1 | 4 yeni kişi

218 19 82
                                    

"SALAK MISIN SEN ÇOCUK!"

"GEBERECEĞİM ŞURADA KAPA ÇENENİ!"

Gülerek Jisung'un burnuna taktığı adını bilmediğim şeyi işaret ederek konuşmuştum.

"YA SEN SALAK MISIN?"

Jisung panikle yerinden kalkmış ve bağırarak içeri koşmuştu. Ben hâla gülmeye devam ediyordum. Chan hyung ve changbin hyung gülmekten kıpkırmızı olmuş, yerde sürünüyorlardı.

Onların bu halini görünce daha çok gülmeye başlamıştım. Changbin hyungun ayağa kalkıp sandalyesine oturmaya çalılırken sandalyeden düşmesi ile daha çok gülmüş, kendimde yere düşmüştüm.

Tam o sırada jisung ikimizi görüp gülmeye başlamıştı. Jisungun burnundaki izi görüp işaret ederek nefes almaya çalışıyordum -hiçbir işe yaramıyordu- gülmekten karnım ağrımıştı artık.

Chan hyung ise bizim bu halimizi görüp, dünyayı inletecek şekilde altına sıça sıça gülmeye başlamıştı. Yemin ederim bir tane akıllı yoktu aramızda!

Yine uzun bir üşengeçlik seansı yüzünden -hepimiz müstakil evde oturuyorduk ve evlerimiz yan yanaydı- devamlı olarak görüntülü konuşuyorduk.

Hoş, kimse şikâyetçi değildi bu durumdan. Çünkü dördümüzde aile şirketimizde çalışıyorduk ve hiç  sorunumuz yoktu. Bizde sürekli birbirimiz ile konuşup, güya iş yapıyorduk.

"AMINA KODUKLARIM BEN AZ ÖNCE BURADA ÖLÜYORDUM SİZDE GÜLÜYORDUNUZ. UMARIM SIÇARKEN BOKLARINIZDA BOĞULURSUNUZ."

Jisungunda bize sövme biçimi buydu işte. Söverdi, döverdi daha sonra da severdi.

"GÖT DELİĞİNİZE ÇİLEK ÇEKİRDEĞİ KAÇAR UMARIM."

Tamam, bu sefer sevmemişti. Ne yani ben ne yapabilirdim? Gayet sevimli birisiydim. Bana da kızıyorsa yok artık.

"Aşk olsun Jisung."

"SENİNLE OLACAKSA OLMASIN MÜMKÜNSE!"

"Kalbimi kırdın Jisung."

Aramızda geçen saçma sohbete gülüp bir süre ekrana bakmıştım. Kapımın tıklatılması ile kapalı kapıma bakıp görüntülü konuştuğum arkadaşlarıma döndüm.

"Amına koduklarım kapı çaldı. Kapıyı açacağım ben şimdi beni bekleyin burada."

"Niye bizi götürmüyorsun çok ayıp."

"Sizi de götürürsem beni rezil edersiniz çünkü. Bilmiyor muyum sizin huyunuzu. Oturun götünüzün üzerinde. Geleceğim ben 2 dakikaya."

Hepsi beni onaylarken oturduğum yerden kalkıp kapalı kapımı açmıştım. Merdivenlerden aşağı inip, kapı da kimin olabileceğine dair tahminler kurmuş, daha sonra da hepsini birer birer elemiştim.

Ailem olamazdı. Çünkü avusturalya da yaşıyorlardı. Arkadaşlarım hemen yan evimdeydiler, ki onlarda görüntülü konuşuyordum. Yan komşum olamazdı -müstakil evlerden oluşan bir site de yaşıyorduk- çok gıcık birisiydi ve ikimizde birbirimizden hoşlanmazdık.

Cidden kim gelirdi ki benim evime?

Kapıya yaklaşıp hafızamı zorlamıştım. Aklıma gelen tek bir kişi bile yoktu. Sonunda kapıya geldiğimde ilk önce kapı deliğinden bakmış, hiçbir şey göremeyince kapıyı açmıştım.

Etrafta göz gezdirip, sitenin çocuklarından şüphe etmiştim. Ancak etrafta tek tük çocuk dışında hiç çocuk görmemiştim. Gördüğüm çocuklarda çok uzaktaydılar.

Çatık kaşlarım ile arkamı dönüp kapıyı kapatacakken, yerdeki kutuyu görmüştüm. Kaşlarım anında daha da çatılırken, yere eğilip hafif ağırlıkta ki kutuyu evin içine sokmuştum. Kapıyı kapatıp kutuyu çok orta da olmayacak şekilde koyup merdivenlere yönelmiştim.

Kutu biraz daha bekleyebilirdi değil mi?

"Ulan benimde kapım çaldı bekleyin geliyorum hemen."

Odaya girmem ile konuşan Changbine baktım. Daha sonra jisungdan gelen kapı zili sesi. Ve sen son Bangchan...

"Ulan kapıcı veysel hepimizi teker teker elden mi geçiriyor amk. Niye herkesin birden kapısı çalmaya başladı."

"Bana kutu göndermişler. Açmadım daha."

"BENDE DE KUTU VAR!"

Jisungun kapıdan bize bağırış sesi hafif gülmeme neden olmuştu. Çünkü komikti amk.

"Lan bana bakın. Ceset falan göndermiş olmasınlar."

"Gerizekalı. Ceset olsaydı kokardı. Ayrıca kim sana ceset gönderecek ki!"

"Şaka bir yana ben korkmaya başladım amk."

"Ulan ne uzattınız be. Açıyorum lan kutuyu."

Anlık gelen cesaret ile yerimden kalkıp elimdeki telefon ile merdivenlerden aşağı inmiştim. Kenara bıraktığım kutuyu salonun ortasına koyup, içeride ki bir odadan makas almaya gitmiştim.

Uzun uğraşlar sonucu bukduğum makas ile salona geri dönmüştüm. Benim ve kutunun rahat bir şekilde kadraja girebileceği bir yer bulup, telefonumu oraya sabitlemiştim.

Makas ile dikkatlice kutuda ki koli bantlarını açmaya çalışmıştım. Bu sırada arkadaşlarımda pür dikkat bir şekilde beni izleyip, bu gizemli kutunun içinden ne çıkacağını merak ediyorlardı.

Gerçekten ceset göndermemişlerdi değil mi?

"Aptal git bıçak falan al onunla aç. Makas ile onu açabileceğini mi düşündün gerçekten?"

"Süper zekâ konuştu."

"Bıçak alıp geliyorum ben beni bekleyin."

Bir hışımla kalkıp mutfaktan çokta keskin olmayan bir bıçak ile salona geri dönmüştüm.

Dikkatli bir şekilde bışapın ucunu bantlardan geçirerek hepsinin teker teker açılmasını izlemiştim. Bıçağı önümde ki sehpaya koyup, az önce bıçak ile kestiğim iki ayrı bölgeyi tutmuştum.

Şimdi bir götüm yemedi değil.

"Ya hadi açsana!"

"Bu kadar merak ediyorsan sen aç!"

Changbin bunu demem ile kendisine gelen kargoyu önüne çekmiş, masasında ki maket bıçak ile bantları kesmişti.

Bende durmadan gözlerimi kapatarak kutuyu açmıştım. Changbin beni görünce duraksamış, o da kendi kutusunu açmıştı.

Gözlerimi kısıp kutunun içine baktığımda hiç ummadığım bir şey görmüştüm...

"LAN BENİM KUTUMDA YARI İNSAN YARI KEDİ VAR!"

"LAN BENDE NEDEN TİLKİ VAR?"

______________________

Ben bunu gece yaziorum ama siz bunu oglen ya da 6 gibi okuyacaksiniz

Slm fln arkadaslar yeni fice mrb diyin gotum yerinde durmuo surekli fic basliom buna baslamayi cok istiodum o yuzden yayinlim dedim ama taslakta durur bir sure daha buyuk ihtimalle cunku yakin bir zamanda cok uzatmadan deathi final yapmak istiyorum

Yani o sekidle planladim su an gereksiz uzattigimi ve artik siktigini dusunuyorum en fazla 2-3 bolum ilerler sonra da biter

Her neyse kendinize cok cok cok cok cok cok cok cok cok cok cok cok cok cok cok cok cok cok cok cok cok cok iyi bakin baska ficlerimde ya da bir sonraki bolumde gorusuruz<33333333

KittyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin