Cara'nın dosyasını da aldım. Dışarı çıktım. Ya kaçan deneklerden biri benim gibi kendi dosyasını almaya gelmişti ya da-şahsen böyle bir ihtimale olasılık değeri bile vermiyorum- profesörlerden biri ger dönmüştü. Sesin geldiği yönde benim gibi deneklere gardiyanlık yapan askerlerden biriydi. Kan revan içindeydi kollarının ardında denek olarak kullanıldığı belli olan sarışın küçük bir kızın kaçmasını önlemeye çalışıyordu. Küçük kız debelenip kurtulmaya çalışıyor bir yandan da "bırak beni!" Diye bağırıyordu.
Kaçmaya çalışırken siyah gözleriyle beni görünce durdu.
"Yardım et..."
Adam onun boynunu kolunun arasına almış boğmak için hazırlanıyordu.
Kızın hareket etmeyi bıraktığını fark edince kafasını yana çevirip beni gördü. Beni tehdit edercesine bakıyordu.
"Bana mı karşı koyacaksın çocuk!" Bunlar ağzından tükürür gibi sarf ettiği sözlerdi.
"Bu acınası halinle bir de bu kızı kurtarmaya mı çalışacaksın!" Adam resmen kendi kendine drama yapıyordu. Onu kaideye bile almadan arkamı dönüp uzaklaşmaya giderken "tabii kaç git! Bob brown ile uğraşamayacağını anladın di mi?"
"Sana adını sormadım." Dedim sırtım dönük bir biçimde. Adam şaşırarak sadece basit bir "heh?" Sesi çıkarttı.
Dönüp ona baktım. Kızı saran kolu gevşemişti. "Neden bahsediyorsun çocuk!" Diye gürledi. O dakika içimi duygular bastı.
Ah ne kötü. Gülümseyip adama bakmakla yetindim. Acaba ne zamandır duygu hissetmiyordum? Ne zamandır bir isim duymuyordum? Hatırlamıyorum. Ama içimi kaplayan duygu seli benim için büyük bir şaheserdi.
Gözlerimin önüne inen siyah şekilleri hissediyordum. Adamın suratındaki korkuyu ve kızı bırakışını hissedebiliyordum. Adamın suratına odaklandım. Benim gözümün önüne inen siyah perde onunkine de inince ruhunu koruyan kalbini gördüm.
Sadece basit bir şarkı söylemek kalmıştı geriye."Şarlatan şarlatan duy sesimi,
Atan canın hafif ritmini.Kalbine sapla hançerini
Ya da mutluluğun kendisini.Şarkıma kulak ver ve gel!
İsmi duyulana ya mutluluk ya ölüm ver!Duygularımı geri ver!
Al dayanılmaz çileyi.Şarlatan şatlatan duy sesimi!
Atan kalbin sonu getir!"Şarlatan beni duymuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
XVIII
Science Fictionİsimler. İnsanları kalıplaştıran alfabedeki yirmi dokuz harfin bazılarının belirli sıralarla dizilişi sonucu okunan kelime...