüzüne doğru yaklaştırdı. Çakmaktan çıkan ateşin turunculuğu kadının sol yüzüne yansıyor, benzin ateşle karışıp tutuşmayı bekliyordu. Tam da böyle anlarda insan zamanı durdurmak belki de geriye almak ister. Tüm hayatım boyunca tanrının yanımda olacağına inanmak yerine beni çaresiz bırakıp günahlara sürüklediği için ona lanetlerimi yağdırmıştım. Şimdi ise ilk defa teşekkür ediyordum.

Yüksek ve birbiri ardına sıralanan mermiler evin duvarlarına ve camları parçalayarak içeri girmeye başladı. Pete'i direkt kolundan tuttuğum gibi duvarın dibine çekip kafasını göğsüme çektim. Babam ise kadının sandalyesini yere ittiği gibi arkaya doğru koşmaya başladı. O, gözden kaybolduğunda Pete kafasını göğsümden çekip  bana baktıktan sonra annesine gideceği sırada kolundan tutup durdurdum. ''Kafayı mı yedin sen? Kıpırdama.'' İnce kolunu tutuşumdan kurtarıp kızarmış güzel gözlerini bana çevirdi.

Ağlarken de güzeldi. Islanmış kirpiklerinin arkasından çipil çipil bakan simsiyah gözleriyle çok güzeldi. ''Bırak beni!'' Bağırmasıyla tekrardan tutum. Dudaklarımı aralayıp bir şey söyleyeceğim sırada yanımızdaki açık kapıdan içeri çenesine yediği tekme ile yere sırt üstü düşen Kim ile şaşkınlığımı gizleyemedim. Kafamı kaldırdığımda Colbert'ı görmemle elimdeki silahın namlusunu ona doğrulttum.

Pete elindeki silahla birden yanımda fırlayıp adama yaklaştı. ''Bana seni öldürmemem için tek bir neden söyle Colbert.'' Panikle ayağa kalkıp Pete'in arkasından yaklaştım. Colbert elindeki silahı Kim'den çekip Pete'in çenesinin altına yerleştirdi. Tam o elini kırmak üzereyken Pete elini arkaya uzatarak beni durdurdu. ''Sayabilirim güzelim. Mesela eğer benim tarafıma geçersen her yönden tatmin olabilirsin.'' Pete gülerek kafasını aşağı eğdi. Küçük kıkırtıları kahkahalara döndüğünde Colber bozguna uğramış gibiydi. Bir yandan ben de Pete'i giderek kendime benzettiğimi düşünüyordum.

''Öyle mi?'' Adam kafasıyla onayladığında Pete yüzündeki küçümser gülümsemeyi silip bakışlarındaki tüm nefretle adamı boğmaya başladı. Tek bir hamle. Tüm her şeyi değiştirir ve oyunu sizin ellerinize bırakırdı. Hiçbir zaman erken zafer ilan etmeyin. Her an yarışı sonuncu olarak bitirebilirsiniz. Tıpkı şimdi olduğu gibi.

Kim çevik bir hareketle Colbert'in bacağını tutup ters çevirerek yere kapaklanmasını sağladı. Pete ise yere düşen silahı sağ eline aldı. Sol elinde benim verdiğim tabanca ve sağ elinde muhtemelen 410 fps namlu çıkış hızına sahip bir tabanca daha tutuyordu. İki elinde tuttuğu şeytan yuvalarıyla yerde Kim'in tutuşuyla yatan adamın üstüne doğru ilerledi. Ayağını kaldırıp adamın sağ yanağına bastırdı. ''Sen buna layıksın. Ayağımın altında ezilmeye Colbert.'' ve bir saniye daha beklemeden karın boşluğuna ateş etti. ''Senin direkt ölmeni istemiyorum. Acı çekmelisin. Bu kadar basit rahatlamana izin veremem.'' İşte benim adamım. O kesinlikle benim adamımdı. Gözündeki tehlikeli ve bundan zevk alan parıltıları görebiliyor musunuz? Ben kesinlikle görüyordum. Arkadan ona yaklaştım. ''Bunu bana bırakır mısın?''

Betrayal or Love || VegasPete Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin