14) are you bored yet

405 62 13
                                    

GİDİYORUZ!

şaka değil, şu an gerçekten omzumuzda sırt çantalarımız, havaalanına doğru yürüyorduk.

kalabalık olmayan, küçük bir şehir seçmiştik ve planımız bu şehrin karanlık havasından kurtulup izimizi kaybettirmişti.

belki de içimizi karartan bu şehirdi ve daha aydınlık bir şehirde daha iyi olacaktık.

"hyunjin gerçekten düzelecek mi her şey?"

"ben inanıyorum düzeleceğine, iyi olacağız."

"birlikte oldukça."

"evet, birlikte oldukça."

havaalanına ulaştığımızda uçağın kalkmasına yaklaşık yarım saat vardı, bu yüzden oturup bekleyemeye başladık.

"aşırı uykum var, gece hiç uyuyamadım heyecandan."

"baban eve geldi mi?"

"yok, gelmedi. yine geçirmiştir gecesini birileriyle."

"senin için daha iyi zaten, boşver sevgilim."

"küçük bir evimiz olsun."

"boyayalım duvarları, sonra poster asarız."

"evin yanmaması için mutfak işi sende ama."

"her türlü yanacak, farkında mısın?"

"o zaman noodle alırız her gün."

"noodle krizinden ölmeyelim."

"ölürsek başka şeye geçeriz o zaman."

"ama ölmüş oluruz."

"bir şey olmaz aşkım."

aramızdaki saçma diyalogtan sonra bir süre birbirimize 'biz mal mıyız?' bakışları atıp daha sonra kahkaha atmıştık.

"heyecan beynimize vurdu bu arada. başka açıklaması olamaz bu mallığımızın."

aramızda gülüp eğlenirken uçağın kalkma saati gelmişti. son kez etrafa bakıp son kez görmek istedim şehri. kötü anılarımızla dolu bu karanlık, kasvetli ve kirli şehirden ayrılıp el ele aydınlığa çıkacaktık. uçağa binecektik ve geçecekti her şey. ikimiz de inanıyorduk buna.

ve bindik. yükseklik korkum şu an tavan yaptığı için kafayı yiyordum ve bunu daha önce ona söylemediğim için hyunjin'den azar yiyordum.

"hyunjin ne bileyim uçakta böyle olacağımı ya?"

"uçağı yerden gidiyor sanmıyordun herhalde jeongin, manyak mısın?"

"hyunjin ölüyorum hyunjin."

hyunjin ölmemem için bana sıkıca sarılmıştı, ben ise kafamı gömmüş çıkarmıyordum.

"çok mu yüksekteyiz?"

"değiliz aşkım değiliz."

"yalan söyleme, bulut gördüm ben."

"lan niye bakıyorsun?"

"merak ettim, kaldıracağım kafamı."

"korkuyorsun salak."

"elimi tut, korkmam."

hyunjin ellerimi tuttuğunda kafamı yavaşça kaldırıp sakin kalmaya çalışarak dışarı bakmıştım. cidden bulutlara yükselmiştik. normalde bundan ölesiye korksam da hyunjin yanımda olduğu için rahat hissediyordum.

"cause we could stay at home and watch the sunset."

(çünkü evde kalıp gün batımını izleyebilirdik)

"but I can't help from askin', 'are you bored yet?'"

(ama yine de 'sıkıldın mı?' diye sormaktan kendimi alamıyorum.)

"i don't know where we're going."

(nereye gittiğimizi bilmiyorum)

"hey şarkının bir yerini atladın."

"hyunjin sevmiyorum orayı, devam ettir işte."

"but i like to be by your side."

(ama yanında olmayı seviyorum.)

"HYUNJİN ŞARKIYI DEĞİŞTİRDİN."

"ama orijinalinde 'yanında olmak isterdim.' diyor, ben zaten senin yanındayım."

"hyunjin manyak mısın?"

"manyağınım."

atışarak, bazen gülüşerek geçmişti uçak yolculuğumuz. o bana korkumu unutturmuştu, ayrıca bir sürü gökyüzü fotoğrafı çekmişti.

uçaktan indiğimizde bambaşka bir yerdeydik. hiç görmediğimiz insanlar, görmediğimiz yerler, belki de yepyeni ve aydınlık bir gökyüzü.

el eleydik ve bu şehri birlikte tanıyacağımıza söz vermiştik.

bunlara mutlu sahne yazmak cok garip geldi bayilcam

bi dahaki bolum final bu arada

silent cry | hyunin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin