Zeynep Sarı
Parlak bir ışık beni bi an kör etti. İleri doğru bir adım attım ama ayağımın altında uçurum vardı. Birkaç çakıl kırıldı ve yere düştü. Peçe çekilmeye başladı ve ufukta bir şelale ortaya çıkmaya başladı.
Neredeydim ben burası da neresi? Su kaynıyordu ve tıslıyordu ama altındaki kayalara çarpmak yerine yukarı doğru yükseliyordu
-" görünüşe göre... hala uyuyorum."
Bu düşünce beni biraz da olsa sakinleştirdi ve yine de ne kadar da gerçekçi görünüyordu. Arkamda kocaman ağaçları olan bir orman vardı. Dalları süslü ve uçsuz bucaksız gökyüzüne gidiyordu. Arkamı döndüm tekrar aşağıya baktım
-" harekete geç dedi bir ses kimin söylediğini görmedim. Kafamda ve aynı zamanda her yerden bir ses geliyordu. Gök gürültüsü gibi, gong'a bir darbe gibi gürledi. O sese itaat etmezsem, eğer durmaya devam edersem, korkunç bir şey olacağını anladım.
ve ben uçuruma atladım. İnsanlar uykusunda ölemez bu uyanmama yardımcı olacaktı biraz uzaklaştım,hızlandım ve atladım.
A-aaaa diye çığlık attım. Boşluk beni kollarına aldı. Kalbim çarptı göğsüm dehşet içinde sıkıştı. Bu bir rüya değildi düşecek ve ölecektim. Korku tüm duygularımı ele geçirdi. Kaçmak için umutsuz bir girişimde bulunmaya çalıştım,ellerim havaya tutunmak ister gibi destek bulmaya çalıştım ama fayda etmiyordu. Yaklaşan ölüme bakamayarak gözlerimi kapattım ben aniden bir şey oldu ben gözlerimi açtım ve düşüşümü durduran bir şey açıldı! Yukarı fırladım ancak o zaman birşeyle hareket ettiğimi anladım. Onları sezgisel olarak hareket ettirdim. Boğazımdan histerik bir kahkaha çıktı. Bu tamamen çılgınca diye bağırdım.
Birkaç dalganma ve aşağıda yeryüzünün ana hatları göründü. Ancak ayaklarım yere dokunduğunda sonbaharda yaprak gibi tüyler kanatlardan hiçbir şey kalmana kadar düşmeye başladı. Herşey titredi,sallandı ve sonra yok oldu. Bir serap gibi kaybolmaya ve çözülmeye başladı. Sonra dalgalanmalar geçti ve kendimi en başta bulduğum yerde buldum. Kısa acıklı atışlar duyuldu. Titredim ve sese döndüm. Karşımda simsiyah kanatları olan gözleri denizler kadar mavi yaşlı bir adam vardı. Gözlerinde hayranlık bakışları vardı.
-" Bravo! Uçuruma atlamak cesur bir eylemdir, bunun bir rüya olduğunu düşünen biri için bile..
-" Kimsiniz diye sorduğumda cevap vermek yerine arkasına dönüp kanatlarını yaydı ve bana döndü
-" Benim adım Herald.
Ormanda bir kadınla bir erkek çıktı. Arkalarında neşeyle zıplayarak garip bir hayvan atladı. Mavi renkte Dinazordu ve bana bakarak
YOU ARE READING
Göklerin Sırrı
FantasyZeynep öldü ve kendini bambaşka bir dünyanın içinde buldu kendini. Melek mi olacaktı? Şeytan mı? Ya aşk peki o ne olacaktı? Bu hikayede hiçbir şey gerçek değildir! Herşey bir kurgudan ibarettir.