"Abiii ben çıkıyorum."
"Nereye lan?"
"Dedim ya Atsushi'yle bi santranç turnuvasına gideceğiz diye."
"Bekle bende geliyorum." Kaşlarını çatıp bana baktı. "Ne?"
"Abi, sen santrançtan ne anlarsın?"
"Santranç için gelmiyorum herhalde. Ne zaman oldu sen hâlâ beni sevgilinle tanıştırmadın." Elimi vestiyere atıp şapkamı ve evin anahtarını aldım.
"Aku, bana öyle aptal aptal bakma. Bende geliyorum dedim."
"Iyi tamam, bir şey demedim." Ayakkabılarımı giydiğimde çıktık. Fazla uzakta değildi. 15 dakikalık yürüyüşten sonra varmıştık. Içeriye girdiğimizde Atsushi'yi bulmamız fazla uzun sürmemişti. Birbirlerini görür görmez öpüşüp koklamışlardı. Iy cıvık cıvık ilişki.
"Öhm öhm." Yalandan öksürükle benimde burda olduğumu hatırlattım. Ikiside bana döndü ve Aku konuşmaya başladı.
"Atsushi bu abim, Chuuya. Abi bu da Atsushi."
Gülerek elini uzattı. "Memnun oldum Chuuya-san."
"Bende." diyerek elini sıktım. Ayakta durmak yerine yerlerimize oturduk. Bu iki yapış yapış çift yanımda flörtleşmeye devam ediyorlardı. Ayıp ayıp yanınızda büyüğünüz var. Bu yeni nesilde hiç terbiye de kalmamış. Püü.
Can sıkıntısından etraftaki insanları izlerken buraya gelmekte olan kişiyi görünce şansıma bir kez daha sövdüm. Ya sen nerden çıktın şimdi?
"Chuuya?" Adımı söylemesiyle ona döndüm.
"Tachihara." Adın batsın.
"Ne güzel bir tesadüf, değil mi?"
"Ya ne demezsin." Ben fazla muhattap olmamak için kısa kesmiştim ama o gelip hemen yanıma oturmuştu.
"Eee nasılsın Chuuya?"
"Seni görene kadar iyiydim."
"Santranca ilgin olduğunu bilmiyordum."
"Yok zaten." Tanrı aşkına biri bunu burdan alabilir mi?
"Chuuya." Sesi birden ciddileşmişti.
"Ne var?"
"Biraz konuşabilir miyiz?"
"Az önce konuştuk ya, yeter."
"Chuuya, ciddiyim ben." Yüzüne baktım. Başıyla çıkışı gösterdi.
"Aman be, tamam." Aku'ya birazdan geleceğimi söyleyecekken nerdeyse sevgilisinin içine düşeceğini gördüğümde vazgeçtim. Gittiğimi bile farketmez bu.
Elimle yolu gösterip "Yürü." dedim. Beraber dışarı çıkmıştık. Kollarımı birbirine bağlayıp ona döndüm.
"Dinliyorum."
"Tamam, lafı fazla uzatmayacağım. Chuuya ben senden beni affetmeni istiyorum. Belki de affedilmez bir hatam var ama lütfen bize ikinci bir şans daha ver."
"Seni affetmemi istiyorsun?"
Kafasını salladı. Işte şimdi sinirlerim atmıştı.
"Olum sen beni aldattın lan! Nasıl affedeyim? Birde utanmadan karşıma geçmiş ikinci şans istiyorsun."
"Chuuya-" bana doğru elini uzattığında kendimi geri çektim.
"Sakın. Bir daha ağzını açarsan o ağzını kırarım. Defol git şimdi."
Sinirlerime hakim olamıyordum. Şu an onu burda falakaya yatırabilirdim. O içeri girerken ben sakinleşmek için biraz daha dışarda durdum.
Bok çukuruna düşersin inşallah.
Dışarda çok fazla durduğumu farkedip içeri geçtim. Herkes yerindeydi. Sanırım turnuva başlıyordu.
"Abi, ne ara gittin sen? Farketmedim."
"Tabii sen sevgilinin içine düştüğünden farketmemen normal."
"Aman be, sanada bir şey söylenmiyor."
Akuya göz devirip maçı izlemeye başladım. Birkaç dakika izleyebildim sadece. Kesinlikle santranç bana göre değildi. Bir süre daha geçti. 3 maç bitmişti. 4. maç için yeni oyuncular geldiğinde gördüğüm tanıdık yüz ile gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Tachihara gene mi sen ya? Canın cehenneme.
Oyun çoktan başlamıştı. Ben ise Tachihara kazanamasın diye beddua ediyordum.
"Umarım yanındaki bandajlı kazanır. Kazandığında da o bandajları götüne sokar inşallah. Geber."
"Abi, ne saçmalıyorsun ya?" Yanımdaki bana mal mal bakan kardeşime döndüm. Iki elimi havada yumruk yaptığımı farkedip onlarıda indirdim.
Sesli mi söylemiştim onları?
"Chuuya-san?" Atsushi konuştuğunda ona baktım.
"Efendim Atsushi?"
"Sen abimi nerden tanıyorsun?"
Eh?
"Eh.. Ne?"
O bandajlı abisi mi lan?! Vış.
***
Evet bi soukoku ficiyle geri geldim. Bu kitabi canım arkadaşım ela istediği için yazıyorum. Iki haftadır beklettim kızı.
Konu tamamen Ela'ya diğer kalan şeyler bana aittir.
Kontrol etmeden atıyorum. Artık ne kadar güzel falan hiç umurumda değil elacim.
Hadi bay.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
chess (soukoku)
FanfictionChuuya, kardeşinin sevgilisiyle tanışmak için gittiği santranç turvunasında aşkı bulacağını nerden bilebilirdi ki?