"Seulgi! Ders bitmek üzere!"
Seulgi, İrene'nin sesini umursamadan basketbol sahasının yakınlarındaki musluğa eğildi. Musluğu açtı, musluktan incecik bir su aktı.
Avuçlarına dolan suyu uzun uzun seyretti.
Su, musluktan akarken duvarın fayans beyazına büründü önce, sonra çimen yeşili oldu. Gri taşlardan süzülüp son derece mütevazı bir hızla aşağılara aktı.
Girdiği kabın şeklini alan su, geçtiği yolların rengini de çalarmış.
Yalan mıydı? Hayır ama İrene, biricik sevgilisinin delirdiğini düşünürdü hep.
Seulgi musluğu kapatmadı, arkasını döndü ve veda etti suya.
"Lavaboya gideceğim, beni bekle." İrene kafasıyla onayladı. "Hızlı ol, eve gitmek istiyorum."
Seulgi önce merdivenlere koştu, sonra merdivenlerde. Ardından lavaboya.
Kabinlerin karşısında duran lavabolardan ilkinin başına geçti. Musluğun vanasını çevirdi.
Önce incecik bir su aktı musluktan. Suyun akışını seyretti. Sonra vanayı biraz daha açtı. Bu sefer kontrolsüz bir basınçla darmadağın fışkırdı su. Küçük lavabonun dışına, duvarlara, yere, üstüne, başına.
Seulgi kımıldamadı, öylece durdu suyun karşısında. Bir süre suya baktı, bir süre tavana. Islandı. Çok ıslandı.
Belki de aynaya baksaydı beyaz formasının bir deri bir kemik vücuduna yapıştığını görebilirdi.
Sakinliğini bozdu. Aceleyle çantasını açtı, çantasından çıkardığı su şişelerini yere attı.
Hepsini özenle doldurdu, döktü, doldurdu, döktü ve doldurdu. Hepsini tekrardan çantasına koyup lavabodan çıktı.
Seulgi musluğu kapatmadı, arkasını döndü ve veda etti suya.
Merdivenlerden koşarak indi ama bahçeye yaklaştığında yavaşladı. Irene ile eve yürümek istemiyordu, tek gidecekti eve.
-☆-
Koşarak girdi mutfağa, buzdolabını açtı. İçinde ne varsa tezgaha boşalttı. Okulda açık bıraktığı musluğun sesini hatırladı. Uzun uzun seyretti dolaptan çıkardıklarını. Öylece üstü başı sırılsıklam, ayakta.
Mutfaktaki musluğu açtı. Akan suda ellerini yıkadı, kirli hissediyordu suyun kirini çalmasına izin verdi.
Avuçlarını doldurdu, yüzünü yıkadı. Avucuna eğildi, siyah,uzun saçları ıslandı. Sudan içti biraz.
Küçücük bir çocukken yaz aylarında evlerinin bahçesindeki çeşmeden akan suyu düşledi. O an içtiği suyu özledi, küçükken bildiği lezzeti özledi. Çok eskiden sevdiği, ölü birini özledi.
Özlem, sadece özlem insanın gözünü karartır mı?
Ardından doğruldu. Gözlerinde yaşlar akan suyu seyretti. Ağladı seyrederken, çok ağladı.
Rafta ne kadar bardak varsa hepsini tezgaha indirdi. Hepsini teker teker doldurdu, taşana kadar.
Buzdolabından çıkanları bardaklara koydu. Bazıları yüzeyde kaldı, bazılarıysa hemen dibe battı orada kaldı, suyun dibinde, en derinde.
Seulgi bardakların içinde ne varsa çıkardı, sular hariç. Azalmıştı sular taştığı için.
Bir bardak su mandalina, iki bardak su portakal, üç bardak su yumurta, bir bardak su patates koktu.
Demek girdiği kabın şeklini alan su, içine giren şeyin kokusunu da çalarmış.
-☆-
Belki de Seulgi'nin hiç suçu yoktur. Boğulurcasına içtiği sulara katılan ilaçları o gizlememiştir. Annesine değil suya düşman olacağını bilememiştir.
Her yudumda çığlık atardı; bu su cinayet kokuyor, diye bağırırdı. Ölüm değil, hastalık değil. Neden cinayet? Oysa henüz kimse kimseyi öldürmemişti. Ya da öldürmüştü de kimsenin haberi yoktu.
Deliliğin cazibesi ne kadar tehlikelidir bilemezsiniz.
-☆-
Suyun hırsız olduğunu savunan Seulgi günler sonra Irene'i evine çağırdığında, Bu evdeki su deli, dedi. Irene ise sevgilisinin dediklerini umursamadı, hastalığına verdi.
Aynı gün Seulgi, Irene'e tuhaf bir masal anlattı, Deliren suya aşık olan kızın masalı.
"Su o kadar deliymiş ki ona aşık olan kızı fark edememiş. Devamlı akmış, durması gereken yerde durmamış, duyması gereke sözleri duymamış, kendine renk, koku, tat seçmemiş. Bu yüzden aktığı yerlerin rengini, kokusunu, tadını çalarmış. Bir hızlı akmış, bir yavaş. Kız ise deli su kendisini fark etsin diye her şeyi yapmış. Ama su onu ne görmüş ne sevmiş..."
"Seulgi, son ver artık şuna." Irene biricik sevgilisinin gözlerinin önünde delirmesine katlanamıyordu artık. "Kendini yıpratıyorsun, boş yere."
Ne yani Seulgi istemez miydi sanki her şeyden kurtulmayı, bu düşüncelerden, deli sudan, aşık kızdan.
Ama Seulgi gerçekleri daha ne kadar saklayabilirdi ki?
-☆-
Irene biricik sevgilisini kanıyla kıpkırmızı kesilmiş su dolu küvette bulduğunda şaşırmadı. Sadece üzüldü, çok üzüldü. Deli suya aşık olan kızın o olduğunu fark edememesine üzüldü. Biricik sevgilisinin sonunda deli suya karışmasına üzüldü.
Sonunda deli, suyun dikkatini çekmek, yolunu kesmek için küveti taşana kadar doldurmuş. İçine girmiş. Vücuduna önce incecik çizgiler atmış. Dayanamamış, kontrolsüz kalın, uzun çizgiler atmış bu sefer.
Su kendisine aşık kızı o an farketmiş. Rengi kırmızı, kokusu kan, tadı kan. Gökten üç elma renkleri yine kan.
AUTHOR NOTE----(*/ω\*)
oneshot harici yazamiyorum herhald ya yasasin kotuluk yeni yil ozel fic hesabin kurucusuyum ama on ficteb dordu benim neyse begenmissinizfir umarim BI DR tam ship fici gibi dehildi ama olsun. liana benle falga geciyo angst haricş yazamadigim ivib neysr mutlu yillsrrrr
🌸:airi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
# like water, seulrene ☑
FanfictionDemek su, başına gelenleri hiç unutmazmış. Bir masal olup yeniden yeniden anlatır, intikam alırmış. Hiçbirimiz bilemedik. ☆ oneshot with seulrene ☆ text by airi ☆ angst