-Senin ne işin var burada?- Ben burada yaşıyorum asıl sen ne yapıyorsun burada?
Şaşkın bir şekilde "ben de burada yaşıyorum."
Bana kaşlarını çatıp bakarak " sen burada da mı yenisin?"
- Evet, yeni taşındım.
Bıkkın bir şekilde oflayıp " her daire için otopark alanı var. Senin arabanı koyduğun yer benim park yerimdi."
Şaşırıp kalmıştım. Mahcup bir ifadeyle "Özür dilerim, bilmiyordum." dedikten sonra tanıdık birkaç ses duydum.
Geçenlerde tanıştığım üç şirin teyze yanlarındaki birkaç kişiye benim hakkımda iyi olmayan düşüncelerini söylüyorlardı.
- Bu bizim Murat Denizoğlu'nun kızı mı?
- Tabiki de onun kızı olucak baksana babasına ne kadar da benziyor. Mahallede tekrardan huzurumuz kaçacak gibi.
- Murat o kadar da kötü biri değildi ki,
Kızı kötü olsun, hem daha yeni taşındı, nereden bilsin arabasını nereye park ediceğini.- İleride görürsünüz.
Gibi çeşitli fısıltılar kalabalığın içinden duyuyordum. Bu sözler beni daha da utandırırken başımı Yaman'a doğru çevirdim , mahcup bir ses tonuyla " tekrardan çok özür dilerim, hemen şimdi arabamı çekerim."
Umursamaz bir şekilde bakıp, sakin bir ses tonuyla- Arabanı nereye park ediceğini biliyor musun?
Utangaç bir şekilde"Hayır"dedim. Sanki sesim içime kaçmıştı.
Derin bir nefes alıp " arabanın anahtarını bana ver ve yanıma geç."
Cebimden anahtarı çıkarıp ona verdim ve yolcu koltuğuna geçtim. O da sürücü koltuğuna oturup arabayı çalıştırırken
- Hangi daire de oturuyorsun ?
- 16 numaralı daire de oturuyorum.
Başını anladığını belirten bir şekilde yavaşça sallayıp arabayı geri sürmeye başladı.
Dikkatle onu izliyordum. Yüz hatları oldukça ciddi bir iş yapar gibi gergindi.
Damarlı büyük elleriyle direksiyonu sıkıca kavramıştı ve sanki her gün kullandığı bir araç kullanır gibi kullanıyordu.
Hiç bir zorluk çekmeden park yerimi bulup arabamı düzgün bir şekilde park ediyordu.
Her saniyesini dikkatle izlemekten kendimi alamadım.
Esmer teni oldukça büyüleyiciydi, buz mavisi gözleri kendinden oldukça emin ve kararlı duruyordu.
Soluk pembe dudakları ifadesiz duruyordu. Burnu Türkiye'deki çoğu erkeğin burnuna göre kemiksiz ve oldukça güzeldi , yüzüyle çok uyumlu gözüküyordu.
Siyah saçları hafif dalgalı, saçının ön kısımları hafif anlına doğru dökülüyordu, hafif kalınlıkta olan düzenli kaşları ile cidden yakışıklı biriydi.
Arabayı park ettikten sonra damarlı koluyla kontağı kapatıp anahtarı çıkardı. Anahtarı bana vermek için
dönerken bakışlarımız birleşti.
Bir kaç saniye sadece gözlerimizin içine baktık sessizce .Bir süre sonra Yaman hafif kaşlarını çatıp hafif bir şekilde öksürüp sessizliği bozdu, anında utanıp bakışlarımı kaçırdım sanırım yanaklarım kızarmaya başladı.
Tekrar hafifçe Yaman'a döndüm, benim aksime yanakları kızarmamıştı
oldukça sakindi, sağ elini kaldırıp bana doğru uzatınca ilk başta anlamadım bu yüzden kaşlarımı çatıp bir eline bir de gözlerine baktım.Yaman hafifçe gülerek
- Anahtarın bende kalıcak sanırım? dedi biraz alaya vurarak.
Bu sözleri ile daha fazla utanıp kızarırken, elinden anahtarı aldım.
- Teşekkür ederim ve özür dilerim cidden daire numarasına göre park yeri olduğunu bilmiyordum. Sorun çıkardığım için tekrardan özür dilerim.
- Özür dilenicek bir durum yok bilmiyordun sonuçta. dedi sakince
- Olsun gene de sinirli duruyordun, gereksiz yere benim yüzümden herkes gerildi, mahalledeki insanlara karşı da çok mahçup hissediyorum. dedim, "içimdeki huzursuzluğu dile getirmek beni daha da utandırmaya başlamıştı.
- Mahalledeki insanları kafana takma. En küçük bir olay bile olsa hemen koyun sürüsü gibi toplaşıp gereksiz muhabbetler yaparlar ayrıca bir park yeri için sinirli değildim küçük keçi, buraya gelmeden önce zaten sinirleneceğim ufak bir olay yaşadım, sinirimi atamayınca biraz sana patladım gibi oldu kusura bakma küçük keçi." dedi , başlarda sesi sakin sonlara doğru alaycı ve birazda ciddiyet taşıyan sesi ile bana gerçekten sinirli olmadığını anlamıştım ve bana yaptığı keçi göndermesini anladığımda göz devirmemek için zor tuttum kendimi.
Samimi bir şekilde gülümseyerek gözlerinin içine baktım.
- Teselli etmede çok iyisin bütün moralim düzeldi şuan dedim onun gibi alaylı bir ses tonuyla konuştum.
Bana evlendiğini gösteren bir şekilde bakış atıp gülerek
- Az önce utanıp kızarıyordun şimdi daha iyisin gördüğüm kadarıyla dedi imalı bir ses tonuyla.
Dedikleriyle tekrar kızarıp kaşlarımı çatarak ona baktım
-Tamam daha fazla uzatmayalım artık, tekrar teşekkür ederim, ve tekrardan özür dilerim. dedim artık inmek istediğimi belirterek.
Bana ifadesizce bakıp başını sallayarak arabadan indi onun inmesiyle bende arabadan indim.
Yaman yavaşça kendi arabasına doğru ilerlerken bende arabamı kilitleyip onun arkasından eve doğru yürümeye başladım.
Bir günü daha kazalı belalı bitirdiğim için artık uyumam gerekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İnatçı Keçi
Romance+18 Mıckey Mouse: Afel lütfen motoruma o çıkartmaları sen yapıştırdım deme!! İnatçı Keçi: Ne motoru yaa iyice uçtun sen kendine gel paşam! Mıckey Mouse: Afel! Kızım dalga geçme benimle motorun içine etmişsin resmen. İnatçı Keçi: Noldu paşam artık...