Uzanmaya çalıştığı bıçağı yerden aldım, bir ayağımla hâlâ eline basıyordum. Bıçağı alınca yere eğildim. Boşta kalan elimle ağzını kapadım ve kalbine denk gelecek şekilde bıçağı soktum. Onun için daha acısız bir ölümü dilerdim ama canıma kastetmesinin bedeli buydu. bıçağı çıkarmayacaktım, etrafın kanla kirlenmesini istemiyordum. Canını verince elimi ağzından çektim, iğrençti. Salyaları elime bulaşmıştı, oflayarak kadının üstüne sildim elimi. Bedenini sırt üstü döndürdüm ve kucağıma aldım, ağır adımlarla kilere gittim. Kilerin rutubet kokusu burnumun ucunu sızlatmıştı, hemen bir köşeye koydum cesedi. Karşımda duran büyük sandığı açtım. İçerisinde paket paket naftalin vardı, paketlerdeki naftalinlerden bir kısmını sandığın tabanına döktüm. Ardından Sahra'yı kucaklayıp sandığa koydum, yaranın etrafını kağıt bant ile iyice sardım. Kalan naftalinleri de üstüne döktüm. Sandığı kilitledim ve kilerden çıktım...
...
Babamın yüksek çıkan sesini duyunca aşağı indim, derdi neydi ki bu saatte? Sesler seans yaptığı odadan geliyordu, kapıyı araladım. Cevapsız bırakıldığı halde defalarca birisini arıyordu:
''Baba, ne oluyor?''
Bana döndü hızla. Ayağa kalktı ve mırıldandı:
''Geçenlerde bize gelen bir kadın vardı, hatırlıyor musun? Bugün gelecekti yine, hatırlarsan o gün çok kötüydü bu yüzden onu yormak istemeyip yollamıştım. Telefonlarıma cevap vermiyor, haber alamıyorum. ''
Bahsettiği kadını hatırlayınca bir teklif sundum:
''Kadının oturduğu mahalleyi biliyorum, istersen bir gidip komşularına sorayım. Adı neydi?''
''Adı Sahra, bunu yaparsan çok iyi olur kızım. Kadıncağız ifritlerin kurbanı olsun istemem. ''
Kafamı onaylarcasına salladım. Odama çıkıp hazırlandım, hızlı davranıp evden çabucak çıktım. Oturduğu mahalle yakınlardaydı, çok geçmeden mahalleye vardım. İki kadın merdiven başında oturmuş çekirdek çitliyordu. Selam vererek yanlarına gittim:
''Selamünaleyküm''
Önce süzdüler:
''Aleykümselam güzelim'', dedi solda oturan. Sağdaki de gülümsedi bana. Hemen konuya girdim:
'' Şey Sahra hanım bu mahallede oturuyor değil mi? Kendisi nerede biliyor musunuz?''
Birbirlerine baktılar, sağdaki bana dönüp:
'' Neden sordun ki, akrabası mısın?''
Kendimi tanıttım:
'' Yukarı mahallede oturuyorum, babam hüddam, biliyorsunuzdur. Sahra hanımda geliyordu bize. Bugün gelmedi.''
'' Vallahi bugün bizde görmedik, genelde her saat başı çıkar bahçesinde oturur. Dışarı çöp atmaya bile çıktığını görmedik. Hem saat daha 10, erken yani. Sonradan çıkar.''
'' Bu saatlerde bize gelmesi gerekirdi, sanırım sıkıntıları vardı.''
Kadınlar evet dercesine kafa salladı. Soldaki:
'' Doğrudur, bir garipti bu hafta. Üç harfliler mi ne geldi, yoksa sizde işi ne?''
'' Evet'' dedim kısık sesle. '' Görürseniz bize ulaşması gerektiğini söyler misiniz?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÜYÜCÜ AŞIK OLURSA
FantasíaBüyüde ustalaşmış bir büyücünün bir kadın için defalarca katil olduğu bir kurgu. Aşk adı altında takıntı yapmış bir büyücü cinlerin esiri olur. Aşk gözü kör eder diye buna diyorlardır belki de...