Bölüm 8/Kurtuluş

47 2 0
                                    

Gözlerimle resmen savaş veriyordum. Açılmamak için direniyorlardı ama açmalıydım. Hala üzerimdeki soğuklukla o lanet tünelde olduğumu anladım. Zaten beni buradan kim kurtarabilirdi ki? Azer dışında kimse burada olduğumu bilmiyordu. Ahh bu komludaki ağrı bir türlü dinmiyordu. Bir anda birinin adımı haykırarak içeri girdiğini duydum.

 "Beste , neredesin?! " ... "Beni duyuyor musun?" ... "Beste , sana ne oldu böyle?!! " Bana sarılan kolların kim olduğunu çıkaramadım. Ama sesi tanıdıktı ve bu ses buraya girmeden önce bana 'lütfen ' diye fısıldayan ses değildi. Bir an 'o olsaydı keşke' derken buldum kendimi. Anlamam için gözlerimi açmam gerekiyordu. Zorlada olsa açtım ve karşımda Aras ya da Ayaz'ı  gördüm –kabul ediyorum onları birbirinden ayıramıyorum ama tek yumurta ikizleriler-. Ona bakınca bağırarak konuşmaya başladı "Aras onu buldum! Yanında bir iskelet ve tabut var. Çabuk buraya gel!" Ben karşımdakinin Aras değil de Ayaz olduğunu yeni anlamıştım ki bir ayak sesi duydum.

Koşuyordu. Aras bana doğru koşuyordu ve nedense bu içimdeki kurtulabilmeye olan güvenimi arttırıyordu. "Beste! Beni duyabiliyor musun? Beste korkutma beni!" duyabiliyordum hem de gayet net. Ama konuşabilecek gücüm yoktu. Bana ne oluyordu böyle ? Bu soruyu başkalarına da sormak için "Aras b-ben galiba ölüyorum. Bana ne oldu böyle? " dedim . Bunu söylememin hemen ardından bana kollarını doladı ve sanki çok basit kırılacak bir cammışım gibi beni kucağına aldı. Başımı onun göğsüne yasladım. Kurtulmuştum. Kurtulmanın mutluluğuyla tebessüm etmek istedim ama buna bile halim yoktu. Şu an içimden göbek atıyor olsam da dışarıdan şizofren tanısı koyulmaması için hiçbir neden yoktu. Gözlerimi ani ve fazlasıyla güneş ışığı kaplayınca tekrar gözlerimi kapattım. Bir süre sonra Aras beni yumuşak bir koltuğa yatırdı ve ben de gözlerimi açtım. Aras sürücü koltuğuna geçerken onun yanına da Ayaz oturdu.

 Aras arabayı kullanmaya başlayınca ona " Beni orada bırakan Azer'di değil mi?" diye bir soru yöneltip oturur pozisyona geçtim. Aras dikiz aynasından tek kaşını kaldırarak 'hani sen ölüyordun' bakışı attı. Ben de ona ' can benim hayat benim sana ne ?' bakışımı attım. Göz devirmekle yetindi. Ardından tekrar ciddileşip hafifçe kafasını salladı ve uzuuunca bir küfür mırıldandı. Ayaz dönüp bize bakmadığı için bakışmalarımız görmemişti bu yüzden Aras'a dönüp "Sakin ol kardeşim. Birlikte " dedi. Aras Ayaz'ın dediklerini duydu ama cevap vermedi. Tekrar bana kısa bir bakış gönderip "Şimdi seni eve bırakacağım ve okul dışında bir yere gitmeyeceksin." Dedi. Ona 'oldu canım başka?' bakışımı attım ama bu sefer Ayaz da fark etti ve bana bir şey söylemek için ağzını açtı. Gözlerini  yoldan ayırmayan Aras onu görmediği için sözünü böldü ve "Beste lütfen." Dedi.Şu an içimden halay çekiyorum çünkü Aras bana sürekli lütfen diyo.

Arabayı durdurdu ve indim. Ben eve girene kadar bekleyip ben eve girer girmez gaza basıp gittiler. Koşarak odama çıktım ve kendimi yatağa attım. Şu yaşadıklarımdan sonra ne yapacağımı bilmiyordum. Ergen serserilerin durumu gibiyim: QarışıQ/ArSıZ BeLa/AşKıNdAn ÖlDü/ DJ Asi/


Azer'i polise ihbar etmeli miydim bilmiyordum ama bunu onun yanına bırakmayacaktım. Eminim seninde bir zayıf noktan vardır Azer bey. Benim ki karanlıksa onun ki ne bileyim belki de yükseklikti. Sonunda yorgunluğa dayanamayıp üstümü bile değiştiremeden gözlerimi kapadım. Yarının cumartesi olduğunu hatırlayınca içimden halay çekip uyumaya çalıştım. Bugün ne olmuştu böyle? Trenden düşüşüm-ama düşmeyişim- korku treni, karanlık... Bu kadar duygu bana bile fazlaydı. –bazı günler 25 adet acıklı film izleyip göz pınarlarını neredeyse kurutan birinden bahsediyoruz- Ama anlamadığım şuydu eğer trenden düşmediysem bana böyle hissettiren şey neydi? Azer bana neden bunu yapmıştı?

MULTİDE AZER VAR

ÇOK MUTLUYUZ OKUDUĞUNUZ İÇİN AMA VOTE VE YORUM VERMEYİ UNUTMAYIN

İZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin