Ela'nın anlatımıyla
Sabah gözlerimi açtığımda kendimi daha iyi hissediyordum. Ağrım yoktu. Gece gördüğüm kabusu saymazsak, güne güzel bir başlangıç yapmış olabilirdim.
İpek hala gelmemişti. Acaba dün konuşurken onu kırmış mıydım diye düşündüm. Kırmamak için özenli davranmıştım. Gelmediğine göre üzmüştüm onu. Ben böyle düşünürken kapı birden açıldı. "Günaydın sultanım, bugün nasılsınız" cıvıl cıvıl sesi ve enerjisiyle bana yanlış düşündüğümü gösterdi.
Ona gülümsedim "İyiyim benim güzel nedimem" ikimiz de gülmeye başladık.
Yanıma yaklaştı. "Evet iyi görünüyorsun, sevdim bu halini" derken odaya kahvaltı ve ardından Mert geldi. İpek bana dönüp sözlerine devam etti. "Bu gece kabus yoktu o zaman" beklentiyle sormuş gibiydi. Kaşlarımı çattım.
"Aslında vardı ama çok sürmedi, uykuya geçtim" dönüp Mert ile göz göze geldiler.
Bana dönerek "Bu durum için destek almak ister misin" dedi.
"Hayır eskisi gibi değil. Daha kısa sürüyor artık"
"Peki canım sen nasıl istersen. Sana bir hediyemiz var"
"Siz?" dedim şaşkınlık ve merakla.
İpek gülümsedi "Mert'le benim" Mert bana bakıyordu. Ona bilmiş bir gülümsemeyle bakarken o utançla başını yere eğdi. Sonra İpek'e yaklaşıp elindekini ona verdi. İpek de bana uzatarak "Al canım, bu senin. Yeni telefonun ve yeni numaran. Güle güle kullan" gülümsüyordu.
"Teşekkür ederim ama buna ne gerek vardı. Siz zaten yanımdan ayrılmıyorsunuz başka konuşacak kimsem yok" henüz almamıştım.
"Olsun al sen lazım olduğunda yanında hazır bulunsun" dedi aldım ve teşekkür ettim.
"Numaranı ilk bana veriyorsun. Ben de telefona, sana gerekli numaraları kaydediyorum" dedi. Telefonu çıkardım hattını taktım.
"Al canım Mert'in ve senin numaralarınızı yazarsın" diyerek ona uzattım. Bana gülümseyerek telefonu aldı. Kendi numarasını yazdı çaldırdı.
"Ben de seni kaydedeyim" diyerek kendi telefonunu aldı eline.
Telefonundan bakarak bir numara daha girdi ve çaldırdı Mert'in telefonu çalmıştı bir numara daha girmeye başladı ve çaldırdı "Ne yapıyorsun? Kim o" dedim.
"Yabancı değil, abim. Telefonun olduğundan haberi olmasın mı" kinayeli konuştu.
"Olmasın" diye çıkıştım ama çoktan çalmıştı. Her şey için çok geçti...
İpek'in elindeki benim telefonum, çalmaya başladı. Yapmacık bir şaşkınlıkla "Aaa telefonunun çalıyor. Aç bakalım kimmiş?" bana uzattı telefonun ekranında kim olduğu yazıyordu.
Okan TAŞER arıyor...
Derin bir nefes aldım ve açtım. Konuşamadım. "Alo kimsiniz" dedi.
"Şey, benim Ela" duraksayarak konuştum.
"Ela?"
"Evet. İpek bana telefon aldı. Senin numaranı da kaydetmiş. Numaramı kaydetmen için çaldırmış" hala yavaş yavaş ve duraksayarak konuşuyordum. Bir cevap gelmedi. "Şey rahatsız olduysanız kusura bakmayın" dedim mahcubiyetle.
"Önemli değil. Başka bir sorun var mı?" sesi dümdüzdü. Böyle konuşması neden bilmem, beni sinirlendirmişti.
"Yok. İyi günler"
"Peki" dedi aynı sesle. Telefonu kapattım.
Çatık kaşlarla İpek ve Mert'e bakıyordum onlar da gülmemek için dudaklarını birbirine bastırıyorlardı. Mert "Ben dışarıdayım" dedi ve tekrar dudaklarını ısırarak çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY IŞIĞI
RomanceHayatı bi anda alt üst olan bir kız... Hayatla, vazgeçiş arasındaki adımları... Ona seçmesi gereken tarafı göstermek isteyen, yeni hayatının güzel olması için uğraşan bir adam...