Yazdığı bölüm bu.. Buyrun bakın
"Işık bir nesne tarafından engellendiğinde oluşan karanlık bir alandır. O alana girdiğinde hiç bir zaman geri çıkamazsın. Kapkaranlık bir alan. Lakin gerçek şu ki karanlık olmadan yıldızları asla göremeyiz. Geceleri yıldızlar odanızı aydınlattığında, tek başınıza oturup ay ile konuşun. Düşünün ve sadece
Aya bakın."Şarkı: You're in my head - Moow, Lotte Kestner.
🎼| Bölüm 1 |
——
🃏Bu hayatta kendime yakın hissettiğim en büyük dost ay olabilirdi. Çünkü bana göre ay sadık bir arkadaştır. Asla senden ayrılmaz. Her zaman orda, gökyüzünde, Bizi izliyor. Kararlı. Aydınlık ve karanlık anlarımızda bizi en iyi o tanıyor. O da tıpkı bizim gibi sonsuza dek değişiyor. Her gün kendisinin farklı bir versiyonu vardır. Bazen zayıf ve solgun. Bazen güçlü ve ışık dolu olur.
İnsanlarda böyledir bence. Tıpkı bir ay gibi değişe biliyor. Bazen çok zayıf ve solgun oluruz bizde ay gibi. Bitkin oluruz. Yoruluruz, tükeniriz. Her şeyden pes etmek isteriz. Hayatı sorgularız kendimizce. Karanlık gökyüzünde kayboluruz. Fakat karanlığın gökyüzünde kaybolurken yıldız alır bizi kaybolduğumuz yerden kurtarır. Bize ışık verir, parıltı verir. Bizi güçlü yapar. Hayata bakış açımız değişir
Ay savaşmaz. Kimseye saldırmaz. Endişelenmez. Başkalarını ezmeye çalışmaz. Rotasını daima korur, ancak doğası gereği nazikçe etkiler. Başka hangi vücut koca bir okyanusu çekebilir ki? Kıyıdan kıyıya ay doğasına her zaman sadıktır ve gücü hiç bir zaman azalmaz.
Aydaki adam bana bazen gülümser. Bu büyük bir gizemin birçok değişen ifadesidir aslında. Aydaki adam rüyalarıma fısıldıyor.
Bana bak diyordu ay'a bak bende seni izliyorum diyordu.
Gökyüzüne bakmak, karanlık kadife gecelerde Ay, parıldayan yıldız ışıklarında gölgeler yaratıyor. Aydaki adam aşıklar ve hayalperestler için dikkatli bir göz tutar benim gözümde.
O aydaki adam karanlık geceyi aydınlatır. Yıldızlar mola verdiğinde dünyaya ve göle düşer. Ay ve Yıldızlar büyülü ışıklarını saçıyorlar bize karşı.
Dünyadaki bir sürü şeyler çok anlam taşırlar aslında. Fakat hiç kimse bunları umursamazdı. Ancak bazen insanların hayatta yaşadıkları bu ufak şeylere anlam taşıttırlar. Küçük bir yıldız mesela, karanlık bir gökyüzü, geceleri ortaya çıkan ay, havada esen tatlı rüzgar veya bazen koca bir fırtına. Bunlar hayatta yaşanmışlar ile anlam taşıyan şeylerdir.
Ancak bir şey yaşadığında anlarsın bu doğanın anlamlarını. Ancak bir şey olduğunda farkına varırsın doğadaki eserleri. Kendini onlara yakın hissedersin.
İnsan mutluyken sabah çıkan güneşte enerji bulur. Mavi gökyüzünde bulunan bulutlarda bir sürü umut edinir. Bütün doğalarda kendini hiç olmadığı kadar huzurlu hisseder. Çiçekleri sular mesela. Yakınlaşıp çiçeği koklar ve kalbi temizliklerle dolar. Bitkileri eker. Onlarla konuşurlar. İçindeki mutluluğu bitkilere anlatırlar. Bitkiler insanların mutluluğunu daima hissederler.
Fakat bir diğer yanı ise. Sadece karanlıklarla ibarettir. İçinde koca bir yangın vardır. Geceleri uyuyamayıp karanlık gökyüzünü izlersin. İçinde hissettiğin karanlık hisler ile karanlık gökyüzü sana arkadaşlık eder. Kendini o karanlık gökyüzüne yakın hissedersin. Onu izlersin. Sonra koca bir yıldırım çarpar gözlerinin önünde. O yıldırımın aynısı yüreğinde de çarpar. Tanıdık gelir sana. Korkmazsın. Sadece onun senin anladığını hissedersin. Şiddetli yağmur yağar. Karanlık bulutlar yavaş yavaş kaybolur. Akan yağmur damlaları ile kendini onlar gibi yok etmek istersin.